• kariyerinde onlarca western filmi bulunan ve adı hemen western'i akla getiren john ford'un western olmayan az sayıdaki filminden bir tanesi. the prisoner of shark island, amerikan başkanı lincoln'ın cinayetiyle suçlanan doktor mudd'ın çilesine odaklanıyor. biraz ayrıntıya girersek konu şöyle: başkan lincoln öldürülüyor. yaralı katil kaçarken mudd'ın evine geliyor. mudd onun katil olduğunu bilmediğinden onu tedavi ediyor. sonra bu ortaya çıkınca suçu olmamasına rağmen katilin çetesinde olmakla itham edilip filme adını veren köpek balığı ile dolmuş taşmış bir adadaki hapishaneye gönderiliyor. daha fazla anlatmayayım. ford westernin babası, türün en iyilerini çekmiş birisi. ama bu türün dışına çıktığında da ortaya fena olmayan işler çıkartabilmiş birisi. bir gerilim olarak prisoner... da fena olmayan filmlerinden. bir de ilginçtir, ford bu kez finali saymazsak amerikan adaletini övmüyor. ford pek çok filminde amerikan adaletini, amerikalılığı ve kovboyluğu övüp durmuş, milliyetçilikten kafatasçılığa kadar ilerleyebilmiş bir yönetmendi (kızılderililerden epey tiksinirdi. o yüzden pek çok filminde kızılderililer vahşi yaratıklar şeklinde vücut bulurlar. bu da kafatasçılıktır). ama burada adaleti övmüyor ford. ya da adaletsizliğe bir bahane bulmaya da çalışmamış.

    öte yandan öyle muazzam, ford'un en iyilerinden olamasa da finale dek sürüklemeyi başarıyor. adadaki sahneleri de iyi çekmiş ford. yağmurlu, fırtınalı sahnelerin altından başarıyla kalkmış. klasik finaline ve bazı mantıksızlıklara rağmen tatmin eden, eğlendiren bir film.
hesabın var mı? giriş yap