• long voyage back'in aynı adı taşıyan albümünün üçüncü parçası...

    were you a messiah
    were you a slave
    is there a reaper waiting by my grave

    is there love in fear
    or a chosen few
    am i a wise man or a fool to search for truth

    what's in the mind
    of the dying
    drifting away into other worlds

    do you see a ghost ship lost at sea
    with no way back
    or are you mesmerised by your desires

    are we all damned
    is all hope lost
    the whore set the price
    we pay the cost
    hail solipism
    i will transcend
    the circle turns
    without an end
  • "window on the world" adlı ingilizce kitabında yer alan harika çizgi roman.bir taraftan ingilizce öğretirken bir taraftan da ufo'lar uzaylılar hakkında ufak bilgiler veren eğitici bir köşeydi.herşey bir uzay gemisinin afrikada bir çöle düşmesiyle başlar gemiden 11-12 yaşlarında "peter" adında bir çocuk çıkar.peter nerden geldiğini kim olduğunu bilmemektedir,çocuğa doktor bir çift sahip çıkar ve amerikaya götürürler.gel zaman git zaman peter'ın aslında seneler evvel ortadan kaybolmuş bir çocuk olduğu anlaşılır.tam hadiseler çözülmeye başlamışken bir anda ortadan kaybolur peter.olayın sonu teacher's book yazılı olduğunda öğrenciler öyle kalakalır fakat eğer ki yeterli ısrar ve baskı kurulmuşsa hocaya olayın sonu okutulur ve anlaşılır ki peter bir ufo tarafından geri götürülmüştür.
  • acıklı sonuyla kalbimizi yaralayan çizgi-öykü. o kadar başarılı bir yapıttı ki yıllar yılı bir benzerini aradım durdum, sonunda otaku neyin oldum çıktım, hayatımı dar etti bana ama ben ondan vazgeçemedim... esas oğlan peter ödev falan yapmıyordu, arkadaşına yaptırıyordu "ışınlarım yakarım uzaylıyım allahına kadar" diye, zorbaydı bu. bir de tavşan gibi bir surat ifadesi vardı, çok eğlenmiştik bu klasik sayesinde...
  • bu çizgi romanın bi de listening bölümünde opening themesi vardı, trt haberleri başlarken kullanıyodu.
  • uzaylılardan nefret etmeye neden olan öyküydü. hani nerde "meraba dünyalı biz dostuz" sözünün anlamı diye düşündürürdü.
  • ilerleyen episodelarında çizgiroman olmaktan çıkıp öykü tadında anlatılmaya başlanmış bir hikayeydi. o öykü bölümlerini "kendi cümlelerimizle" anlatırdık ki, hem ingilizce konuşamadığımız hem de hikayeyi tam manasıyla anlayamayabildiğimiz için son bölümler biraz azap vermişti. uzay çocuğunu bulan doktor çift howard ve sally idi. peter ismini de ona bunlar vermişti sanırım. bu peter in taşı vardı, yeşil uzay taşı. yanından ayırmazdı bunu taşım da taşım, en sonunda kaçarken de yanına almıştı zaten.
  • az önce karşılaştığım ve bana sözlük mucizelerinden birini daha yaşatmış window on the world isimli ingilizce kitaptaki paranoyak bir hikayeydi bu. şimdi arkada rod stewart'tan sailing çalarken birden 11 yaşımdayken hazırlıkta kullandığımız wow kitabı geliyor aklıma. hep bu şarkı çalardı listening kasetlerinde. sonra düşünüyorum, bizi hayattan bezdiren o hikayenin adı neydi diye ve the search'e ulaşıyorum. ufacık yaşta henüz ingilizce öğrenmeye başlamışız ve öğretmenimiz ısrarla ezberleyeceksiniz diyor. her ünite sonunda yer alırdı bu hikaye ki bu yüzden elimizden geldiğince konuları ağırdan almaya çalışırdık ama yemezdi tabi hoca bu ayakları. episode 1, episode 2 derken kabusa dönüşüyor bu hikaye o çocuk bünyelerde. uzaylı peter, ufo falan vardı ki çizgileri hala aklımda. müziğini akşamları trt haberde duydukça daha da kötü bir ağrı girerdi mideme endişeden. ileride bir gün güzel bir düş olarak aklıma düşeceği aklımın ucundan bile geçmezdi.
  • fred zinnemannın yönettiği ve montgomery cliftin sinemaya ilk adımını attığı 1948 yapımı film.
  • hazırlık sınıflarında okutulan wow kitaplarında bulunan müthiş çizgi roman. kasetten dinlerdik görüntü bile yoktu ama o zamanlar yalan rüzgarı kıvamında beklerdik her ünitenin sonunda nolcak acaba diye on yaşımızdaki halimizle. sayfaları çevirip bakmazdık bile heyecanı kaçmasın diye. hatta okulun son gününde sadece son bölümü dinlemek için gitmiştik okula. öyle bir öyküydu işte.
hesabın var mı? giriş yap