• (bkz: fihrist)
  • (bkz: #11021909)
  • dinçer sezgin in bir oyunu.
  • yatmadan önce aradığım saçma sapan bir şey için çekmeceleri karıştırırken seneler öncesine ait küçük bir telefon defteri buldum. isimlere bakmaya başladığımda gördüm ki neredeyse hiçbiri ile görüşmüyorum artık. bunlardan bazılarının kim olduğunu bile hatırlamıyorum. bazılarının ise artık görüşmediğim halde telefon numaralarının hala aklımda, o kadar çok aramışım yani.

    numaraların neredeyse tamamı ev telefonu. çünkü o tarihlerde cep telefonu ya yoktu ya da çok yeniydi. şimdi en yakın arkadaşlarımın bile ev telefonunu bilmiyorum. cep telefonu hem karşımızdakine hunharca istediğimiz an ulaşma, ulaşamadığımızda da hesap sorma hakkını vermiş hem de samimiyeti azaltmış sanki. cep telefonunu ne kadar sevimsiz bulduğumu bir kez daha anladım bu telefon defteri sayesinde.

    beni en çok etkileyen şey ise rehberde gördüğüm bir isim oldu. artık yok o.. en güzel çağında kansere yakalanmıştı. o dönem ondan ister istemez kaçmıştım kanserden kaçarmış gibi. zayıflığım yüzünden yanında olamamıştım. çünkü o çok büyük bir korkumun kimliğe bürünmüş bir haliydi artık. öldü.. cenazesine bile gidemedim. bunca zaman kendimi çok yakın arkadaşım olmamasıyla avutmuştum ama şimdi o deftere bakınca gördüm ki bende ev telefonu varmış. ev telefonu.. uyuyana kadar birlikte basketbol oynadığımız hali aklımdan gitmedi. bir de okul çıkışı beraber uzun bir yürüyüşümüz vardı. konuşacak fazla birşey bulamadığımız için sıkıntı yapmıştık ikimiz de. çok gençti, ve yaşasaydı hala çok genç olacaktı.

    ben mi? fazla kaçamadım.. anladım ki kaçışlar bizi gerçeklerden uzaklaştıramıyorlarmış, karakterimizden götürüyorlarmış sadece. pişmanlıklara götürüyorlarmış. hayat gerçeklerle dolu, bazen güzel ama çoğu zaman zorlu gerçeklerle.. hepsi yüzleşmeyi bekliyorlar bizimle ve yüzleşmeden de rahat etmeyecekler. biz ne kadar kaçarsak o kadar güçlü çıkacaklar karşımıza.
  • dünyanın en süper icatlarından birisi. yemişim cep telefonunu şusunu busunu.

    şimdi benim telefonum bozuldu. cep telefonum. numaralar bir baktım ki telefona yüklü sim karta değil. eyvah açılmıyordu derken birkaç gün nadasa bıraktım açıldı. sevindim ben de. numaraların hepsini sim'e aktar seçeneğini görünce daha çok sevindim. adeta bir havalara uçtum. yoksa tüm numaralarım gitmişti.

    fakat o da ne? telefonum bozuk olduğundan mıdır nedir isimlerin çok azı tam olarak gelmiş, genelde ilk 4 harf ile ve ahme ahme ahme bule bule bule diyerek durum büle büle diyor telefon bana*. başladım bir adres defterinden bir telefon girişlerine bir sim girişlerine bakarak düzeltmeleri yapmaya. derken zaten bozuk telefon. dayanamadı. hayda bir daha nadas.

    sonra baktım gerçekten akıl karı değil, çünkü telefon numaraları sıra ile değil kafasına göre eklemiş, en görüşmediğim insanı isim soyisim aktarırken en sık görüştüğümü tenezzül edip eklememiş bile. e bir ileri bir geri kontrol ederken cinnet geçirmek de işten değil.

    kağıda liste halinde yazarak da olmuyor. kimbilir o kağıtın akıbeti ne olacak. en son bugün delirip "telefon rehberii" * diye bağırırken buldum kendimi. çektim üç tane kütüphanemden. açtım birini, baktım boş yer gırla. sıra ile her harfi yazıyorum, sim girişinden kontrol ediyorum, ahme'ler ahmet sourtimes, bule'ler bülent mortimes falan oluyor. aslında tam olarak o da olmuyor ama nedense sim e kaydedilende kafasına göre bir karakter sınırı var, diğer telefonda bir de bunları düzelteceğim, daha boşluk hangi tuş bilmiyorum onda* da ama en azından sıralı temiz mis gibi gidiyorum. yarın bir gün de kaydetmeye üşendiğim kırk yılda bir lazım olacak numaraların el altında bulunan bir kopyası olacak telefonumun hiç açılmaması halinde.

    demem o ki telefon defteri kaybettiğimiz değerlerimizden. kaybetmeyelim. kıymetini bilelim. fark ettim ki neyaptı soyadlı arkadaşım varmış mesela. telefon defteri süper bişey!
  • beni alıp geçmişe götüren varlık...artık herkeste akıllı telefonlar var gerçi, telefon rehberi temize geçme organizasyonları olmuyor evlerde. küçükken ayrı bir heyecanı vardır, kardeşimle yarışırdık, harfleri paylaşırdık yazabilmek için... ailemiz içinse bir iç muhasebe idi, sahi kimler hak ediyordu aranabilecek kadar yakın olabilmeyi... küçük iskender'in "insan telefon defterini temize çekerken bazı isimleri eski defterinde bırakır" şiirini okuyunca dönüverdim birden geçmişe, sanırım o şiiri paylaşmak için de en uygun başlık;

    onlar artık birdaha asla aranmayacaktır.garip bir hüznü barındıran bu
    silik isimlere bakılır bakılır.kimi okuldan sınıf arkadaşınızdır, kimi
    çok çabuk unutuverdiğiniz bir sevgili, kimi bir cafede aylarca herşeyi
    ama herşeyi paylaştığınız birisi; yada istifa ettiğiniz bir yerden bir
    arkadaşınız! soyadları sorulmamış birsürü hatırlanmayan isimde vardır
    defterde; ve şüphesiz üstünde isim olmayan telefon numaraları korkunç
    bir operasyonla onlarca hayat, onlarca güzellik bir çırpıda ortadan
    kaldırılır.

    insan telefon defterini temize çekerken bazi isimler üzerinde durur.

    onca zaman sonra birkez arasanız, sesini duysanız... ona edilebilecek
    bir çift sözünüz yoktur! birlikte gittiğiniz filmler, meyhaneler, evler
    birbirinizi yıllar sonra özlemenizi sağlayacak sevgiyi aşılamamıştır
    size.yalnızca bir isimdir şimdi o.temize çekerken atlarsınız
    hemen.derhal çevirirsiniz sayfayı telaşla, alalacele.oh, isim geçmişte
    kalmıştır.

    insan telefon defterini temize çekerken hayatinida sorgular!

    hangisi ihanet etmiştir, hangisi yalvarmıştır kendisini bırakmamanız
    için; hangisinin birsüre sonra arkanızdan konuştuğunu duymuşsunuzdur;
    hangisi sizi en güzel öpmüştür; hangisi rüyalarınıza girmiştir, hangisinin
    ayak parmakları ilginizi çekmiştir, hangisine hediye alırken zorlanmışsınızdır, hangisiyle en hararetli tartışmalara girip kavga etmişsinizdir, hangisi için
    sabahlara kadar içip içip ağlamışsınızdır? ! ...

    doğrular, yanlışlar, hatalar, tutkular!

    birlikte edip cansever okuduğunuz o insanlar, solmuşlardır.

    insan telefon defterini temize çekerken yalnizliğinida kanitlar.

    bütün bu insanlar şimdi nerede, ne yapmaktadırlar? saat elbette
    dört'tür! paradoks, labirent, koni, tüm bilimsel ifadeler ve mentalite tersine
    dönmüştür. ters dönmüşüzdür. bu tekbaşınalık ve bu isim katliamı
    aslında size ters gelir... çalan telefona bakarsınız.acaba? acaba telefon
    defterini temize çeken bir arkadaşınızın son anda kurtarma çabası mıdır?

    bir iki kırık sözcük, yarım yamalak bir buluşma, belki...

    bilemezsiniz...

    lütfen, ama lütfen telefon defterlerinizi kaybetmeyiniz...
  • bir zamanlar sayfa sayfa içersinden numara taranan bir defterdi. 118 80, 118 18'lerde neymiş peh.

    al buda o günlerin anısına http://img401.imageshack.us/img401/1664/0o8m.jpg
  • bunun için windows'da çalışan ve güncellenen modern arayüzlü ve basit ve bulut depolama kullanabilen (ağ değil internet üzerinden veritabanını güncelleyebilen) sağlam bir program hala yok. isa'dan sonra 2014 yıl geçti. not düşüyorum.
  • bir küçük iskender şiiri.

    insan telefon defterini temize çekerken bazı isimleri eski defterinde bırakır

    onlar artık birdaha asla aranmayacaktır.garip bir hüznü barındıran bu
    silik isimlere bakılır bakılır.kimi okuldan sınıf arkadaşınızdır, kimi
    çok çabuk unutuverdiğiniz bir sevgili, kimi bir cafede aylarca herşeyi
    ama herşeyi paylaştığınız birisi; yada istifa ettiğiniz bir yerden bir
    arkadaşınız! soyadları sorulmamış birsürü hatırlanmayan isimde vardır
    defterde; ve şüphesiz üstünde isim olmayan telefon numaraları korkunç
    bir operasyonla onlarca hayat, onlarca güzellik bir çırpıda ortadan
    kaldırılır.

    insan telefon defterini temize çekerken bazi isimler üzerinde durur.

    onca zaman sonra birkez arasanız, sesini duysanız... ona edilebilecek
    bir çift sözünüz yoktur! birlikte gittiğiniz filmler, meyhaneler, evler
    birbirinizi yıllar sonra özlemenizi sağlayacak sevgiyi aşılamamıştır
    size.yalnızca bir isimdir şimdi o.temize çekerken atlarsınız
    hemen.derhal çevirirsiniz sayfayı telaşla, alalacele.oh, isim geçmişte
    kalmıştır.

    insan telefon defterini temize çekerken hayatinida sorgular!

    hangisi ihanet etmiştir, hangisi yalvarmıştır kendisini bırakmamanız
    için; hangisinin birsüre sonra arkanızdan konuştuğunu duymuşsunuzdur;
    hangisi sizi en güzel öpmüştür; hangisi rüyalarınıza girmiştir, hangisinin
    ayak parmakları ilginizi çekmiştir, hangisine hediye alırken zorlanmışsınızdır, hangisiyle en hararetli tartışmalara girip kavga etmişsinizdir, hangisi için
    sabahlara kadar içip içip ağlamışsınızdır? ! ...

    doğrular, yanlışlar, hatalar, tutkular!

    birlikte edip cansever okuduğunuz o insanlar, solmuşlardır.

    insan telefon defterini temize çekerken yalnizliğinida kanitlar.

    bütün bu insanlar şimdi nerede, ne yapmaktadırlar? saat elbette
    dört'tür! paradoks, labirent, koni, tüm bilimsel ifadeler ve mentalite tersine
    dönmüştür. ters dönmüşüzdür. bu tekbaşınalık ve bu isim katliamı
    aslında size ters gelir... çalan telefona bakarsınız.acaba? acaba telefon
    defterini temize çeken bir arkadaşınızın son anda kurtarma çabası mıdır?

    bir iki kırık sözcük, yarım yamalak bir buluşma, belki...

    bilemezsiniz...

    lütfen, ama lütfen telefon defterlerinizi kaybetmeyiniz...
  • günümüzde ev telefonlarının kendisi bile eski yaygınlığını kaybettiği için pek kullanılmıyor. bu, bir bakıma iyi çünkü ciddi güvenlik açıkları içeriyor:

    http://anilozbek.blogspot.com/…-hrszlg-uzerine.html
hesabın var mı? giriş yap