• muriel spark'in okuyani kelle koltukta goturdugu dehset kisa roman.. ya da uzun hikaye.. cilek serisi'nin hediyesi.. bas kahramani lise'i liz taylor'in oynadigi filmi de varmis.. izlemedim ama o hastalikli role cok uydugunu tahmin ederim..
  • aynı zamanda roseanne altıncı sezon on birinci bölümünün adı.
  • muriel spark’ın 60ların sonunda geçen saykodelik uzun hikayesi. “acaba daha ne olabilir?” sorusunun yapraklanmış cevabı.
  • biraz önce bitirip,hiç anlamadıgım kitap.
  • ingiliz yazar muriel spark'ın sansasyonel romanı. okuması zor ancak takibi zevkli bir kurgu olmuş. kitap size sürücü koltuğunun başındasınız izlenimi veriyor. bununla birlikte işler çapraşık biçimde değişiyor. bu kitaba uç noktalarda eleştiri getirebiliriz: ya yerden yere vururuz ya da muazzam güzellemeler yaparız. ben, okurken marjinal bir tat aldığım için ikinci seçeneği tercih ediyorum.
  • yani ha bir bağlantı, ha bir yerden bi şey falan diye bekledim ama gelmedi.
  • muriel spark'ın romanından uyarlanmış, diğer adı identikit olan 1974 yapımı italyan filmi.
    başrolde elizabeth taylor döktürüyor, andy warhol'a da küçük bir rol vermişler fakat filmin her yanından b movie'lik akıyor. restorasyonsuzluktan mıdır, özensizlikten mi, düşük bütçelilikten mi artık bilemiyorum.
  • son zamanlarda okuduğum en garip hikayeydi.
    yazar (bkz: muriel spark), 1918 doğumlu iskoç asıllı bir kadın, dili oldukça merak uyandırıcı.
    1970 yılında orijinali basılan bu kitabın 1974 yılında filmin başrollerinde (bkz: elizabeth taylor) ve (bkz: andy warhol)'un olduğu filmi de çekiliyor.

    kitap tür olarak psikolojik gerilim. kahramanımız lise uzun bir süreden sonra bir tatile çıkıyor ve gittiği tatil yerinde "o" adamı arıyor.
  • muriel spark'ın aldığı ödüllere rağmen vasat bulduğum eseri. psikozdaki kadın karakterimizin yaklaşık bir gününü ve başına gelenleri okuyoruz hikayemizde. kitabın en beğendiğim tarafı karakterimizin durumundan ötürü umarım girdiği bu ortamda pot kırmaz diyerek sürekli bir gerginlik içerisinde okuyuşumu sürdürmem oldu. diken üstünde bir okumayı sağlaması güzeldi.

    --- spoiler ---

    diğer iki ana karakterin de kendisi gibi çıkması tesadüfü hikayenin gerçekçiliğinden epey yemiş. finalini de yetersiz buldum.

    --- spoiler ---
  • ölmeden önce okunması gereken kitaplardan biri olduğu söylenen eser. okuduktan sonra bende bir iz bırakmadı. okuyucuya katılmak istenen neydi anlayamadım. kimi okuyucular feminizmin işlendiğini belirtmiş ancak öyle buram buram feminizm de hissedemedim. bir heyecanla okumaya başlayıp eee noldu yani şimdi dediğim bir kitaptan öteye geçemedi. bilen anlayan varsa belki sorun bendeyse yeşillendirebilirler.
hesabın var mı? giriş yap