• ingiliz itv kanalında yayınlanmaya başlayan, ilk sezonu 6 bölümden oluşan tarihi bir dizi. ingiltere'den bir yunan adasına taşınan ailenin hayatını anlatıyor. bu da tanıtımı olsun.
  • evin en kucugu gerald durrels'in kitabi "my family and other animals" adli kitap baz alinarak yunanistan'in corfu adasinda cekilen ingiliz dizisi.
  • karakterleri inandırıcılıktan yoksun olan 6 bölümlük ingiliz dizisi. fantastik diziymiş gibi izliyorsunuz ama öyle değil. drama altyapılı komedi olsa elbet götürüsü olurdu.
  • 3.sezon 6. bölümden: "arada sırada edilen bir kavga, medeniyetten daha aydınlatıcıdır."

    imdb puanı 8 olan ve ingiliz itv kanalında 2016 yılında yayınlanmaya başlayan dizi. 3 sezon ve 20 bölüm bitirdi. lawrence durrell ve ailesinin corfu'daki yaşamlarının hikâyesi. sondan iki bölüm oldukça sıkıcı gelse de, genel itibariyle beğendim. konusu şöyle;

    --- spoiler ---

    1935'li yıllar, babalarını 8 sene evvel kaybeden 4 çocuklu durrell ailesinde finansal sıkıntılar baş göstermektedir. bu sıkıntıları çözmek için aile tasını tarağını toplar ve ingiltere'den kalkıp, yunanistan’daki corfu adaları’nın yolunu tutar. bu adada yaşamak ucuz olmasına ucuzdur; ama bu adaya daha elektriğin bile gelmediği düşünülürse ailemizi büyük bir değişim beklemektedir.

    --- spoiler ---

    dizide tek beğenmediğim olay, zoltan (!) adında bir de türk karakter var. sonradan dahil oluyor diziye. isim ve tip olarak bir şey ifade etmese de o kibri ve kendini beğenmişliği tam bir türk izlenimi verdi bana ne yalan söyleyeyim. kısacık bir yunan/türk gerginliği de yaşanıyor; lakin üzerinde güneş batmayan imparatorluğun 16 yaşındaki kızı* olayı çözüyor tabii(!). o kısım hariç tam bir aile dizisi aslında, gülümseyerek izlenebilir.

    (2-3 bölüm henry miller da var)
  • gerry yani gerald durrell'in otobiyografik denilebilecek corfu uclemesinden uyarlanan dizi. tam bir feel good dizisi.

    manzaralar yuzunden bagimlisi oldum. izlerken o yikik dokuk evde yasamak icin neler verirdim diye dusunurken buluyorum kendimi.
    beni de yunana itelesinler lan. adalara itelesinler hatta. yakin zamanda kendi kendime gidip yerlesecek durumda degilim, itelenmeye razi oldum.

    keeley hawes ne zarif kadin. larry, spiros, gerry ve theo dizinin en eglenceli karakterleri. gerry'yi canlandiran milo parker da asiri sevimli bir cocuk. bahsi gecen larry ise lawrence durrell.

    bunaldikca bir bolum acip manzaralari izliyorum. deniz, cicek, bocek, zeytin agaclari, hayvanlar. aglamiyorum, gozume toz kacti.

    edit: lawrence hakkinda ekleme.
  • simsicacik ege mavisi bir dizi.

    mis gibi kumkuat kokuyor.
  • henüz üç sezonunu izledim. tatil yapamayıp şehir buhranı çekerken, şöyle egzotik bir şeyler aşererken izlemeye başlamıştım. benim gibi ingiliz aksanıyla eargasm yaşayabilenler ve hellasa itelenmek isteyenler hemen oturup bu mis gibi deniz kokulu diziye başlayıp iyon denizine yolculuğa çıkabilirler.

    dram-komedi diyebileceğimiz ingiliz yapımı biyografimsi bir dizi diyebiliriz. iskenderiye dörtlüsü kitap serisini daha önce biliyordum. doğrusunu söylemek gerekirse yazarına, konusuna, yazıldığı döneme ilişkin bir fikrim yoktu. diziyle birlikte yönümü bu ingiliz klasiğine çevirdim açıkcası. yazar lawrence durrellin 1930’lu yıllarda ilk romanını yazdığı (yayınlanan) yunanistan’ın korfu adasına gidiyoruz. durell ailesi ailenin babası öldükten sonra annelerinin alkol bağımlılığını yenmesiyle ingiltereden çıkıp, dünyadan izole diyebileceğimiz bu adaya yerleşmesiyle bu keyifli ailenin anıları başlıyor. aslında dizi en küçük durrell olan doğa bilimci gerald durrellın anılarından yola çıkılarak uyarlanmış. onun için dizi zaman zaman küçük gerry’nin gözünden bir bakış açısı yakalayabiliyor.

    sanırım baya bir international kadrosu var. etnik olarak zengin en azından. ingiliz ve yunan oyuncuların yanı sıra akdeniz insanlarını bol bol görüyoruz. türk bile var. yani dizide türk ama gerçekçe arap dkskdkd. ya bundan hiç vazgeçmiyorlar ama en azından öyle develi çöllü fesli bir türk bakış açıları yok. hatta baya zengin, kibirli ve ponçik biri. dizinin bu kültürler, milletler çatışmasına bakış açısı çok güzel. hiçbir dolay olmaksızın direkt hepimiz kardeşiz havası var. dizi zaten ikinci dünya savaşı arifesinde çalkalanan avrupanın kıyısında konumlandığı için, ara sıra karakterlere verilen repliklerle ırkçılık, ayrımcılık, savaş, kin, çatışma gibi konularda güzel göndermeler yerleştirilmiş. böyle göze batmadan, akan bir hikayenin içinde, hatta mizahi bir durumun içinde bu tarz yerleştirmeler çok güzel ve doğru oluyor. siyahi ırkçılığına tepki diye sovyet rusyasındaki bir bakanı siyahi yapmaktan çok çok daha samimi bir yaklaşım.

    oyunculuklar çok başarılı. özellikle louisa durrell rolündeki keeley hawes her bir bölümde gerçekten harika bir performans sergiliyor. son zamanlarda adını sıkça duyduğum, en son bbc’nin les miserablesinde oynayan ve the crownun 3. sezonunda prens charles’ı oynayacak olan josh o'connor da lawrance/larry rolüyle harika bir entelektüel olmuş. ayrıca o cizgili kazağını istiyorum sanırım.

    kısacası insanı iyi hissettiren, gülümseten sıcacık sağlam replikleri olan tatlı bir aile dizisi.
  • serotonin kaynağı dizim, hiç bitmese
  • bu dizideki larry kendini bir genç kıza “lawrence durrell” diye takdim edene dek ben taşları birleştirmemişim. ingiliz bir aile, soyadları durrell, genç oğlan yazar olmaya çalışıyor filan, ama yok, çözmeye öyle uzaktım ki. meğer daha önce kitabını okuduğum bir yazarın hayatını izliyormuşum.

    huzur veren bir diziydi, böylece ilgi çekiciliği de birkaç kat arttı.
  • artık ada havasından mı, evin konumunun harika olmasından mı, özellikle keeley hawes'un oyunculuğundan mı, yoksa ele aldığı konuları hiiiç uzatmayıp belki bir dudak bükmeyle bile sahneyi bitirebildiklerinden mi, bazen çok komik olmasından mı, gerry karakterini oynayan oyuncunun hakikaten hayvanlar ile sahnelerinde gözünün içinin gülmesinden mi, konuların bir anı kitaba dayanmasından mı bilemeyeceğim ama izlemesi çok çok keyifli.

    bir hafiflik var dizide, karakterler hiç bir şeyi takmıyorlar ve dizide "kötü" bir şey olmuyor.

    dizinin hiç bir iddiası da yok. olaylar oluyor/geçiyor.

    şu anda bbc first kanalında 3. sezonu yayınlanıyor.

    eğer heyecan yaratacağım diye sizin duygularınızı sömüren dizilerden sıtkınız sıyrıldıysa mutlaka izleyin.
hesabın var mı? giriş yap