• (bkz: here be dragons)
    (bkz: mutations)
  • jason kohnen ve gideon kiers ileri iklisinden oluşan ekibi dinlemek, sessiz filmler döneminin nosferatu'sunu izlemeye benziyor. öte yandan, çok başarılı bir müzikal distopyadır işleri. bunu seven, diğer çalışmaları olan mount fuji doomjazz corporation'ı da sever mi sever.
  • yeni albümleri from the stairwell çıkmıştır. ilk izlenim: leziz.

    tracklist:

    1. all is one
    2. giallo
    3. white eyes
    4. cocaine
    5. celladoor
    6. cotard delusion
    7. les etoiles mutantes
    8. past midnight
  • son albümlerinde karanlık'tan loş'a geçmişler sanki.

    turnedeler ve buralara uğramıyorlar. işin kötüsü ben de konserlerine değil, kulaklığımda müzikleriyle tanzanya'nın kuzeydoğusuna gitmek istiyorum.
  • son albümlerinde* cocaine diye bir parça var. tabii bu ekibin herhangi bir şarkısından yola çıkarak kafalarından neler geçtiğini kestirebilmek galiba pek mümkün değil ama bunu dinledikten sonra adamlarla gidip tanışmak istedim. kafamda sorular var, ama yaptıkları müziğe dair sorulardan ziyade, bu insanların birbirleriyle nasıl tanıştığını ve birbirleriyle takılırken neler konuşup neler yaptıklarını merak ediyorum. bu şarkı kadar çivisi çıkmış, nöbetler geçiren ve en sonunda şöyle bir kaç nefes alıp kendini ilahi tınılar eşliğinde geceye teslim eden bir eserin nasıl bir geyikten türediğini merak ediyorum. grubun her üyesi evet bunu çalacağız derken onları ne motive ediyor?... burada kafamda böyle venetian snares tarzı etrafa saçılmış rengarenk ve muhtemelen anlayamayacağım bir deha nosyonu yok, zaten bu adamlar da öyle yapmıyor pek... kaldı ki kendi tarzlarındaki cıvıklıklarını genelde yan projeleri* ile gösterebiliyorlar. ama gece gece beni belki kendimin de farkedemediği düşüncelerimden ötürü beklenmedik yere çarpmış bu parçanın ardında basit nedenler ve basit bir psikoloji olduğuna inanmak nedense içimden gelmiyor. böyle bir iddiayla uzaktan yakından ilgisi yok gibi gözükse de, onu dertli insanların üretmiş olduğu sıkkın ve daraltıcı 10 dakikalık bir eziyet seansı olarak bilmek istiyorum nedense.

    "bana yalnızlığımı hatırlatıyor!" tarzı bir maymunluk yok burada, zaten adamların müziğinden anlaşılan tek şey varsa bu tarz bir tepkiye "siktir git ya" şeklinde karşılık verecekleri. ama kalkıp adamları takip edip nerede oturup bişeyler içiyorsa oraya kurulup bir süre izlemek istiyorum. belki kıvama gelirsem merhaba bile diyebilirim.
  • çok sıra dışı işler gerçekten. bişey yazmak uzun zaman önce aklıma gelmişti ama ifade edebileceğimi düşünmemiştim pek. karşılaştıracak başka bi grup aradım bulamadım derken bohren & der club of gore ile karşılaştım. akıl makıl iyice gitti.
  • birkaç seneye yayılmış canlı kayıtları içeren bir albümü, ücret talep etmeden yayınlama şıklığını göstermiş oluşum. kendisi kadar ismi de bu geceye güzelce eşlik etti: i forsee the dark ahead, if i stay.
  • bohren und der club of gore kadar olmasa da kendileri de "milleti üze üze ev yaptırdın radiohead" kategorisindeki topluluklardandır. tabiî yine de tekrar edeyim, bohren varken dönüp bakamıyorum bile adamlara. zalımsın bohren, hayınsın bohren, ve ayrıca gögsüme vura vura dört bir yanımı çürütensin bohren.
hesabın var mı? giriş yap