• lütfi ömer akad da bir şekilde refiğ ve erksan kadar olmasa da (en azından onlar bu işin teorisi üzrerine yazdılar filan, akad geride durur nedense) ulusal sinema anlayışına uygun bir sinema yapmıştır. gerçi ışıkla karanlık arasında hatıralarında şimdilik ilk sayfalarda bahsi geçmiyor ama bence o da vardır anlayışın içinde. belki de fazla "iddialı" bir sinema olduğu için akad tevazu yapmış olabilir.
    (bkz: ulusal sinema kavgası)
  • ulusal sinema kavramı türk sineması söz konusu olduğunda 1966-67 yıllarında bilinçli bir biçimde kullanılmaya başlanmıştır. halit refiğ' bu yaklaşımın halk sineması gibi tabandan değil metin erksan, halit refiğ gibi yönetmenler ve türk film arşivigibi kurumlar tarafından teorisi yapılan bir sinema anlayışı olduğunu söyler. ulusal sinema kavgası (1971) kitabında bu kavramın bir yandan halk sinemasına, bir yandan da batı sineması hayranığına karşı bir tepkiden doğduğunu belirtir.
  • taşra sineması demektir. gerçek sanat, ulusal değil, evrenseldir.
  • türk düşünce tarihimizdeki fay hattının sinemadaki uzantısı tartışma konusu. halit refiğ'e göre ise bir "kavga".

    taraflardan birisi "yüksel entelektüel" kaygı taşıyan, batıcı, modernist ve aydınlanmacı zümredir. diğeri ise bu anlayışa karşı çıkan, pergelin ucunun kendi kültürümüze batırılması gerektiğini savunan "milliciler"dir.

    ilk zümre ve savunduğu anlayış hep "ana akım" olagelmiştir. siyaseten de hep pohpohlanmış ve destek görmüştür. bugün dahi kültürel anlamda nüfuz güçlerini muhafaza etmektedirler.

    "millici" safı anlatmak içinse "kimler"den teşekkül ettiğine bakmak yetecektir:

    (bkz: kemal tahir)
    (bkz: halit refiğ)
    (bkz: metin erksan)
    (bkz: ayşe saşa)
    (bkz: oğuz atay)
hesabın var mı? giriş yap