• 24 ocak 1993 yılında gerçekleşen, bu ülke için çok değerli bir gazeteciyi kaybetmemize neden olan canice bir olay.
    bir yıl sonraki yürüyüşte, 1994 yılı, 24 ocağında binlerce kişi isyandaydı. insani özellikleri olan birinin aklının almadığı bu tür canice ölümlerin olmaması, daha güzel bir ülkede yaşama ümidi taşıyan, sesini çıkarabilen, tepki gösterebilen kişiler arasında yeni ameliyat olmuş, hasta yatağından kalkıp koltuk değnekleriyle yürümeye çalışan 20 yaşında bir genç kız da vardı. hala ümidi vardı ülkesinden.
    (bkz: funda name kahveci)
    sonra noldu? bir yıl sonra o canım ülkesindeki trafik canavarı onu da aldı gitti. ağıtlar yakıldı. sürücü yüzde yüz hatalı bulundu ancak 19 milyon ağır para cezası ile kurtuldu. üstelik 3 kişiyi öldürmüştü.
    ülke sürekli kötüye gitti, insanların açlığı ve sefilliği arttı.
    üstelik onlarca yıldır nice insan çok daha ağır bedeller ödemişti bu günlere gelmemek için, insanca yaşayabilmek için.
    2007'de başka bir gazeteci daha öldürüldü, yine kahpece.
    (bkz: hrant dink)
    yarın ise uğur mumcu suikastinin 14.yılı...
  • bugün 17. yılı dolan suikast, tarihe not düşelim en aciz halimizle; bulan olmadı katillerini.
  • faillerini bulup yakalamada sessiz kalan yetkililere verilecek en güzel cevap bu latin atasözü bu olsa gerektir.

    (bkz: quid tacet concentirevidetur)

    (bkz: kim ki konuşmaz kabullenmiş demektir)
  • dünden bugüne geçiridği aşamalar için (bkz: http://www.telgrafhane.com/basliklar/guncel/4100)
  • uğur mumcu suikasti denince aklıma ilk hep babaannem gelir. ben o zamanlar 8 yaşındaydım. babaannem ise 65 yaşlarındaydı tahminim. okuma yazması olmayan hayatının büyük kısmını köyde geçirmiş bir insandı.uğur mumcu'nun cenaze yürüyüşünü televizyondan izlerken adeta kendinden geçmiş,kendini yerlere atıp ağlıyordu olayların farkında olmayan ben ise oturmuş bir köşede babaannemi şaşkın bakışlarla izliyordum hatta delirdimi diye düşündüğümü bile hatırlıyorum.işte bu görüntü benim hafızama kazındı.yıllar geçtikçe anlamaya başladım tabi o tepkiyi,hak vermeye başladım,uğur mumcu'nun kitaplarını okurken gözyaşı döktüm,yazdıklarına şaşırıp deliye döndüm. gün geçtikçe düşümeye başladım. neydi 65 yaşında okuma yazma bilmeyen bir insana uğur mumcu'yu bu kadar sevdiren.ya da okumuş yazmış olan bana 65 yaşıma geldiğimde hangi yazar kendini bu kadar sevdirebilecekti bana.hala cevabını verebilmiş değilim. ama cevabını verdiğim bişey varsa oda ben 8 yaşındayken kaybettiğimiz bir yazarı 18 yıl sonra 26 yaşında çok sevebiliyorum ve her 24 ocakta üzüntüden ağlıyor, kinimden deliriyorum.
  • aradan geçen 18 yıla rağmen failleri konusunda bir arpa boyu yol kaydedilemeyen türkiye ayıbı.
  • turkiye hesap vermesi gereken insanlarin bastaci edildigi bir ulke oldugu icin asla aydinlanmayacak olan suikasttir.
  • unutulmuştur.
hesabın var mı? giriş yap