15 entry daha
  • bizim kültürümüz destan bakımından zengindir. çünkü doğal destanların en önemli özelliğine sahibiz: binlerce yıllık tarihe sahip olmak.
    başka bir deyişle pozitif bilim çağından önce var olmak ve daha o zamanlar müşterek tarih ve bilince sahip bir topluluk haline gelmiş olmak.

    kaynaklarda türk destanları deyince karşımıza ilk çıkanlar şunlar ama unutmayın ki bugün elimizde olmayanlar da var.
    (çocuklar bunu çok sorar. bir satırı bile elimizde yoksa olduğunu nerden biliyoruz? başta çin olmak üzere diğer ülke kaynaklarından biliyoruz. o dönemler biz hala at sırtında olduğumuz için kayıt kuyut hak getire ama bizden önce yerleşik medeniyete geçmiş milletler bunları yazmış.)

    yaratılış destanı
    benim bildiğim en eski türk destanı bu. ta altay-yakut döneminden.
    "her şeyden önce su vardı. yer, ay, gök, güneş yoktu. sadece tanrı kayra han (kuday)vardı, ancak yalnızdı ve canı sıkılıyordu, sudan gelen bir ses ona “yarat” dedi.o da kendi gibi birini yarattı ve ona kişi dedi." diye başlar ve evrensel adem ile havva mitinden izler taşıyarak devam eder.

    alp er tunga destanı : saka türklerinin komutanı alp er tunga'nın iranlılarla yaptığı savaşlar anlatılır.
    şu hepimizin kafasına nakşetmiş 'alp er tunga öldü mü ıssız acun kaldı mı' dizeleri bu destandadır. zaten destandan elimizde kalan sağlam birkaç parçadan biri de işte lisede okuduğunuz o sagudur.
    alp er tunga, iran kaynaklarında efrasiyab olarak geçer.

    şu destanı : hükümdar şu'nun iskender'le yaptığı savaşları anlatır.
    tamamı elimizde yok, divan-ı lügat-it türk'te bahsedilmiş.

    oğuz kağan destanı : hun hükümdarı mete'yi doğumundan itibaren (büyümesi, evlenmesi, çocukları, savaşları vs) anlatır.
    "günlerden bir gün ay hatun/kağanın gözleri parladı. erkek çocuk doğurdu. işte bu oğlan yüzünde mavi bir ışıkla doğdu...)
    en sevdiğim bu benim. mete'nin hayatını destan motifleriyle süsleyerek anlatmış.
    mete, oğulları, savaşları, ülkeyi oğulları arasında bir çeşit federal yönetime dönüştürmesi vs gerçek tarihten izler taşır ama mete'nin mavi bir ışıkla doğması, büyümesinin kırk gün sürmesi, eşlerinin peri kızı olması, savaşa giderken kurdu takip etmeleri vs destan unsuru. tabii bu destansı özelliklerdeki abartının bir nedeni de kahramanların sıradan insanlar değil yarı tanrı kabul edilen hakanlar olması.
    bu arada yeri gelmişken kurttan bahsetmemek olmaz. eski türk mitolojisinin en baba karakterlerinden/motiflerinden biri olur.
    aklı, cesareti, öngörüyü, mücadeleyi, milli birliği vs sembolize eder. teşbihte hata olmaz ben kurdu günümüzdeki mehmetçik sembolüne benzetirim hep.
    önemli olaylarda her zaman kendini gösterir. mesela ordu sefere çıkarken en önde yol göstericidir gibi...
    (bu arada yine bazı kaynaklar özellikle oğuz kağan'ın daha büyük bir türk destanının parçası olduğunu söyler ki aynı şekilde dede korkut hikayeleri de gene bu destanın günümüze ulaşmış parçalarıdır)

    attila destanı : attilâ'nin fetihlerini anlatır.

    bozkurt destanı : göktürklerin dişi bir kurttan (asena/aşina) türeyişlerini anlatır.

    ergenekon destanı : gene yok olmak üzereyken ergenekon adını verdikleri bir diyara sığınmaları, burada çoğalmaları, eski güçlerini kazanmaları ve son olarak da demirden dağı delerek buradan çıkmalarını anlatır.
    çok güzel bir destandır. ergenekon ütopik bir cennet bahçesi gibi anlatılır. burada çağıl çağıl ırmaklar akar, ağaçlardan meyveler sarkar, av hayvanları vardır vs. yaşamak için ideal bir yerdir ama bizimkiler (eski güçlerine dönünce) gene de çıkmanın yollarını ararlar çünkü türk, düşmanından kaçmaz mesajı verilmiştir.
    türk kültüründe ergenekon'dan çıkış günü nevruz olarak kutlanır. hani televizyonlarda siyasileri (özellikle devlet bahçeli) sembolik olarak ateş yakıp örsün üzerinde demir döverken görüyorsunuz ya, hah işte orda ateş yakıp demirden dağı delme olayını canlandırırlar.

    türeyiş destanı : uygur türklerinin erkek bir kurdun soyundan geldiklerini anlatır.
    bozkurt destanı ile bu ikisi benzer.
    şimdi şöyle, uygur hakanının erkek çocuğu olmaz ama dünyalar güzeli iki kızı olur. kızlar o kadar güzeldir ki hakan, ademoğlunu kızlarına layık görmez ve onları bir yere saklar. ama soyun da sürmesi gerekir tabii ki ve en sonunda bir erkek kurt (bozkurt/börü) tanrı tarafından yollanır. (muhtemelen insan kılığında) ve uygurlar bu kurdun soyundan ürer. (dokuz oğuz- on uygurlar)

    göç destanı : barış sağlamak için kutlu dağ'ın çinlilere verilmesi ve sonrasında gelişen olayları anlatır.
    (bkz: kutlu dağ/@ay hatun)

    bazı kaynaklar bu listeye eklenmiş bir siyenpi destanı olduğunu söyleseler de -ki uzak doğu türk kavimleri arasında hala anlatılır- elimizde gelişmiş, destan unsurları ve motifleri taşıyan bir metin yok maalesef. bir de siyenpiler in yaygın görüş olarak türk oldukları kabul görse bile çin'le iç içe yaşamasından kaynaklanan bir türk kültürüne uzak olma durumu var.

    türk destanlarının tamamı nazımdır, epiktir, göçebe medeniyet ürünüdür, çok tanrılı döneme aittir, anonimdir, zaman kavramı belirsizdir (tahmin edilebilir) ve insan-doğa ilişkisi ön plandadır.

    bozkurt, ağaç, ışık (genelde mavi ışık), bazı madenler (demir, bakır, altın, gümüş), at, su, kadın, ok ve yay vs türk destanlarında çokça karşımıza çıkan ortak değerler/motifler ve kabullerdir.

    çok zengin bir destan kültürümüz olmasına rağmen, türk destanları hala (ilyada gibi şehname gibi) bir şair tarafından derlenip yazılmamıştır maalesef...
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap