• aklama, temize çıkarma.
  • ayrıca kurban'ı boğazlamak anlamında kullanılır. iki türlüdür: birisi hakîkî ve ihtiyarî tezkiyedir. bu da bir hayvanı usulü üzere keskin bir aletle boğazlamaktır. diğeri de, hükmî ıztırarî tezkiyedir. bu da, bir avın aldığı yaradan ibarettir. bir av, şartlarına uygun olarak bu yaradan ölürse, boğazlanmış sayılır.
  • simdilerde yerini "performans değerlendirmesi"ne bırakan terim.
  • cenaze gömülmek üzere dışarı çıkarılmadan; en kıdemli mürşid yada imamın, törende hazır bulunan cemaate "nasıl bilirsiniz?" diye sorması, onların da "iyi biliriz" demesi yoluyla hakk'a yürüyeni temize çıkarma hadisesi.
  • manevi temizliktir. yani kalbin inkâr, şirk, nifak, isyan, gaflet gibi manevi kirlerden temizlenmesidir. bu temizlik, ilâhî nur ve sevgi ile gerçekleşir.
  • zekat kelimesi ile aynı kökten gelen kelime.
    zekatta malı temizleyen bir faaliyettir..
  • tezkiye (stajyer değerlendirme formu): aday meslek mensubunun(stajyer mali müşavirin), stajda geçen her yılı için yanında staj yapılan meslek mensupları tarafından 100 puan üzerinden düzenlenen nottur.
  • tezkiye, temize çıkarma, aklama anlamlarına gelmektedir.
    derya gönülleri olan o bahtiyar kullar ki, kendileri tevbe-i nasuh ile günahlarından her daim af dilerler ve gönül alemlerini tezkiye ile huzurlu bir şekilde herkesin güvenirliliğini kazanırlar.

    cenâb-ı hak buyuruyor:
    bismillahirrahmanirrahim

    “o vakit allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi…” (âl-i imrân, 159)

    rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

    “dikkat edin, cehennem’e girmesi harâm olan ve cehennem’in de onu yakması harâm olan kimseyi bildiriyorum. bu kimse sâde, insanlara kolaylık gösteren, sıcakkanlı ve yumuşak huylu kişidir.” (ahmed, müsned, nr. 3938)

    gönül âlemi tezkiye ve terbiye oldukça, iç darlıktan kurtulmak mümkün olur. içinde haset, kin ve kibir bulunan kimseler, tabii olarak darlık yaşarlar. bencillik ve cimrilik de gönlü daraltan en ağır iç hastalıklarındandır. dünya ve içindekilere diğer bir ifadeyle gel-geç sevdalara gönlü kaptırmak da iç sıkıntısı oluşturur. mevlânâ celâleddin rûmî hazretleri bir gün arkadaşlarından birini üzüntülü görür ve ona şöyle der:

    “evlad! bütün gönül darlığı, bu âleme gönül bağlamaktan gelir. kendini yok bilirsen, her renge bakarsın, her lezzeti tadarsın. öyle bir âleme kanat açarsın ki, orada hiçbir zaman gönül darlığı çekmezsin.”

    sâhibü’l-vefâ mûsâ efendi –kuddise sirruh- der ki:

    “nefsin arzularına kilitlenen kimseler, ibadetleri çok dahi olsa, gene huzûrsuzdurlar. çünkü sadırları (gönülleri) dardır. beğendikleri yalnız kendi görüş ve fikirleridir. nerede bulunurlarsa orada bir ikilik çıkarırlar. çünkü gönül âlemleri karanlıktır. ne kadar gayret edilirse edilsin, böyleleri ile katiyen ülfet edilmez. ak’ı gösterdiğinizde, bile bile kara der, karayı gösterdiğinizde ak diye iddia ederler. yine bu gibi kimseler kat’iyyen kimseyi sevemezler. böyle olunca da kimse tarafından sevilmezler. çünkü bed ahlâklıdırlar. katiyyen bu makûle kişilerle istişâre yapmamalı, mümkün olduğu kadar bunlardan kaçınılmalıdır. gönül darlığı hâli, kaba, nefsinin tesiri altında kalarak kendisini diğer mü’min kardeşlerinin fevkinde gören, dar görüşlü, kıt akıllı insanlarda görülen bir acâib ahlâkdır. bu tıynetde olanlar, kimse ile geçinemezler. hiçbir devamlı iş tutunamazlar, bütün günleri öfke, sıkıntı içinde geçer. iyilikden ziyâde zararları fazla olur. hem kendilerine, hem de cemiyete (topluma.)” (dr. adem ergül, altınoluk dergisi, şubat-2015)

    gönül genişliği ve iç huzuru bugün geçmişe oranla kaybettiğimiz hasletlerin en başında gelmektedir. zira rabbimiz kalplerin ancak kendisini zikretmekle huzur bulacağını ve itminana ereceğini ferman buyurmuştur. bundan uzaklaştığımız oranda da iç sıkıntıları, stres ve negatif duygular tarafından çepe çevre kuşatılırız. allah dostu büyük sufiler rabbe gerçek kul olma konusunda muhtelif makamlar belirlemişlerdir ki gazali’ye göre bunların en üst makamı rıza makamıdır. allah’ın her yaptığından razı olmak, kullardan gelen eza ve cefalara aldırmamak.
hesabın var mı? giriş yap