• (bkz: ticaret hukuku) derslerinin baş kaynağı olan, anayasa, borçlar kanunu, medeni kanun ve ceza kanunu ile kutsal sayılacak kitaplardan bir tanesi olan kurallar bütünü... değişim tasarısı devam etmekte, zannımca, seneye yeni versiyonu gün ışığına çıkacak... (bkz: gün ışığına çıkmak)
  • (bkz: olmazsa olmaz)
  • en bi lanet kanundur.okununca anlasilmasi cok zordur(ya da ben anlayamiyorum)bu dersle ilgili sinavlarda kanun kullanimina genelde izin vermezler
  • alman versiyonunun adı handelsgesetzbuch'tur.

    (bkz: türk ticaret kanunu)
  • bence sıradan insanların en anlaması gereken konu, devletin ticari faaliyeti düzenleyen kuralları koyarken amacının ne olması gerektiğidir.

    bu o kadar önemlidir ki sadece hukuk uzmanlarına bırakılamaz.

    bence birincil amaç yurt dışına satışların arttırılması, dışardan alımların satışlardan az kalmasıdır. bu olmazsa paramız değer kaybeder, malımız ucuza gider, fakirleşiriz.

    ikinci en büyük amaç sürdürülebilir yatırımlara ve çalışmaya teşvik, ki piyasada kıtlığı çekilen mallar çoğalsın, tüm mallar ucuzlasın.

    bir üçüncü amaç da devletin dev bütçesi sayesinde stratejik girişimlerle başı çekmesi, altyapı kurarak, doğru gelişmelere yol açması, iş hayatında adil anlaşmalar yapılmasına ve sömürünün engellenmesine yarayacak düzenlemeleri yapması, bunları uygulamada adil, hızlı ve üretken olması söz konusudur.

    devlet bu üç konuda zaafta olduğunda hayat pahalanır, fakirlik artar, ülke itibarı düşer, sömürü ve adaletsizlik normal sayılmaya başlar.

    şu anda aklıma gelen en güncel örnek saadet zinciri. örn. norveç'te saadet zinciri yasak. türkiye'de ne kadar yasal? sanırım kafalar karışık. yani eğer yasak varsa bilinmiyor. sonradan girip önceden girenleri zengin eden ama kendisi zarar edenler "kazıklandı" (yani "kanunlara uygun pazarlığı kötü sonuçlandı") sanılıyor, "aldatıldı" (yani "kanunsuz bir şekilde soyuldu") diye anlaşılmıyor. bu bir devlet zaafıdır.

    bir başka örnek "bal satan parmağını yalar" atasözünün nasıl anlaşıldığı. burada da kafalar karışık. bal tezgahında çalışan satıcı için bu çalışana bir izin midir? ya da patrona bir tehlike/risk uyarısı mıdır? sanırım "izin" intibası yaygın; "işverene karşı bir aldatma" algısı neredeyse yok. bence bu da büyük bir kamusal zaaftır.

    karmaşık şirket kanunları, muhasebe teknikleri, finans-bankacılık-sigorta ürünleri, ve bilanço cetvelleri aslını gizlese de üstteki üç prensibe hizmet edip etmedikleri esastır. üretmeden kazanan varsa birilerinin hakkı yeniyor, bazı fırsatlar kaçırılıyor, gelecekte zarar garantileniyordur.
hesabın var mı? giriş yap