*

  • flying fortress denen b17 ucaklarinin turkcesi.
  • (bkz: liberator)
  • itl. fortezza volante
  • karşımda, uzakta bir tepe var.

    ofisin 27. katından, neredeyse panaromik bir bakış açısıyla gördüğüm, ismini bilmediğim bir köy/kent/şehir. tepenin aşağı kısımları tümüyle sis altında, ruhumun derinlikleri gibi gri, puslu ve bilinmez. yamaçlardan zirveye doğru yükselen kısımları sisle dalga geçen bir zıtlıkta; güneşli aydınlık ve net.

    evler görünüyor uzaktan, henüz uykuda şehir, rüyalar tütüyor bacalardan. ve aşağıdaki sis, bulut gibi yoğunken, uçan bir kale gibi görünüyor evler; uçuşan kaygılarım, korkularım, umutlarım ve isimlendir(e)mediğim sarsıcı yoğunlukta duygu dalgalanmalarım gibi.

    umut sızıyor ruhumun sımsıkı kapalı pencerelerinden içeri sabah sabah, gülümsüyorum. zihnimde bir yanma, bir karıncalanma ve ince bir sızı, zamanda kırılma var. hayale bulamışlar gökyüzünü sabahın perileri; yetmemiş, biraz da yıldız tozu, karabüyü, iki damla gözyaşı ve kalp çarpıntısı; inanmamı bekliyorlar.

    rüya bu,

    besbelli.

    uyanmak gerek.

    ağlıyorum, kabus gördüğümü sanıyor insanlar, o yüzden ağladığımı. ağlıyorum; çünkü artık güzel rüya görmek istemiyorum, tam yerden bu kadar yükselmişken, bir anda yerçekimini binlerce kat yoğun hissetmek, ait olduğum dünyaya böylesi hızlıca çakılmak ruhumu parçalıyor.

    sisler yavasca dagilirken, masal perileri olurken, renkler soluklasir ve silinirken; merak ediyorum kaç kez kırılabilir insan, kaç kez onarabilir kendini yeniden?

    artik bilmek istemiyorum.
  • vakti zamanında osmaniye, bahçe taraflarında vurgunculuk yapmış bir tür hırsız, soyguncunun lakabı.
  • (bkz: airbus a400m)
hesabın var mı? giriş yap