un coup de des jamais n'abolira le hasard
-
(bkz: alea hasard hazard).
-
cette blancheur rigide / dérisoire / en opposition au ciel." derken mallarmé'nin beyaz sayfa obsesyonuyla karşılaşırız bebeğin emzirdiği sütün beyazlığı, boş sayfaların beyazlığı yani yazılmayanın beyazlığı...kendi anlamına meydan okuyan bu şiir derrida'dan çok daha derrida bir doubleprojesini geliştirir: eğer bu şiirin dahil olduğu le livre'in elyazmalarına göz atarsak anlarız ki kitap ekonomik ve materyal nesnedir, performansdır, ars combinatoria'yı ifade eder, resmidir,gizdir, henüz varmamıştır varmak üzeredir.. (jabès nerde?) bu şiirde materyal olan konuşur.. okumak anlamanın önüne çoktan geçmiştir
-
ilhan berk'in poetika'sı sayesinde tanışıp, "zarla asla dönmeyecek şans" olarak bildiğim stéphane mallarmé şiiri. her ne kadar, mallarmé'ın kastettiği şans olmasa da; oldukça kötü geçen bir günün sonuna doğru, şu garip şans beni bulup yüzümde anlık bir gülümseme uyaandırmış ve şiirin bende bıraktığı etkiyi yeniden yaratmıştı.
-
bir kişinin de çevirisini dijital dolaşıma sokmadığı şiir, yuh arkadaş, ayıptır.
-
zar ile asla
atılıp ölümsüz koşullarda bir batık geminin dibinden
isterse cuk otursun
isterse uçurum
beyaz
dingin
öfkeli bir inişin altında umutsuzca kanat vursun
kendi kanadı çok önceden sarkmış uçmak çabasıyla
ve kaplayıp fışkıran suları kesip kökünden
sıçrayışları içerlerde diplerde özetler o sallanan yelkeniyle batmış gölgeyi
koca ağızlı derinliğini
yana yatmış geminin teknesine göre ayarlayıncaya dek kaptan
ustalığın yaşla unutulduğu hesaplar dışından
belirdi
bir zamanlar dümenini tuttuğunu kanıtlayıp
ayakları dibindeki
şu yangının
şu ufkun
hazırlayıp kendini
çalkalanıyor kavrıyor pençesiyle sımsıkı
bir yazgıya ve rüzgârlara gözdağı verircesine
eşdeğer olamayan tek sayı
zihin atmak için onu fırtınaya mağrur kararsız katlamak ve ölmek için
kopan kolla taşıdığı gizden de kopmuş ceset
dalgaların adına saçları ağarmış bunak gibi oyun oynamaktansa
biri saldırıyor başa
düpedüz deniz akıyor
çaresiz sakala
kazasıdır bu insanın
gemisiz nereye gitseler, boş
neye yarar açılsa
işe yaramaz bir başın üstündeki yumuk eller
bağışlar kaybolunca
ne idüğü belirsiz birine
en son ve en eski iblis sahibi
değerini yitirmiş ülkelerin
sürüklüyor
yaşlıyı olasılıkla
o yüce rastlantıya
o
çocuksu gölgesi
okşanmış kaygan kendini vermiş yunmuş
yumuşamış sonsuz boşlukla
sıyrılmış kalaslarda yitik kemiklerinden
ve doğmuş
bir törenden
iştahlı deniz yaşlı adamla denize karşı adam
kör talih
fiançailles
düş perdesi
saplantısından aşkın
elyordamı bir elin hayaleti gibi
sallanacak
gömülecek
çılgınlık
dönmeyecek
nasıl
sade bir uyarı
alaylarla çevrilmiş sessizlikle
ya da
uluyan ivedi gizem ve korku kasırgasında
yakın bir kahkaha yöresinde uçuşuyorsa anaforun
doldurma dan çukuru
kaçmadan
sallıyorsa kızoğlankız eksenini
nasıl
usulca dokunup geçen ve
minnacık birini göstermeyecek kadar
gökyüzüyle uyumsuz
o katı gülünç aklığı karanlık bir kahkahayla
buruşmuş kadifede kımıldatmadan tutan gece takkesiyle
baş başa
yalnız ve şaşkın tüyü
kayalıkların buruk prensi
takıyorsa başına yiğit alımlı
aklı küçük ama erkek
şimşeklerle yıldırımlarla
çevrilmiş
kaygılı
pişman ve erin
dilsiz bir gülüş gibi
ve eğer
aydınlık ve görkemli bir baş dönmesi sorgucu
parlıyorsa görünmez bir alında
gölgeliyorsa sonra ayağa kalkmış deniz kızı kıvrımında karanlık minik biçimi
ve iki kola ayrılmış sabırsız son pullarla şamatasını suların
bir kayayı
sislerde buharlaşmış
aniden
sonsuza sınır koyan
uydurma şatoyu gölgeliyorsa
sayıydı bu
var mıydı
yıldız çıkışlı
düş müydü yoksa dağınık bir ölüm düşü
başladı mı bitti mi
fışkırıp yadsınmış kapalı sonunda
darlık günlerindeki şu ya da bu bolluk
gibi ortaya çıktığı zaman
sayıldı mı
feci olurdu
az da olsa toplamı
ne çok ne az
ama o denli kayıtsız
aydınlattı mı şans
gömmeye başlıyor kendini kazanın ritmik sarkacı
tüy
ilk köpüklere
ki bir zamanlar coşkusu irkilip sıçramıştı ordan
girdab'ın aynı yansızlığıyla
hiçbir insansal amacı bulunmayan olayın geçtiği ünlü buhrandan
hiçbir şey kalmayacak
sıradan bir yükseliş hazırlıyor hiçliği
ki bu yerden
içinde her gerçeğin eridiği dalganın yöresinde
yalanıyla yokluğa karışabilen boş eylemi aniden püskürtüp dağıtmak istercesine
suların uğuldadığı
bu yerden
başka
ve bir bölenin
belki de uzak bir yükseklikte sonsuzla kaynaşması kadar dışında
genellikle şu ya da bu yıldız eğilimine göre saptanmış hesapların
küçük ayı
yani kuzey yönlerindeki takımyıldızı'ndan
unutulmuş yıpranıp eskimiş
ve bu yüzden soğumuş
ama yine de uzaklarda boş bir yerde oluşmuş
toplam bir hesaba değin
yıldız çarpışmasının dökümünü yapabilen
ve onu kutsallaştıran son noktada durmadan önce
geceyi gözetleyen
kuşkulanan fırfır dönen
parıldayan ve düşünen
bir takımyıldızınd an başka
her düşünce;
atılan bir el zarıdır! -
çağdaş fransız düşünür alain badiou'nun neredeyse tüm eserlerinde "her düşünce bir zar atımıdır" sözüne atıfta bulunduğu bir mallarmé şiiri.
-
mallarmé bu şiirini sadece yukarıdan aşağıya değil, yatayda da dizelerin konumlarını değiştirerek, hatta yazı puntosunu bile belli dizelerde değiştirerek yazmıştır. bunu yapmasının sebebi şiiri dil deneyiminin tüm sınırlarını belirleyen bir saha olarak görmesi ve tipografik mizanpajı değiştirerek, dönüştürerek yeni ifade yolları aramasıdır.
şans nedir? varlığın, var olan her tekil şeyin karşısındaki mündemiç fazlalığının öznel bir süreç içinde niceliksel hâle getirilmesi mi, yoksa gerçeğin çölünden peyda olduğu söylenemese de, gerçeğin boşluğundan bu boşluğun kendisini eksiltmesiyle ortaya çıkarttığı bir tutarsızlık mı, tam da boşluk olarak gerçeğin bu boşluğunun tutarsız ve ele avuca sığmaz yapısı mı?
zor bir soru olarak burada kalsın. bir gün dönüp bakılır. -
şiir olayından zerre anlamamam, şiirlerin çoğunu da abartılı ve sıkıcı bulurum ama bu başka bir şey. film izler gibi ara sıra açıp okuyorum. her okuduğumda yeni bir şey fark etmem düşük iq'dan mı diye merak ediyorum, allah affetsin. türkçe çevirisi de affedersiniz yarrak gibi. ben size bir ara bunu çevireyim de gününüz şenlensin.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap