• gaspar noé'nin irreversible'inin sonunda yazan ve 'zaman her seyi yikar' anlamina gelen latince söz.

    edit: fransizca kaynaklarda bu sözün karsiligi olarak "le temps detruit tout" (zaman her seyi yikar) yazarken ingilizce kaynaklarda da karsimiza "time devours everything" (zaman her seyi yutar) çikiyor. simdilik latinceyle ingilizlerden çok daha içli disli olan fransizlarin yayinladigi sözlüklere güvenmeyi tercih etsem de kesin karsiligini ögrendigimde buraya yazacagim.
  • irreversible'nin soundtrackinde yer alan bir thomas bangalter parçası.
    (bkz: zaman her şeyi siliyor)
  • tam türkçesi "zaman her şeyi yutandır/yutucusudur." olan latince ifade.
    ayrıca metamorphoses 15, 234' numaralı dize(ler)nin tamamı şöyledir;

    "tempus edax rerum, tuque, invidiosa vetustas,
    omnia destruitis vitiataque dentibus aevi
    paulatim lenta consumitis omnia morte!"

    şöyle çevirdim, bilmem oldu mu;

    "zaman her şeyi yutandır ve sen içi hasetle dolu geçmiş,
    ne varsa yıkıyorsun ömrün keskinlikleriyle bozulmuş
    ölümle böylesine azar azar, yavaş yavaş yiyip yutuyorsunuz."

    edit @: yazmayı unutmuşum, cümlenin tam karşılığıyla ilgili bilgi vermeliyim sanırım; yutmak, yemek, süpürmek veya başka bir fiil yok cümlede. cümlede gizli bir esse fiili var yani "olmak/to be"
    (tempus [est] ... zaman bir şeydir.)
    yutan manasını veren kelime de edax 'dır. (edax, edacis; obur, yutan, yiyip bitiren, kemiren)
    (tempus [est] edax ... zaman yutandır.)
    rerum 'da; iş, şey, mevzu, husus manalarındaki 'res, rei' isminin pluralis genetivus yani çoğul -in halidir.
    bu durumda cümlenin son hali;
    tempus (est) edax rerum ... zaman her şeyi yutandır.
  • çin virüsü sebebiyle eve tıkıldığım şu günlerde tarih ne güzel oyunlar oynuyor bana.

    "uncharted 4 bir hırsızın sonu" oyununda geçen latince sözleri araştırıyorum. önüme gelen cümle bu.

    hıristiyan mezar taşlarının bazılarında bulunan bu cümle "zaman" aracılığıyla dünyanın faniliğine vurgu yaparken aklıma osmanlı mezar taşlarının bazılarında yer alan fakat bir öncekinden farklı olarak zaman değil ölüme sitem edilen "ah minel mevt" sözünü getirdi. bilen bilir. "ah minel aşk-ı ve halatihi ahraka kalbi bi hararatihi"* (ah, aşkın ve onun hallerinden kalbim yandı) sözünden hareketle "ölüm ve onun türlü hallerinden..." diyerek dünyaya güzel bir veda edilirmiş bu mezar taşları aracılığıyla...
  • sadece mezar taşlarına yakışabilecek yoğunlukta olan latince bir cümle.

    uncharted 4’te de bir mezar taşında yazar. türkçeye “zamanla her şey yok olur” şeklinde çevrilmiştir.
  • akıllara bahai dininin ilahi elçisi hz. bahaullah’ın “her neye baktıysam önce onun yok oluşunu gördüm.” sözünü getirmiştir.

    sözün çok hoş da bir hikayesi vardır.

    --- spoiler ---

    bir zamanlar ben daha çocukken ve ergenlik çağıma gelmeden önce, babam ağabeylerimden birini tahran'da evlendirmek istedi. o şehirde adet olduğu üzere yedi gün yedi gece düğün bayram yapıldı. son günde, "bugün şah sultan selim oyunu olacak” dediler. şehzadelerden, devlet büyüklerinden ve şehrin ileri gelenlerinden oluşan büyük bir kalabalık birikti. ben evin bir odasında oturmuş seyrediyordum. derken binanın avlusuna bir çadır kuruldu. baktım ki, insan şeklinde ve bir karış boyunda birtakım suretler çadırdan dışarı çıkarak "sultan geliyor, kürsüleri koyunuz” diye bağrışıyorlar. sonra çadırdan çıkarak kimisi ortalığı süpürmeye, kimisi ortalığı sulamaya başladılar. sonra başka bir adam seslendi. bu adam baş tellalmış. sultanın huzurunda selam için hazır bulunmalarını herkese hatırlatıyordu. daha sonra, çeşitli kuklalar topluluklar halinde sahnedeki yerlerini aldılar. bunların ilki iran'da adet olduğu üzere külah ve şal takmıştı. ikinci grubun savaş baltaları vardı, üçüncü grup ise falaka taşıyan cellâtlar ve hademelerden oluşuyordu. sonra bir şahıs, başnda hakanlara mahsus bir taç olduğu halde, şahane bir şevket ile büyük bir ihtişam içerisinde salına salına, dura dura yürüyegelerek büyük bir vakar, sükûn ve ağırbaşlılıkla tahta geçip oturdu.

    şah tahta oturunca, top ve boru sesi ortalığı kapladı. duman, çadırı ve sultanı bürüdü. duman dağılınca, baktım ki sultan yerinde oturuyor, vezirler, şehzadeler ve ileri gelenler onun huzurunda ayakta. o sırada bir hırsız yakaladılar, getirdiler. sultan boynunun vurulması emrini verdi. baş cellât derhal hırsızın boynunu vurdu ve kana benzer kırmızı bir su çıkıp aktı. bunun ardından sultan huzurundakiler ile konuşmaya başladı. o esnada falan sınırda bir isyan çıktığına dair başka bir haber geldi. sultan askeri teftiş ederek birkaç alay askeri toplarıyla birlikte görevlendirdi. birkaç dakika sonra çadırın arkasından top sesleri işitildi. savaşın başlamış olduğu bildirildi.

    bu manzaralar karşısında ben hayretler içerisinde düşünüp duruyordum. selam töreni bitti, çadırın perdesi indirildi. yirmi dakika kadar sonra, bir adam, koltuğunun altında bir kutu ile çadırdan çıktı.

    "nedir bu kutu ve ne idi bu gördüklerim?” diye sordum ona.

    "bütün bu serili aletler, görülen nesneler, sultan, şehzadeler, vezirler, görkem, kudret ve iktidar, şimdi hepsi şu kutunun içerisinde” dedi.

    her şeyi ağzından çıkan tek bir kelimeyle yaratan rabbime yemin olsun! o günden itibaren dünyanın bütün ihtişamı ve süsleri bu gencin gözünde o gösteri gibidir; hiçbir zaman bir hardal tanesi kadar bile önemli değildir ve olmayacaktır. insanların bu gibi şeylerle övünmesine şaşarım; öte yandan iç gözleri açık olan kimseler, her debdebe sahibinin debdebesini görmezden önce, onun bir gün yok olacağını kesin olarak görürler. "her neye baktıysam, önce onun yok oluşunu gördüm; allah bu dediğime şahittir!"

    şu birkaç günlük ömrü doğruluk ve insafla geçirmek herkes için gereklidir. bir kimse hakk'ı tanımayı başaramazsa bile, hiç olmazsa akıl ve adalet ayağıyla yürüsün. çok geçmez, bütün bu görünen nesneler, görülebilen hazineler, dünyevi mallar, sıra sıra dizilmiş askerler, süslü elbiseler, kibirli adamlar, mezar kutusuna teşrif edecekler. tam şu anlattığım oyundaki kutu gibi. bütün bu boğuşmalar, didişmeler ve iftiharlar sağgörülülerce çocuk oyuncağı değerinde olmuş ve olacaktır. ibret al da görüp inkâr eyleyenlerden olma.

    kaynak: hz. bahaullah, ordular rabbini çağrısı*, reis levhi, para.11-17

    --- spoiler ---
  • "zaman her şeyi yutar" anlamına gelen mükemmel latince söz.

    herkes birbiriyle savaşırken, kazanan hep zamandır. entropi devamlı artar, güneş dünyayı yutar, yıldızlar söner, evren soğuk bir karanlığa mahkum olur en sonunda.

    eskiden mezarlara kazınırmış. hayatın son sözü olarak daha iyi bir cümle düşünmek zor.
hesabın var mı? giriş yap