• karton kağıtlardan yapılmışcasına duran, balkonsuz esas otel binasının yanında bir de dönen otelcik vardır. odaları son derece sade, beyazla kaplı olduğu için ferah olup, galiba sakin bir tatilin vazgeçilmez adayı olmaya layıktır.
    özellikle paylaşılan büyük bir ev salonunu andıran "tuti" katındaki kanepeler, salıncaklar, kitaplık, yazılıp çizilebilen kolon, basit detaylarla renklendirilmiş olup yine basit ama tatlı hazlar yaşatmaktadır.
    denize inilen asansör, ardından geçilen tünel, çok sevimli olmasa da şaşırtarak mutlu edebilir.
    çalışanların güleryüzlü ve sıcak olması, the marmara mutfağının her zamanki lezzeti, pembeli morlu bilardo salonu...
    yani akdenizde, turizm faciası olarak bildiğimiz sıradan otellerden çok farklı, huzurlu, beyaz bembeyaz bazen pembeleşen, yeşeren yüzüyle şeker mi şeker bir otel.
  • diet yapacakların gitmemesi gereken bir oteldir. yemekleri, tatlıları muhteşemdir.

    odalarında tek kötülük tavan ve bazı duvarların boyasız sadece sıvayla bırakılmış olmasıdır. bu durumun bazılarının midesini bile bulandırdığını duydum. hatta uyuyamadığını bile iddaa edenler var. "ulan duvarda boya yok diye niye uyuyamıyorsun a eşşek?" demek ister gönül ama iş toplantısı olduğu için "yaa evet sadeliği abartmışlar değil mi" diyerek sinirli gülünür.

    otel bir falezin üstüne kurulmuştur ve bembeyaz boyasıyla dikkat çekmektedir. oteli bulmak için oteli tanıyor olmanız gerekir zira hiç bir yerinde the marmara yazmamaktadır. hatta tabelası, oku bile yoktur.

    sayabileceğim tek dezavantajı antalya'nın ataköy'ü gibi bir alanda kurulu olması ve bahçesinin yüksek apartmanlarla çevrili olması.

    çok sakin sevdiceği alıp özellikle sezon sonu gibi tenha dönemlerde gidip kafa dinlemek için birebir.

    ha bir de sahte dalgayla bir nebze eğlence katılan bir kano parkuru vardır otelin.
  • kendinizi evinizde hissedebileceğiniz, özellikle yemekleri çok güzel olan, denizi donduran, son derece rahat, çok keyifli bir otel. sadece havuzbaşı ve deniz kenarı servisini acilen düzeltmesi gerekiyor.
  • interior design konusunda salyalarımı akıtan otel oldu bu.
    onbirinci katta denize nazır bir odada geçirdiğim zaman dahilinde manzaradan çok* odaya kişilik katan ayrıntılarla büyülendim.
    (bkz: chic)
  • efes pilsen blues festival a bu yıl ev sahipliği yapmadığı için çok mutlu olduğum otel. ulan git gel, o kadar yol, yakın değil ki, ta lara da. gitmek mesele değil de dönüş zor oluyodu yav.
  • konseptinin de katkısıyla oldukça silik bir otel. alışıldık otel kavramından farklı, ama ben beğenmedim.
  • resepsiyon yedinci katta olduğu için otelden dışarı çıkmak isteyenlerin başaramayıp maymuna döndükleri otel. otele girerken hangi kattan giriş yaptıklarını nerden bilsin zavallılar.
  • bir dekorasyon harikası olmasının yanısıra ses yalıtımı açısından mühendislik faciasıdır.
    odaları ayıran rengarenk seperatörlerin şıklığına aldanıp aslen duvar değil de ince plakalar olduğunu anlamak için
    yan odada hayatın başlaması yeterlidir.
  • kücük yuvarlagimsi bina, otelin toplam 232 odasindan 24'ünün 360 derece cevresine bakmasini saglayacak bicimde sürekli dönmektedir. tabi hissedilemeyecek bir hizla. tüm bu hengamenin ilginc yani da 2750 tonluk binanin 478 ton su dolu bir tankin üzerinde döndürülmesi. 1 gece icin fiyati 150-250 dolar arasinda degisiyormus.
  • hem ana binasında hem de dönen binasındaki odaları birbirinden harika olan otel
    insan odaya dinlenmeye gitmeli ama bu odaların tadını çıkarabilmek için uykusuz kalmak da neyin nesi ?
    dönen binadaki odalarda temel dekorasyon elementleri aynı ancak küvet ve lavabolar odanın içine taşınmış küvete uzanıp tv izleyebilirsiniz mesela
    renkler yine fresh, enerji dolu, insanı mutlu etsin diye yapılmış odalar
    ve hakikaten dönüyor!!!
    enteresan olan bu bina dönerken su tesisatı, elektrik, telefon felan nasıl oluyor da çalışıyor
    mimari, insaat mühendisliği felan insanın aklı ermiyor *
hesabın var mı? giriş yap