• ne zaman vizyona girecek diye merak edilen 2011 yapımı eğlenceli bir korku filmi. an itibari ile izleyen 28 kişi ortalama 9,4 puan vermiş imdb de.

    terminator filminin yıldızı michael biehn hem yazıp hem yönetmiş hem de oynamış. tam bir b filmi.

    yıllar sonra edit: film fos beyler.
  • kadıköy'de, boğa'ya çok yakın, korku temalı ve testere'den esinlenilmiş bir odadan kaçış oyunu. her an her yerden bir şey çıkabilir endişesiyle alfabeyi saymayı bile unutturuyor insana. :) bulmacalar aslında çok zor değil belki ama korku ögelerine çok ağırlık verdikleri için, normalde çok basit çözeceğiniz bulmacayı bile çözemez hale geliyorsunuz. kesinlikle çok eğleniyorsunuz. şiddetle tavsiye ederim.
  • instagram'da thevictimnet kullanıcı adıyla görebileceğiniz evden kaçış oyunu. salı gecesi gittik, gece tarifesine denk gelmiş olmamıza rağmen baya eğlendik. spoiler vermek istemiyorum ama şunu söyleyebilirim ki korkuyu kendi zihninizde oluşturuyorsunuz. yani birilerinin kapı arkasından "bö!" diye çıkmasına gerek yok, zaten korkuyu tüm bedeninizde hissetmeye programlı olarak giriyorsunuz o odaya. ilk odanın şifresini çözmek bizde epey zaman aldı* ve ortam da çok sıcaktı. rezervasyon yaptırdıktan sonra kimseyle muhatap olmadan direk oyuna başlayacağınız için size tavsiyem, palto ve çantalarınızı odadaki koltuğun üzerine yavaşça bırakmanız. zaten bir süre sonra "piştim, öldüm..." demeye başlıyorsunuz, jigsaw abi de sizi duyup o böğürtülü sesiyle "eşyalarını koltuğun üzerine bırak!" diyor. adam çok düşünceli ya, kıyamam.*
  • memphis may fire'ın 2011'de rise records etiketiyle çıkan the hollow albümünün üçüncü parçası ve albümün en güzel şarkılarından biri.

    şarkının sonlarına doğru you killed the trust diyerek yine eski plak şirketleri trustkill records'a kallavi laf sokmuşlardır. artık şirket zamanında grubu nasıl kazıklamaya çalıştıysa, her albümde kulaklarını çınlatıyorlar. (bkz: prove me right)

    https://www.youtube.com/watch?v=li5p8piwye4
  • son zamanlarda izlediğim en iyi mini dizilerden biri, rahat ilk 5 e girer.
    kurgusu, senaryosu müthiş kelly mcdonald hatunun performansı ise on numara.

    fragman için tık
  • hakkında sadece iki tane entry girilmiş über bbc mini disizi.

    kalite kokuyor. senaryo, oyuncular ve edinburgh.

    işin içinde ingilizler olunca cidden kaliteli bir şey çıkıyor ortaya.

    4 bölüm, her bölüm 55 dakika. vaktiniz varsa hepsini birden bir solukta hafif çakır keyf *izleyin. saat 7-8 gibi başlayın da karanlıkta bitirin ki iskoçya'nın o dramatik havasını daha derinlerde tadın.

    bitince de bunu dinleyin.
  • the victim (2019)

    9 / 10

    oğlunun katilinin 18 yaşından küçük olması nedeniyle, sadece 7 yıl yatıp çıkmasını ve kimliğinin değiştirilip toplum içine yerleştirilmesini hazmedemeyen anna dean, oğlunun katili olan eddie j turner'ı bulmayı takıntı haline getirir ve bulduğunu düşünür. oğlunun katili olduğunu düşündüğü craig myers'ın evini ve kimliğini ifşa eden anna hakkında dava açılır. oğlunun ölümünün acısını bastıramamış olmasının yanında, üstüne bir de hapis cezasıyla karşı karşıya kalan anna ve onun suçladığı bir kız çocuğu babası ve mutlu bir ailesi olan craig myers... kısacası bir anne ve onun suçladığı adamın ekseninde dönen dramatik olaylar silsilesini ele almış, ele aldığı her karakteri derinine incelemiş nerdeyse kusursuz bir psikodram the victim.

    https://2.bp.blogspot.com/…er_199+jun.+03+13.08.jpg

    dizi; izleyiciye her bir karakterin kendi penceresinden baktırması ile gerçekten objektif ve empati konusunda izleyiciyle bağ kurma görevini eksiksiz yerine getiriyor. her ne kadar karakter çatışması 2 ana karakter üzerinden dönse de, diğer karakterlerin tepkileri ve endişeleri de kendi pencerelerinde bir o kadar haklı. özellikle anna'nın kocası ve çocuklarının üzüntüsü, onların hareketleri de kendi pencerelerinden bakıldığında bütünüyle haklılar. aynı şekilde craig myers'ın eşinin hareketleri ve tepkileri de yine haklı ve anlaşılır.

    https://2.bp.blogspot.com/…_197+jun.+03+13-tile.jpg

    dizinin yarattığı merak güdüsünü nerdeyse finaline kadar taze tutması, yarattığı ikilemler ve izleyicinin fikirlerini sürekli değiştirmesi, izleyicinin odağını ve algısını her daim açık tutması da bir başka takdir edilmesi gereken konulardan biri. bunlara ek olarak, ana karakterlerin oyunculukları ve yaşadıkları ağır acının oyuncular tarafından sert ve yoğun ama olması gerektiği gibi anlatılmasıyla, etkilecilik konusunda da geçer notu fazlasıyla alıyor dizi.

    https://4.bp.blogspot.com/…400/thevictim_299210.jpg

    the mummy serisi ve spartacus ile kendisini çok sevdirmiş, özellikle spartacus dizisindeki batiatus rolüyle hafızalara kazınmış john hannah dizinin bonuslarından biri oldu benim için. toparlamak gerekirse, hayatın trajikliğini gözler önüne sermiş, her karakterin acısına kendi penceresinden baktırmış ve her karakteri için ayrı ayrı üzmeyi başarabilmiş ve başında yarattığı merak güdüsünü taze tutup izleyiciye keyifli anlar geçirtmeyi başarabilmiş, nerdeyse kusursuz bir psikodram the victim. son yıllarda izlediğim en iyi mini dizilerden biri. bu kadar az bilinmesi ve hakkında pek bir yorum olmaması beni şaşırttı. çok beğendim. şiddetle tavsiye ediyorum.
  • diziyi en fazla övebileceğim kısım bölüm sayısı. 4 bölümlük, bir oturuşta bitirilebilecek bir dizi. hikayesi de fena değil. oyunculukları da belli bir seviyenin üzerinde. ama nedendir bilmem, sevdiğimi söyleyemem. muhtemelen gram haz etmediğim iskoç aksanı yüzünden. her diyalogta kulaklarımı tırmaladı. özetle; birine ne tavsiye ederim, ne de izlemek isteyene izlememesini söylerim. ortalama bir mini dizi.
hesabın var mı? giriş yap