suat taşer *
-
1919'da istanbul'da doğdu, 17 kasım 1982'de izmir'de yaşamını yitirdi. ankara devlet konservatuvarı tiyatro bölümü yüksek devresi'ni bitirdi. ankara devlet tiyatrosu'nda oyunculuk, ankara radyosu'nda spikerlik yaptı. ege üniversitesi tiyatro bölümü'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı, izmir devlet tiyatrosu müdürlüğü yaptı. ilk şiirleri 1938'de servetifünun-uyanış dergisinde çıktı. adımlar, ataç, dost, kaynak, pınar, yeditepe, yürüyüş, varlık gibi dergilerde şiirleri yayımlandı. yeryüzü dergisinde yayımlanan bir şiir nedeniyle türk ceza kanunu'nun 142. maddesine aykırı davranmaktan yargılandı ve aklandı. 1940 kuşağının toplumcu şairleri arasında yer alır.
eserleri
şiir:
bir (1942)
1943 (1943, fethi giray'la birlikte)
hürriyet (1945, ö. faruk toprak'la birlikte)
merhaba (1952)
haraç mezat (1954)
ikinci kurtuluş (1960)
hayret bey'in serüveni (1968)
evrende ellerimiz (1968) -
deü mimarlık fakültesi içinde bulunan, tiyatro ve dramatik yazarlık gibi bölümlerin öğrencilerinin haftanın belirli günleri çalışmak için gittikleri sahnenin adı.
-
bir yağmur
bir yağmur
bir yağmur ki
yağacakmış
yağsa da kurtulsak.
dizelerinin şairi. garip [(bkz: #1655789)] takipçilerinden. -
türkülerin iki gözü iki çeşme
göz değil uçurum
duvar dibinde
gecede yalnızlıkta gurbet şehrinde
bir çift kınalı el
dağların gecelerin ötesinde
boynu bükük yaşmaklı bir hayal
bir korku bir şüphe akar suyun sesinde
türkülerin iki gözü iki çeşme
yollar alıp götürmüş
götürmüş de gurbetlerde yitirmiş
al işlik ak topuk mavi şalvar
hasret upuzun
gözyaşlarında erir yıldızlar
kulakları çın çın eder bir kızın
dağlar dost değil
gelmiş sokulmuş araya
teselli
teselli merhem olmaz yaraya -
(bkz: e/@evin)
-
(bkz: sahavet hanım/@karviskali)
-
(bkz: izmirname)
-
1969 yılında basılan gönderilmeyen mektuplar isimli bir kitabı da bulunmaktadır.
-
değerli eleştirmen-çevirmen mehmet h. doğan'ın (rahmetlik) hüzünlü-keyifli anılarla dolu kitabı "şimdi uzaklardasın"dan suat taşer'le ilgili -seksen öncesinden gelen- bir alıntı (adam yayınları, 1998; s. 167-168) :
"bir yandan devlet tiyatrosu müdürlüğü yaparken bir yandan da güzel sanatlar fakültesi tiyatro bölümü'ndeki derslerini sürdürüyor olması yoruyordu onu; astımı vardı, (soluk alma sıkıntısı çektiğinde ağzına soluk açıcı ilaç sıktığı o küçük âleti ilk onda gördüm - şimdi ben de kullanıyorum) ama şikâyetçi değildi. öğleyin tiyatronun arabasıyla evine gidiyor, öğle yemeğinde bir iki kadeh rakısını içtikten sonra yeniden tiyatroya dönüyordu. edebiyat gecelerinin hazırlıklarını yaparken sık sık uğrardık odasına; her defasında işimiz bittikten sonra da bırakmaz, söyleşiyi uzattıkça uzatırdı. bu arada, arada bir masasının çekmecesini açtığını ve avuç büyüklüğünde, spreye benzer bir kutudan ağzına bir şeyler sıktığını, daha sonra da yine çekmeceden ağzına leblebiye benzer bir şeyler attığını görüyordum. astımı için ilaç aldığını sanmıştım önceleri. ama bir gün, elinde o spreye benzeyen kutuyla yerinden kalktı, odasında bulunan musluğa doğru gitti, yarısına kadar su doldurdu o şeyin, sonra yerine otururken üzerini rakıyla tamamladı. odada ikimizden başka kimse yoktu. bu küçük sırrın benim önümde açığa çıkmasını sakıncalı bulmamıştı anlaşılan, bir yandan da şeytanca gülüyordu. benim astım spreyi sandığım şey, rakı spreyiymiş meğer, mezesi de sarı leblebi. sonradan öğrendim, herkes biliyormuş bunu. yalnız oyuncularla değil, memurlar ve hizmetlilerle bile sıcak, yakın, içten bir ilişki içindeydi, sanki müdür değildi de, herkese ağabeylik yapan yaşlı, kıdemli bir aktördü." -
stanislavski'nin bir aktör hazırlanıyor adlı kitabının çevirmeni.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap