*

  • tekrar uykuya dalardım, ara sıra, bir iki saniyeliğine, doğramaların canlıymışçasına çıtırdamasını işitecek kadar, gözlerimi açıp karanlığın kaleydoskopuna bakacak kadar, anlık bir bilinç ışıltısı sayesinde, eşyaları, odayı ve benim yalnızca küçücük bir parçası olduğum ve duyumsuzluğuna hemen dönüverdiğim bütünü sarmalayan uykunun tadına varmaya ancak yetecek kadar kısa sürelerle uyanırdım. bazen de uykumda zahmetsizce, hayatımın ilk yıllarına, sonsuza dek geçmişte kalacak bir yaşa döner, çocukça korkularımdan birini, mesela –benim için yeni bir dönemin başlangıcını simgeleyen– saçlarımın kesildiği güne kadar yaşadığım bir korkuyu, büyük amcamın buklelerimi çekmesi korkusunu tekrar yaşardım. uyurken saçlarımın kesildiğini unutmuş olur, büyük amcamdan kurtulabilmek için uyanmayı başardığım an, derhal hatırlardım, ama rüyalar âlemine geri dönmeden önce tedbirimi alıp başımı sımsıkı yastığıma gömerdim.
  • yatmak üzere yukarı çıkarken, tek tesellim, ben yatağa girdiğimde, annemin beni öpmeye geleceğini bilmekti. ama bu iyi geceler öpücüğü o kadar kısa sürer, annem o kadar çabuk aşağı inerdi ki, onun yukarı çıkışını, sonra da minik hasır örgü kordonlu, mavi muslinden bahçe elbisesinin çift kapılı koridordaki hışıltısını işittiğim an, benim için ıstırap dolu bir andı. kendinden sonra gelecek olan ânı, annemin yanımdan ayrılıp tekrar aşağıya ineceği ânı haber verirdi bana. bu yüzden de, o kadar sevdiğim bu iyi geceler öpücüğünün mümkün olduğunca geç gerçekleşmesini, annemin henüz gelmemiş olduğu rahat sürenin uzamasını ister hale gelirdim.
  • şu sıralarda okumakta olduğum kitaptır. hakkını veremiyor gibi hissediyorum birikimsizliğimden ama bakalım...
  • seriyi 6 yıl önce hediye olarak vermişlerdi, biri mehteran hızıyla demiş gerçekten öyle iki ileri bir geri yaparak ilk kitabı tamamladım.

    yazarın önceki eserlerinde olduğu gibi sorsalar ne diye hiçbir şey anlatamam, ama ne yaşıyorsun deseler geceyi gündüz, bugünü dün, dünü bugün, her şeyi alt üst eden bir süreç yaşıyorum derim.

    umarım bu seriyi bitirdikten sonra kitap okumaya devam edebilirim, tam bir başyapıt.

    dip not: ya ben bunu anlamıyorum başa dönmem lazım hissi kitabın her anında var bu sizinle alakalı değil bilinç akışı yazım şekli böyledir, gece yatıp tavanı seyrederken kendinizi bir düşünceden bir düşünceye savrulurken bulursunuzda oha ben buraya basıl geldim şimdi dersiniz ya bu kitap işte sizin o anlarınızın derlenmiş hali bu yüzden siz geri zekalı değilsiniz yazar tam bir sihirbaz
  • bir çok açıdan ders gibi bir romandır. betimleme nasıl yapilir, cümle nasıl kurulur, karakter anlatımı en ince detaylarıyla nasıl verilir gibi konularda aşmış bir yazarın muazzam romanidir. kayıp zamanın izinde kulliyatinin ilk romanidir ayrıca
  • fransız yazar (bkz: marcel proust) tarafından yazılan (bkz: kayıp zamanın izinde) serisinin ilk kitabı. bu kitap da kendi içinde (bkz: combray), swann'ın bir aşkı (bkz: un amour de swann) ve ve memleket isimleri :isim olarak 3 bölümden oluşur.

    adından da anlaşılan üzere seri geçmişte bir yolculuk. anlatıcı çocukluğundan başlar iz sürmeye. combraydeki ailesiyle belli bir süre yaşadığı evde başlar hikaye. annesinin gece öpücüğüne olan ihtiyacını anlatır sayfalarca.

    bu ilk kitabın ilk bölümü olan combray ile artık okuduğunuz onlarca romandan çok farklı bir kitabı okuduğunuzu anlarsınız. sıkıcı tasvirler sayfalarca sürer, benzetmeler kah italyan bir ressamın (örneğin (bkz: giotto di bondone) bir tablosundaki bir kadındır veya ünlü bir hristyan azizinin hayatındaki bir olaydır. özellikle bir kilisenin kulesinin güneş ışığıyla olan ilişkisini sayfalarca anlattığı bölüm vardır ki tadından yenmez. siz de belki de, küçükken memleketinizde köye varmadan evvel ilk görünen minareyi hatırlarsınız veya tepede duran eski bir okulu.

    ikinci bölümle artık aşk anlatımı başlar. ilk bölünden ismini duyduğumuz çapkın charles swannı (bkz: swann) anlatır. işte bu bölümde öyle güzel anlatırki bazı duyguları, anlatıcı ile birlikte sizde kayıp zaman avına çıkarsınız. swannın kıskançlıkları, aşk oyunlarını, hatalarını ve bunları yaparken beyninin ona nasıl tuzak kurduğunu, duyguları ve iradesinin sürekli kavgası, bazen onun bazen diğerinin galip gelmesini öyle ustalıkla anlatılırki, siz de yıllar önceki kıskançlıklarınızı, hatalarınızı, aşk için kırpınışlarınızı hatırlar ve bir an swann olur, sizin kalbinizi kıran o kadın da odette olur sayfalarca kendinizi okursunuz.

    son bölüm ise görece kısadır. yine sayfalarca bizi sıkar, tasvirleri detaylı ve uzundur. ama artık biraz büyümüştür anlatıcı, aşık olma vakti gelmiştir. ve onu da bir sonraki kitapta (bkz: çiçek açmış genç kızların gölgesinde) okuruz.
  • tanım=
    (bkz: marcel proust)'un dev yapıtı yedi kitaplık
    kayıp zamanın izinde serisinin ilk kitabı.

    proust bugüne kadar okuduğum en iyi yazarlardan kayıp zamanın izinde marcel proust'un ömürlük eseri.ben karantinada okurken evden zaman makinesine ışınlandım sanki :)yazarimizin kalemi,anlatımı,detayciligi tasvir gücü o kadar kuvvetli ki zihinde cizdirdigi resmin içine alıyor; kokuları sesleri herseyi fazlasıyla hissettiriyor bu seride bunu fazlasıyla gördüm.gerçekten acayip bir yetenek mi demeli, başka ne denir bilemiyorum. sayfalarca, uzun uzun herhangi bir konuyu en ince detayına kadar anlatmış adam. tuhaf yanı sıkılmadım da hiç okurken, bilakis o kadar keyif aldım ki anlatamam:))çeviriyi fransızcadan çeviren roza hakman çok iyi iş çıkarmış isine emeğine saygım büyüdü.

    kayıp zamanın izinde” serisi yedi kitaptan oluşuyor. “swann’ın bir aşkı” serinin ilk kitabında geçen bir bölümün kitaplaştırılmış hali daha cok yani seriden bağımsız olarak okunabiliyor. proust’la tanışmak için güzel bir başlangıç olduğunu düşünüyorum.uzun cümleler ve ayrıntılarla dolu bu eseri okumak biraz meşakkatli. sindire sindire ilerlemekte yarar var bence.kayip zaman yokluğunda swann’ların tarafı’nda fark ettiğin şey sıradan görünen anları, bazen yüceleştirerek bazen de yüceleştirmeden sadece genişleterek, açarak, içine girerek, önemseyerek tamamen kişisel (fakat okurda, “evet, tam da öyle hissetmiştim ben de bir keresinde” hissini uyandırmayı başararak) bir yorumlama yöntemiyle ele alma ilgisi, zevki ve ustalığı oldu. buna, her ne kadar kitaba ismini vermiş olsa da, şu an bana herhangi bir örnek gibi gelen bir pasaj combray çevresindeki gezintilerin mekansal yerleşimini anlattığı pasaj olabilir.
    şu alıntı özetler nitelikte ;

    "eskiden bildiğimiz yerler ,kendilerini kolaylık olsun diye yerlestirdigimiz mekanlar alemine ait değillerdir sadece.o zamanlarki hayatimizi oluşturan, birbirine bitişik izlenimlerin ince bir dilimidirler;belirli bir goruntunun hatirasi belirli bir anın ozleminden ibarettir ve evler ,yollar ,caddeler de ,heyhat ,seneler gibi uçup gider."

    anlatici(yani yazar) ile swann karakterinin etrafinda kurgulanmis olsada ,proust'un durgun karakterinin yanisira,geniş bir hayal gücu ile dönemin aristokrasi üyeleri,davranis ve düşünce sekilleri,piskolojik analizleri(bu noktada sahsen direkt veya indirekt sahit olduğum birçok tespite denk geldim)ve en önemlisi sanat içinde,müzik(wagner,chopen),edebiyat (pascal ve bir süru farkli eser),mimari ve resim(elstir-hayali bir ressam sanirim) gibi ,farkli sanat dalina da oldukça geniş yer vermekte.

    ılk bölümde zaman içinde kaybolmuş yoğun kelimeler arasında stoanin gücünü gördüm:)
    sonra swann'larin tarafi denilen bölüme gelip ,bay swann'in içerisinde bolca kıskançlığı barındıran duygularını, beraberinde sanatın yer aldığı br notanin ,bir taplonun onda uyandırdığı içsel yolculuğunu okudum.
    bu durum kitapta yazarımızın kaleminin gücü böyle doğa tahlillerinde, bir kişinin giyim-kuşam ve yüz ifadesi tahlillerinde ve son olarak düşünce dünyası-psikoloji tahlillerinde fazlasıyla ön plana çıkıyor

    en önemlisi şüphe”nin aslında insanı nasıl etkilediği ve diğer herşeye yabancailastirdigi noktası iyi irdelenmiş.
    “aşk” ın insanı mutlu eden yanları olabildiği gibi, mutsuz eden yanlarının da olabileceği çok yönlü olarak ele alınmış.
    olayların yaşandığı zamanlara göre kronolojik olarak sıralansaydı, belki bu kadar ilgi çekici olamazdı diye düşünüyorum.

    şu alıntı kalp tanımına ne kadar da uyuyor; okurken düşündürdü. zira arapça da kalp ?????? yani dönen,degisen anlamına geliyor ;

    "kalbimiz de hayatta böyle değişimler geçirir ve ıstırapların en büyüğü budur; ne var ki biz bunu sadece kitap okurken, hayalden biliriz.
    gerçek hayatta kalbimizin geçirdiği değişimler, tıpkı bazı tabiat olayları gibi, o kadar yavaş gerçekleşir ki, kalbimizin içinde bulunduğu farklı durumların her birini saptar, buna karşılık, değişim duygusunu yaşamayız"

    uzun zamandır seri kurgu okumuyorum ve gerçekten bir sonraki kitabı merak etmeyi özlemişim. bu kitabı kimlere tavsiye ediyorum? dürüst olmam gerekirse ben kitap okumayı seviyorum diyen herkese. ben şimdi kayıp zamanın izinden gitmeye devam ediyorum. sizleri de beklerim. belki zamanın bir noktasında karşılaşırız. kim bilir, neden olmasın??:)

    kitap yazar efsane eğer uzun güzel tılsımlı bir yolculuğa çıkmak isterseniz hemen başlayın derim sayfa sayılarina takılmayın :)
hesabın var mı? giriş yap