• dave van ronkun da yorumladığı, bir blues klasiği. * sözleri *

    it was down at old joe's bar room
    on the corner of the square
    they were serving drinks as usual
    and the usual crowd was there

    on my left stood big joe mckennedy
    his eyes were bloodshot red
    turned to the crowd around him
    these are the very words he said

    i went down to that st-james infirmary
    i saw my baby there
    stretched out on a long white table
    so sweet, so cold, so fair

    let her go, let her go, god bless her
    wherever she may be
    she may search this wide world over
    never find a sweet man like me

    when i die please bury me
    in my high-top stetson hat
    put a twenty-dollar gold piece on my watch-chain
    let god know i died standing pat

    i want six crapshooters for pallbearers
    a chorus girl to sing me a song
    put a jazz band on my hearse wagon
    to raise hell as i stroll along

    ....................................
    ....................................
    twelve men going to the graveyard
    ain't no living comin' back

    now that i've told my story
    i'll take an other shot of booze
    and if anybody happens to ask you
    i've got those gamblers blues

    let her go, let her go, god bless her
    wherever she may be
    she may search this wide world over
    never find a sweet man like me

    doo dooo....
  • bu şarkının enstrümantal bir yorumu ta'm-ı gilas'ta da duyulur . her dinlediğimde bir dutun insanı nasıl intihar vazgeçirebildiğini düşünürüm. kiraz mevsimi gelsin, bir kilo kiraza 25 lira vermek saçmalığı ortadan kalksın, oturup tekrar izleyeceğim kirazın tadı'nı.

    "azizim, uçtum gel
    dost bağına düştüm gel
    iyi günün kardeşi
    yaman güne düştüm gel"
  • mark lanegan da, the gutter twins için söyler bu parçayı.
    en sevdiğim versiyondur.
  • akşamdan kalma tesirli metropol notları 9

    bir öncekini kısa kesmiştim.
    bunun akıbeti de o noktaya ilerliyor. aslına bakarsanız sebepler ya da sonuçlar üzerinden gidecek değilim. keyfim de yerinde sayılır az çok, galatasaray'ın cluj karşısında aldığı galibiyet sebebiyle.
    "büyük ev ablukada" yerine "firewater"ı tercih ederim. ancak "mutsuzum ama keyfim yerinde." dizesiyle büyük ev ablukada ismindeki gruba kalbimi kaptırmışlığım da yok değil. uzun bir süredir beni en iyi açıklayan bir cümledir. çünkü biriyle ya da bir şeylerle bağdaşmak; herkes için o kadar kolay değildir. bir kadına, bir erkeğe, bir diziye, bir karaktere, bir duruma("benim de başıma gelmişti.") bağdaşmak tipik insan evladı için kolaydır. ancak bir duyguya insanın kendini bağdaştırması belli bir süre gerektirir.
    sanırım süremi az çok doldurdum, mutsuzluk ya da duygusal kaos arasında yeterince gelgit yaşayabilmek adına. egomu bastıramadığım zamanlar, kendimle savaştığım zamanlar, aynada suratıma bakamayacağım zamanlar oldu ve tüylerim ürperdi kimi zaman; geçmişimden bir başka kesidi hatırladığımda.
    bazen zayıf olduğum bir kesitti, bazen bilinçaltıma gömdüğüm bir anıydı, bazense şimdi "neden yaptığımı" daha iyi anladığım eylemlerdi hatırladım. muhtemelen hayatım inkarla geçmiştir.
    "hayır, onu bu yüzden yapmadım.",
    "hayır, aslında gayet iyi durumdayım.",
    "hayır, onu çoktan unuttum."
    "bugün onu bitirdim, artık yok o." şeklinde kimi zaman arkadaşlarımla da paylaştığım inkar etme fazı; şu üç günlük kısa hayatımda, saçımda üç bin beyaz tel çıkaracak niteliktedir. hep yüzleşebildiğimi sandım ama her zaman kaçtım. her zaman inkar ettim ve dürüstlükten en fazla dem vuran, direkt konuşmadan en fazla bahseden benim dürüst olamadığım tek kişi, kendimdi.
    "nasılsın, biraz daha iyi misin?"
    "iyiyim ben, iyi." cevabını defalarca verdim. ancak değildim. arıza şuradaydı ki, kendimi bile inandırmıştım. iyi olduğuma, belli başlı olayların üstesinden gelebildiğime ve psikolojimin bana oyunlar oynamayacak kadar boş olduğuna.
    halbuki sadece ağlayan palyaçoydum.
    kısa keseceğiz demiştik, bir parçayla kestiriverelim.
    st. james ınfirmary...
    defalarca yorumlanmıştır, ancak en sevdiğim yorum the gutter twins'den gelmiştir.
    parçanın bir diğer ilginç yanıysa, bu kadar çok kez sadece melodisi değiştirilerek yorumlanması değil; aynı zamanda sözlerin de yeni yorumlardan nasibini almasıdır. sonuç olarak en sevdiğim sözleriyle başbaşa bırakacağım sizi.
    the gutter twins versiyonunda da keşke bu sözler kullanılıyor olsaydı. keşke... en azından dayanabileceğim birileri ya da bir şeyler olurdu. iyi geceler.

    it was down at old joe's bar room
    on the corner of the square
    they were serving drinks as usual
    and the usual crowd was there

    on my left stood big joe mckennedy
    his eyes were bloodshot red
    turned to the crowd around him
    these are the very words he said

    i went down to that st-james infirmary
    i saw my baby there
    stretched out on a long white table
    so sweet, so cold, so fair

    let her go, let her go, god bless her
    wherever she may be
    she may search this wide world over
    never find a sweet man like me

    when i die please bury me
    in my high-top stetson hat
    put a twenty-dollar gold piece on my watch-chain
    let god know i died standing pat

    i want six crapshooters for pallbearers
    a chorus girl to sing me a song
    put a jazz band on my hearse wagon
    to raise hell as i stroll along

    ....................................
    ....................................
    twelve men going to the graveyard
    ain't no living comin' back

    now that i've told my story
    i'll take an other shot of booze
    and if anybody happens to ask you
    i've got those gamblers blues

    let her go, let her go, god bless her
    wherever she may be
    she may search this wide world over
    never find a sweet man like me

    doo dooo....

    http://bosmideyeikidubleviski.blogspot.com/…-9.html
hesabın var mı? giriş yap