• (bkz: teras)
  • bir lonasona parçası.
  • behzat ç.'nin kızı berna ç'nin üvey kardeşi şule ç. tarafından intihar süsü verilerek öldürüldüğü ankara kızılay sakarya caddesi'nde bulunan bar.
  • binasına girdiğinizde mis gibi sidik kokar
  • üniversite yıllarında müdavimi olduğumuz bar. behzat ç. ile popüler olmasından ziyade ucuz bira, güzel müzikler ve teras olması cazip geliyordu.

    geçen gün arkadaşlarla nostalji yapalım dedik gittik mekâna. mekân öyle bir hale gelmiş ki, salaşlıktan ziyade harabeye dönmüş her haliyle. patates istedik, getirdikleri ketçap ve mayonezin ağız kısmında 1 karış kir birikmiş. masalar sandalyeler sallanıyor, hiç onarma gereği bile duymamışlar. eski samimi garsonların yerlerinde yeller esiyor. netice olarak zamanında müdavimi olduğumuz mekânın o halini görünce üzüldük, birer bira içip kalktık.

    şu haliyle halâ rağbet görmesinin tek nedeni behzat ç.'den gelen popülerlik. onun dışında elle tutulur tek tarafı kalmamış mekânın. aynı paraya kızılay'ın her yerinde içebilirsiniz o birayı.
  • benim için bambaşka bir anısı olan bar.
    her şeyi o kadar net hatırlıyorum ki... yaaani, eveeet! hikaye zamanı arkadaşlar!
    en yakın arkadaşımın iflah olmaz bir behzat ç. hayranı olmasıyla ben de birkaç bölüm behzat ç. izlemiş, ankaralı olmama hatta doğduğum günden beri burada yaşamama rağmen şu mekana hiç gitmeyişim bana batmaya başlamıştı. o dönemlerde "en yakın arkadaşım" olarak bahsettiğim ve senelerimizi birlikte geçirdiğimiz bir başka arkadaşımla aramız henüz bozulmamıştı hatta aynı yerde çalışmaktaydık. durum böyle olunca iş çıkışı yakın olduğumuz iş arkadaşımızı da alıp buraya gitmeye karar verdik. onlar içmeyi seviyordu ben de bu mekanı öyle merak ediyordum. hayatımda gittiğim ilk bardır. girmeden önce merdivenleri görünce vazgeçmiş hatta bildiğimiz dönmeye karar vermiştik ki ben inatla ısrar etmiş ve buraya girmek istemiştim. gittik, mekana oturduk. mekana girmeden önce arkadaşımın "burayı önermiyor." dediği, senelerce adını duyup kendisiyle hiç tanışmadığım / tanıştırılmadığım o kişiyle karşılaştık. bir erkekte hiç sevmem dediğim o saçlara sahip olduğunu, havanın deli gibi yaktığını, giydiği şortu, tişörtü, birbirlerinden haberlerinin olmayışını, fark edene kadar uzunca bir süre aynı mekanda oturuşumuzu, tanışmak için gelip elini uzattığındaki aksi davranışlarımı, tepkimin ona beklenmedik gelişini ve ona karşı tüm yargılarımı öyle net hatırlıyorum ki. selamlaştıklarında sadece "bu kim ya?" deyip yoluma devam etmiştim sadece. 31 ağustos 2023'tü. o barda saatlerce içimi dökmüştüm. o gün tanışıp da tüm yargılarımla aksi davrandığım kişiyle 1,5 ay sonra yeniden bir araya geleceğimizi, hiç tanışmamışız gibi yeniden el sıkışacağımızı ve şu an bile anılarımda bu kadar taze olacağını, aklımı bu kadar meşgul edeceğini bilemezdim. benim için belki ilk aşkımla değil ama bende çok garip bir şekilde iz bırakan biriyle her şeye rağmen seneler sonra da olsa tanıştığım mekandır artık burası. ne zaman buranın adı geçse artık aklıma sadece bu başlangıç geliyor. bir film sahnesi de benim için bizim tarafımızdan çekildi. ben hala aynı yerde çalışıyorum, o gün içimi döktüğüm şeylerin üstüne birçok şey daha eklendi. en son içtiğimde yine bu barda içtim, kasımın başlarıydı... en son içkimde anlattığım konu yine o'ydu. sesini hatırlamıyorum ama kokusu asla beni bırakmıyor.
hesabın var mı? giriş yap