• doris lessing'in orgut islerine el attigi roman. ana karakteri alice'in gozunden, bir orgut evinde komun hayati surerek yasayan ve eylem planlayan bir grup insani acimasizca yerden yere vurarak anlatir.
  • jane eyre'in mad woman in the attic'ine göndermeler bulunan postmodern roman.
  • en iyi bilmem kaç listelerinde yer alan kitap. "ira ile ilgili üretirsen, üretiyorsun" teorisini destekleyen başka bir örnek. daniel day lewis'in rollerini paylaştığı "the boxer" ve "in the name of the father" gibi diğer iki kurgunun etkileyiciliğini hatırlatıyor.
  • bir kaç saat önce bitirdiğim romandır. ve diyebileceğim en kısa şey: bayıldım. çok sevdim aşık oldum. alice'i bazen tokatlamak istesem de en hak verilesi karakter oydu ancak diğer kahramanlar da çok ilgimi çekti. hepsini ayrı ayrı çok çok sevdim. yaklaşık olarak iki günde neredeyse elimden düşürmeden okuduğum bu harika romanı kesinlikle tavsiye ederim. kırmızı kedi'den gayeyq güzel vr kaliteli çevirisiyle okunabilir. eminim kitabı okuyan herkes alice'e ev için uğraşırken yardım eli uzatmak isteyecek ve haklı terörizmi! ve iyi teröristleri okurken durup bir düşünecek.
  • teröre dışardan bakan bizlerin az da olsa içerden bakmasını da sağlayan ıra temalı doris lessing romanı.
    bu adamlar ne için savaşıyor, nasıl canlı bomba oluyorlar, "cesaret hapı" mı içmişler dediğimiz "bizim" teröristlerden biraz farklılara ama...
    çiçek çocukları tadında tiplerin militanlaşarak, marksist-leninist terminolojiye sarılarak, ne örgütü olduklarını tam olarak kendilerinin bile emin olamadığı bir komünün trajik bombalı eylem hikayesi anlatılmış. ıra'ya katılmak için belfast'a gidip "bize göre değilsiniz" gerekçesiyle, yeterince ciddi bulunmadıkları için geri çevrilen jasper ile bert örneğin... maceraperest, işçi sınıfından değil ingiliz orta sınıfına mensup, aileleriyle sorunlu tiplerin örgüt kurmaya karar verip bombalı eylem yapması bizim anladığımız devrimcilikle pek benzeşmiyor doğrusu.
    30lu yaşlarında ama hayatı boyunca çalışmamış, lümpen tiplerin sisteme öfkelerini okuyoruz.
    işgal evi bizim kadıköy'deki don kişota pek benzemiyor. o evde lessing, anaç tavırlı iyi terörist alice'in bok püsürle dolu bir harabeyi güzelim bir eve yaşam alanına çevirmesinde "yeniden kurulacak bir ülkeyi aşkla örmeye benzer devrimci olmak" sözlerini hatırlıyoruz ali asker'in şarkısındaki...
    kadınların "devrimci bir eylemde" karar alıcı konumda oluşları -faye, joqelin, roberta, caroline- tüm dünyadaki devrimci yapılara erkek egemen doğalarından dolayı ince bir eleştiri aynı zamanda.
    ve tabi ki alice.. ah alice sen ne tatlı bir roman karakterisin. bazen kızdık bazen hak verdik. 440sayfayı bi solukta okuduk.
hesabın var mı? giriş yap