• tiyatro oyunlarinda rol alan zat.
  • (bkz: oyuncu) (bkz: aktor) (bkz: aktris)
  • insani,insana anlatan tiyatronun iki olmazsa olmazindan biridir tiyatro sanatcisi...ikincisi de seyirciler elbetteki... dahasi iki kalas bir heves demis bozkurt kuruc hocamizzz....daha ne olsun....
  • living theatre'ın kurucularından julian beck oyunucuyu "oyuncu columbus gibi olmalı:dışarı çıkmalı ve bir şeyler keşfetmeli.daha sonra ise geri gelip keşfettiklerini rapor etmeli"diye tanınlamaktadır
    aynı tiyatro grubunda bulunan joseph chaikin ise bunun yeterli olmadığı düşüncesindedir; "oyuncu yolculuğa çıkmalı,ama yolculuk sonunda geri geleceği bir yer de bulunmalı ve bu yer,yerleşik tiyatrodan farklı olmalı,bir işletme gibi olmamalı"
  • tiyatro demek, paran, oynayacak yerin ve oraya gelecek seyircin oldukça aynı şeyi tekrar tekrar oynamak demektir; en azından bir sezon. bir şeyi bir kaç yüz kere tekrar etmek içinse ona gönülden inanmak gerekir, her yaptığında sıkılmadan aynı şeyi söylemekten mutlu olmak gerekir.

    peki bu mümkün müdür? böyle bir şey nasıl olabilir? işte tiyatro oyuncuları bunu mümkün kılan insanlardır.

    (bkz: ferhan şensoy) (bkz: kenter tiyatrosu) (bkz: devlet tiyatroları) (bkz: şehir tiyatroları)

    tiyatro oyuncuları, yaptıkları işe inanmazlarsa bu işin yürümeyeceğini bilirler. ancak her zaman her yapılan aynı inancı sağlamayabilir, iyi oyun vardır, kötü oyun vardır vs. bu duruma karşı, bu insanların geliştirdikleri bir mekanizma vardır.

    inanmak istediğin şeye inanmak.

    bu kadar basit mi, değil tabii. çok zor bir şeydir bu ve alışmak için tüm hayata yaymak gerekir. yaşamın genelinde inanmak istediklerine inanmazsan, yarın sahnede yaptığın hareketin de doğruluğuna inancın azalır ve mesleki depresyon sonucu işi bırakırsın. buna karşın, bir jestin her akşam güldüreceğine veya ağlatacağına her şeye rağmen inanmak; bir süre sonra iyi bir oyuncu olduğuna inanmak, iyi bir insan olduğuna inanmak, çok ilginç olduğuna inanmak, hayatından çok memnun, çok mutlu bir insan olduğuna inanmak gibi getirilere sahiptir. bu yüzden tiyatro oyuncuları bir değişik insanlardır, algıları da yaşayışları da farklıdır.
  • o kadar enteresan bir algıya sahip insanlardır ki; her şeyi önce kendilerini merkez alarak yorumlarlar.
    işte kanıtı:
    günlerden sıcak bir gün, sahnede çok terleyip, soyunma odalarından birinde biraz temizlendikten, tişört falan değiştirdikten sonra, ekipteki yedi oyuncunun hepsine ayrı ayrı ve birbirlerini duymayacakları şekilde deodorantlarının olup olmadığını sorduğumda, istisnasız hepsi aynı cevabı verdiler: “kokuyor muyum?”
  • denilince akla ilk olarak "yazık insan" gelen, akıllı davranırsa ve işini iyi yaparsa çatır çatır tiyatrodan para kazanabilecek... aralarında "bize kimse değer vermez biliyor mu-sun. ühühühü" diye ağlayarak rant elde etmeye çalışanlar olduğu kadar sanatını icra edip aslanlar gibi çalışanlar da bulunan özel bir topluluk...
  • tiyatro oyuncusu dünyanın en zor işini yapandır kanımca. tiyatro eğitiminin insanın hayatına yansıması gibi bi etken söz konusuysa` : örnegin` en zor gününde bile tiyatrocudan ailesi kuzeni askere gidecekse en güzel maskesini bürünüp seyircilerini selamlamasını, üzüntüyü yansıtmamasını beklerler. belki hayatta sahne, alkışlar yoktur ama korkutucu bi tedirginlikle takip eden gözler vardır.

    gerçek tiyatro oyuncusu en sevdiğini kaybettiğinde bile gülümseyerek selam verebilendir. bi üstadın dediği gibi tiyatrocu olmasaydım ben olmazdım, başka bi işi yapabilseydim aç kalmayı göz alamazdım diyendir.
  • bu işe yıllarını vermiş her oyuncunun muhakkak şöyle bir hikayesi vardır:

    benim x'im* x* oldu ve ben aynı gün sahneye çıkıp komedi oynadım!!!

    bunu "sen oyunculuk ne demek bilir misin, ne zor iştir tahmin edebilir misin" alt metniyle anlatır her zaman. anlatmaya çalıştığı şeyse kendisinin tiyatroya ne kadar gönül verdiği, tiyatro için her şeyi yapmayı göze aldığı, ruhunu bu işe verdiği ve bu işi kesinlikle iyi yaptığına inandığıdır.
hesabın var mı? giriş yap