• içinde koca bir tarih gizli olan yazit, yurdum insaninin degismeyen karakteristik ozelliklerini içinde bulabilirsiniz
    ders niteliginde okunmasi gereken 3 yazittan biri

    asagidaki birinci tastan alinma bir ornektir :

    birinci tas (bati cephesi)

    ben bilge tonyukuk'um. çin ülkesinde dogdum. türk milleti çin'de tutsak idi. türk milleti hanini bulmayinca çin'den ayrildi, han sahibi oldu. hanini birakip yine çin'e tutsak düstü. tanri söyle demis: han verdim, hanini birakip tutsak düstün. tutsak düstügün için tanri öldürdü. türk milleti öldü, bitti, yok oldu. türk sir milletinin yerinde boy kalmadi.

    ormanda, disarida kalmis olanlar toplanip yedi yüz er oldular. iki bölügü atli idi, bir bölügü yaya idi. yedi yüz kisiyi idare edenlerin büyügü sad idi; danisman ol dedi, danismani ben oldum, bilge tonyukuk. (sadi) kagan mi yapayim diye düsündüm. arik boga ile semiz boga arkada oldukça; semiz boga mi, arik boga mi bilinmezmis diye düsündüm. bunun üzerine, tanri akil verdigi için onu ben kagan yaptim.

    ilteris kagan olunca, bilge tonyukuk boyla baga tarkan ile ilteris, güneyde çinli'yi, doguda kitay'i, kuzeyde oguz'u pek çok öldürdüler. danismani, yardimcisi ben idim.

    çogay'in kuzeyi ile kara kum'da oturuyorduk.

    birinci tas (güney cephesi)

    geyik yiyerek, tavsan yiyerek oturuyorduk. milletin karni tok idi. düsmanimiz çevremizde ocak gibi idi, biz ates idik.

    böyle otururken oguz'dan casus geldi. casusun sözü söyle idi: dokuz oguz boyu üzerine kagan oturmus; çin'e kuni sengün'ü göndermis; kitay'a tongra esim'i göndermis. su haberi göndermis: azicik türk (köktürk) boyu var; fakat kagani yigit, danismani bilgili. bu iki kisi var oldukça seni, çinliyi öldürecek, diyorum; doguda kitay'i öldürecek, diyorum; beni, oguz'u mutlaka öldürecek diyorum. çinli, sen güney yönünden saldir; kitay, sen dogu yönünden saldir; ben de kuzey yönünden saldirayim; türk sir boyunun yerinde hiç kimse kalmasin; mümkünse hepsini yok edelim, diyorum.

    bu haberi isitince gece uyuyasim gelmedi, gündüz oturasim gelmedi. bunun üzerine kaganima arza çiktim. sunu arz ettim: çinli, oguz, kitay... bu üçü birlesirse biz kaliriz. distan sarilmis gibiyiz. yufka iken delmek kolay imis, ince iken koparmak kolay. yufka kalin olsa delmek zor imis, ince yogun olsa koparmak zor. doguda kitay'dan, güneyde çin'den, batida batililardan, kuzeyde oguz'dan gelecek iki üç bin askerimiz var mi acaba? böyle arz ettim.

    kaganim, ben bilge tonyukuk'un arzini isitti, gönlünce idare et dedi. kök öng'ü çigneyerek ötüke ormanina dogru orduyu sevkettim. inek ve yük arabalariyla togla'da oguz geldi. üç bin askeri varmis. biz iki bin idik. savastik. tanri yarligadi, yendik. irmaga döküldüler. pek çogu da dagittigimiz yerde öldü.

    ondan sonra oguz tamamiyla geldi. türk milletini ötüken yerine, beni, bilge tonyukuk'u ötüken yerine yerlesmis diye isiten güneydeki millet; batidaki, kuzeydeki, dogudaki millet geldi.
  • tonyukuk’un yaşadığı dönemde yazdırdığı ve günümüze kalan iki abideden ise, “bilici”si olduğu ilteriş kutluk kağan (682-691) zamanında yaşanan politik olayları ve savaşları anlatmaktadır. abideler moğolistan’da, ulan-batur’un 50 km güneydoğusunda yer alan bain-tsokto’da bulunur . birinde 35, diğerinde 27 olmak üzere 62 satırdan oluşan abidelerde noktalama işaretleri bulunmaz.
  • birinci taş (batı cephesi)

    ben bilge tonyukukum. çin ülkesinde doğdum. türk milleti çinde tutsak idi. türk milleti hanını bulmayınca çinden ayrıldı, han sahibi oldu. hanını bırakıp yine çine tutsak düştü. tanrı şöyle demiş: han verdim, hanını bırakıp tutsak düştün. tutsak düştüğün için tanrı öldürdü. türk milleti öldü, bitti, yok oldu. türk sır milletinin yerinde boy kalmadı.

    ormanda, dışarıda kalmış olanlar toplanıp yedi yüz er oldular. iki bölüğü atlı idi, bir bölüğü yaya idi. yedi yüz kişiyi idare edenlerin büyüğü şad idi; danışman ol dedi, danışmanı ben oldum, bilge tonyukuk. (şadı) kağan mı yapayım diye düşündüm. arık boğa ile semiz boğa arkada oldukça; semiz boğa mı, arık boğa mı bilinmezmiş diye düşündüm. bunun üzerine, tanrı akıl verdiği için onu ben kağan yaptım.

    ilteriş kağan olunca, bilge tonyukuk boyla baga tarkan ile ilteriş, güneyde çinliyi, doğuda kıtayı, kuzeyde oğuzu pek çok öldürdüler. danışmanı, yardımcısı ben idim.

    çogayın kuzeyi ile kara kumda oturuyorduk.

    birinci taş (güney cephesi)

    geyik yiyerek, tavşan yiyerek oturuyorduk. milletin karnı tok idi. düşmanımız çevremizde ocak gibi idi, biz ateş idik.

    böyle otururken oğuzdan casus geldi. casusun sözü şöyle idi: dokuz oğuz boyu üzerine kağan oturmuş; çine kunı sengünü göndermiş; kıtaya tongra esimi göndermiş. şu haberi göndermiş: azıcık türk (köktürk) boyu var; fakat kağanı yiğit, danışmanı bilgili. bu iki kişi var oldukça seni, çinliyi öldürecek, diyorum; doğuda kıtayı öldürecek, diyorum; beni, oğuzu mutlaka öldürecek diyorum. çinli, sen güney yönünden saldır; kıtay, sen doğu yönünden saldır; ben de kuzey yönünden saldırayım; türk sır boyunun yerinde hiç kimse kalmasın; mümkünse hepsini yok edelim, diyorum.

    bu haberi işitince gece uyuyasım gelmedi, gündüz oturasım gelmedi. bunun üzerine kağanıma arza çıktım. şunu arz ettim: çinli, oğuz, kıtay... bu üçü birleşirse biz kalırız. dıştan sarılmış gibiyiz. yufka iken delmek kolay imiş, ince iken koparmak kolay. yufka kalın olsa delmek zor imiş, ince yoğun olsa koparmak zor. doğuda kıtaydan, güneyde çinden, batıda batılılardan, kuzeyde oğuzdan gelecek iki üç bin askerimiz var mı acaba? böyle arz ettim.

    kağanım, ben bilge tonyukukun arzını işitti, gönlünce idare et dedi. kök öngü çiğneyerek ötüke ormanına doğru orduyu sevkettim. inek ve yük arabalarıyla toglada oğuz geldi. üç bin askeri varmış. biz iki bin idik. savaştık. tanrı yarlığadı, yendik. ırmağa döküldüler. pek çoğu da dağıttığımız yerde öldü.

    ondan sonra oğuz tamamıyla geldi. türk milletini ötüken yerine, beni, bilge tonyukuku ötüken yerine yerleşmiş diye işiten güneydeki millet; batıdaki, kuzeydeki, doğudaki millet geldi.

    birinci taş (doğu cephesi)

    iki bin idik. iki ordumuz oldu. türk milleti yaratılalı, türk kağanı tahta oturalı şantung şehrine, denize ulaşmış olan yok imiş. kağanıma arz edip ordu gönderdim. şantung şehrine, denize ulaştırdım. yirmi üç şehir zaptettiler. uykularını burada bırakıp seferde yatıp kalktılar.

    çin kağanı düşmanımız idi. on ok kağanı düşmanımız idi. kırgızların güçlü kağanı da düşmanımız oldu. bu üç kağan anlaşıp altun ormanında birleşelim demişler. şöyle anlaşmışlar: doğuda türk kağanına doğru sefere çıkalım demişler. eğer biz üzerine yürümezsek, eninde sonunda o bizi, kağanı yiğit, danışmanı bilgili olduğu için, eninde sonunda o bizi mutlaka öldürecektir. üçümüz birleşip üzerine yürüyelim, hepsini yok edelim demişler. türgiş kağanı şöyle demiş: benim milletim oradadır demiş, türk (kök-türk) boyu yine karışıklık içindedir, oğuzu yine dardadır demiş.

    bu sözleri işitince gece yine uyuyasım gelmiyordu, gündüz yine oturasım gelmiyordu. 0 zaman düşündüm. ilkin kırgız üzerine yürüsek daha iyi olur dedim. kögmen yolu tek imiş; kapanmış diye işitip bu yoldan yürümek olmaz dedim. kılavuz istedim. çöllü az eri buldum. az ülke (sinde), anı bel (inde bir yol var) mış; bir at yolu imiş, onunla gitmiş. onunla konuşup bir atlının gitmiş olduğunu öğrenince bu yolla gitmek mümkün dedim. düşündüm ve kağanıma;...

    ikinci taş (kuzey cephesi)
    ...arz ettim.

    ordu yürüttüm. at in dedim. ak termili geçince at bindirdim. at üzerine bindirip karı söktürdüm. sonra atları yedeğe aldırıp yaya olarak ve ağaçlara tutuna tutuna yukarı çıkarttım. öndeki eri çapraz yürüterek ağaç olan tepeyi aştık. yuvarlanarak indik. on gecede yandaki engeli dolaşarak gittik. kılavuz yeri şaşırıp boğazlandı. bunalıp "kağan, yetiş" demiş. anı suyuna vardık. o sudan aşağı gittik. yemek için attan iniyor, atı ağaca bağlıyorduk. gece gündüz dört nala gittik. kırgızları uykuda bastık. uykularını mızrakla açtık. hanı, ordusunu topladı; savaştık ve yendik. hanlarını öldürdük. kırgız boyu kağana teslim oldu, baş eğdi. geri döndük, kögmen ormanını dolaşarak geldik.

    kırgızdan döner dönmez türgiş kağanından casus geldi. haberi şöyle idi: doğudan kağana sefer edelim. biz yürümezsek onlar bizi, kağanı yiğit, danışmanı bilgili olduğu için eninde sonunda onlar bizi mutlaka öldürecek, demiş. casus, türgiş kağanı çıkmış dedi, on ok boyu eksiksiz çıkmış dedi: çin ordusu da varmış.

    bu haberi işittiğimiz sırada katun (kraliçe) vefat etmişti. kağanım, ben eve ineyim, onun yoğ törenini yapayım dedi. orduya gidin altun ormanında oturun dedi. ordunun başında ini il kağan, tarduş şadı gitsin dedi. bilge tonyukuk'a, bana şunları söyledi : bu orduyu ilet dedi, ben sana ne söyleyeyim. kararı istediğin gibi ver dedi; gelirse göreceği var, gelmezse haberciyi ve haberi alarak otur dedi.

    altun ormanında oturduk. üç casus geldi. haberleri bir: kağan orduyu çıkardı. on ok eksiksiz çıktı. yarış ovasında toplanalım demişler. bu haberi işitince haberi kağana yolladım. handan haber geldi: oturun, öncüyü ve nöbetçiyi iyice düzenleyin, baskın yapmayın demiş. bögü kağan bana böyle haber yollamış. apa tarkan'a ise gizli haber göndermiş. bilge tonyukuk kötüdür, kindardır; yanılır; orduyu yürütelim diyecek; kabul etmeyin.

    bu haberi işitince ordu yürüttüm. altun ormanını yol olmaksızın aştık. irtiş ırmağını geçit olmaksızın geçtik. gece de yol aldık ve bolçu'ya şafak sökerken ulaştık.

    ikinci taş (batı cephesi)

    haberciyi getirdiler. sözü şöyle idi: yarış ovasında yüz bin asker toplandı dedi. bu sözü işitince beğler, hepbirlikte geri dönelim, zayıfın utancı daha iyidir dediler. ben şöyle dedim; ben, bilge tonyukuk: altun ormanını aşarak geldik, irtiş ırmağını geçerek geldik. gelenler yiğit dediler duymadılar; tanrı, umay, mukaddes yer su üzerine çöküverdi. niçin kaçıyoruz? çok diye niçin korkuyoruz? azız diye niçin kendimizi küçümsüyoruz? hücum edelim dedim. hücum ettik ve yağmaladık.

    ikinci gün ateş gibi kızıp geldiler. savaştık. bizden iki ucu, yarısı fazla idi. tanrı yarlığadığı için çok diye korkmadık ve savaştık. tarduş şadına kadar kovalayıp dağıttık. kağanını tuttuk; yabgusunu, şadını orada öldürdük. elli kadar er yakaladık. hem o gece halkına haber gönderdik. o haberi işitip on ok beğleri, halkı hep geldi, baş eğdi. halkın birazı kaçmıştı. gelen beğleri ve halkı düzenleyip toplayarak, on ok ordusunu yürüttüm. biz de yürüdük. anıyı geçtik. inci ırmağını geçerek tinsi oğlu denen ebedi ek dağını aşırdım.

    ikinci taş (güney cephesi)

    demir kapıya kadar gittik. oradan geri döndük. ini il kağana... tacikler, toharlar... ondan berideki suk başlı soğdak kavmi hep gelip baş eğdi.

    türk milletinin demir kapıya , tinsi oğlu denen dağa ulaştığı hiç vaki değildi. o yere, ben bilge tonyukuk ulaştırdığım için sarı altın, beyaz gümüş, kızıl yak öküzü, eğri deve, mal sıkıntısızca getirdik.

    ilteriş kağan, bilgisinden dolayı, yiğitliğinden dolayı çin ile on yedi defa savaştı. kıtaylarla yedi defa savaştı. oğuzlarla beş defa savaştı. bu savaşlarda da danışmanı hep ben idim. kumandanı da yine ben idim. ilteriş kağana, türkün hakim kağanına, türkün bilgili kağanına.

    ikinci taş (doğu cephesi)

    kapgan kağan... gece uyumadı, gündüz oturmadı. kızıl kanımı dökerek, kara terimi akıtarak işimi gücümü hep ona verdim. öncüleri yine uzaklara gönderdim; hisarları, gözcüleri çoğalttım; basılan düşmanı getirdim; kağanım ile seferlere çıktık. tanrı korusun, bu türk milletinin içinde silahlı düşman dolaştırmadım, damgalı at koşturtmadım. ilteriş kağan kazanmasaydı, onun ardından ben kazanmasaydım il yine, millet yine yok olacaktı. o kazandığı için, ardından ben kazandığım için il yine il oldu, millet yine millet oldu.

    ben artık yaşlandım, kocadım. her hangi bir yerdeki kağan sahibi bir millete benim gibisi olsa ne sıkıntıları olabilir?

    türk bilge kağan ilinde yazdırdım. ben bilge tonyukuk.

    https://www.turkcebilgi.com/tonyukuk_yazıtı

    ekleme : kaynak iliştirildi.
  • unesco yürütme kurulunda azerbaycan, kazakistan, kırgızistan, moğolistan, özbekistan ve türkiye'nin desteğiyle alınan karar uyarınca 2020 yılı, bilge tonyukuk abidesinin dikilişinin 1300. yıl dönümü olarak kutlanacak.
  • bu yazıtta “könglüngçe ay” diye bir cümle var yani “gönlünce söyle” demek. yıllar yıllar önce bozkırın ortasında gelişmiş bir dilde bu kadar güzel,soyut ve mecazlı söyleyiş gerçekten harika.
  • talat tekin'in güzel araştırmaları sonucu kitaplaştırdığıdır. bilgesu yayıncılık tarafından yeniden derlenip basılmış.
  • dikilişinin 1300. yılına özel trt avaz kanalında 26 kasım 2020 tarihinde saat 21.30'da tonyukuk belgeseli yayınlanacakmış. belgeselin danışmanları arasında ahmet bican ercilasun, ahmet taşağıl, erhan aydın gibi akademisyenler yer alıyor.
  • --- spoiler ---

    "umay tanrı, kutsal yer su iyeleri, yardım ettiler, şüphesiz ki. niçin kaçıyoruz? düşman kalabalık diye niçin korkuyoruz? biz azız diye niçin yenilelim? saldıralım dedim, saldırdık, talan ettik!"

    --- spoiler ---
  • türk halkı (kendi) kağanını bulmayınca tabgaç'a(çinden) ayrıldı han sahibi oldu; (ancak) kağanını bırakıp tabgaç'a(çin'e) yeniden bağımlı oldu.
    tengri şöyle demiş olmalı: "(sana) kağan verdim kağanını bırakıp (yine) bağımlı oldun." (türk halkı yeniden) bağımlı olduğu için tengri "öl" demiş olmalı. türk halkı öldü, mahvoldu, yok oldu. türk sir halkının ülkesinde boy kalmadı.

    talat tekin - okun yazıtları kül tigin, bilge kağan, tunyukuk

    (bkz: kut)
    (bkz: türk tengrisi)
  • askeri deha, oldukça sert devlet adamı, vezir.
    şimdi yapılan yeni çalışmalar bu anıt üzerine.

    tonyukuk ya da tunyukuku anlamak için belki prof.dr.erhan aydın'ın taşa kazınan tarih kitabı okunabilir.
hesabın var mı? giriş yap