*

  • kuşaktan kuşağa söylene söylene gelen...genelde efsane, masal gibi anlatıların isimlendirilmesinde kullanılan terim...
    ayrıca bir başka anlam olarak (bkz: dedikodu)...
  • bir haydar ergülen şiiri;
    " akdeniz gülüşlü bir çocuk olsaydın
    ağzının kıyısında gülüşler biriktiren
    yüzünde bin bir haylazlıkla sevseydin beni
    yüreğinden beyaz kuşlar uçardı yüreğime
    dokundukça portakal çiçekleri dökerdi
    sevilmekten ürpertili dingin gövden

    ah çocuk ah kadın ah sevgili
    sözlerin aşkı anımsatsa da
    gülüşünde onulmaz acılar gizli."
  • doga olaylarını, dunyanın yaratılısını, dogal varlıkların meydana getirilisini zaman zaman gerçek dısı anlatan hikaye ve masallara denır aynı zamanda
  • dünyanın ortasında bir yerde sık sık adı geçen terim.
    "söylenceyi erkek kurar da, acıyı kadının payına düşünürse, bu mudur erkekliğin yasası?"
  • tanrılar, kahramanlar, önceki çağların olayları üzerine anlatılanlar, masallar, öyküler.
    (bkz: mythos)
    (bkz: mythe)
  • "söylencelerden yankılar
    eski çağlardan kalma çınlıyor,
    işte ötüyor yakında baykuş,
    uhu, kızkuşu*, guguk,
    uyanık mı kalmış hepsi
    çalılıkta mı kertenkele?
    uzun bacaklar, şişko karınlar!
    kökler yılanlar gibi!" goethe - faust (çev. ismet zeki eyuboğlu)

    (bkz: söylen), efsane
    (bkz: walpurgis gecesi/@ibisile)
  • günümüz türkçesinde "efsane" anlamıyla bilinip eski anadolu dillerindeki karşılığı "mitos"tur.

    kültür açısından sanatın, insandaki yaratıcı gücün ilk ürünü sayılan söylenceler, kendi içindeki inanç öğeleriyle doğaüstünü kapsar. bu yüzden ki insan yaratıcılık açısından çok geniş bir alana sahiptir. çünkü söylence dediğimiz mitlerde tüm düşgücü ortaya konulur ve bunlar toplumların yaratı alanında kimliği niteliğini taşır.
  • hiçbir zaman eskisi gibi olmadığı doğru.

    sözün, seyrüseferinden çıkıp ayan beyan ortaya koydu kendini rivayet edilenler. özel ya da genel tarihin inlerinde çizilen ilkel figürler ve karşılayamadıkları, neşeyle karışık söylenegider. ince ve hüzünlü söylenceleri asil bulurum. ezeli bir metnin ahir zamanlarında sürüp gidenleri uzaktan izleyenler ve onların üslubuyla gelen kıyamet, mahşer. (bir şeyleri dinlemek yaşama gerçekten bulaşılan suç anıdır bazen) kalabalıktır özel ya da genel tarihin ininden çıkarılan her şey. sonsuz bir panayırda hep kötülüğe alışacak çocuklukla dolaşmaktan tedirgin nüfusun içerde kalan çoğunluğu. öylesine bir edilgenlik, gerekçeli korkaklık.

    söylenceler. balla yazılıp akkor halini alan. sentetik uyuşturucular ve paslı çiviler gibi zamana yayılan. adı bilinmeyen bir mobilyanın zaten hep akılda barınan şekliyle donatılır gelecek zaman. adını bilmeye ne gerek var?

    hiçbir zaman öncesi doğru değildir.
  • simgenin yorumudur söylence. 1800’lerin sonunda batılı arkelogloji uzmanları ve gezginler-ki bunların büyük bir kısmı ajandı- mezopotamya’da kil tabletler üzerine yazılmış insanlık tarihinin çok çok eski dönemlerine ait önemli keşiflerde bulunmuşlardır. bugün için bize geçmişin bilgisini ulaştıran bu tabletlerde anlatılan öyküler, yazıldıkları dönem için bile onbinlerce yıllık geçmişin hikayesi olup yazıldıkları dönem için bile birer söylencedir.

    söylence; eskiçağlarda yaşamış olan insanlar en eski anılarını doğa hakkında bilgileriyle harmanlamış, doğada ki gelişim ve değişimlerin hafızalarında bıraktıklarıdır. bu büyük geçmiş söylene söylene kuşaklar boyunca yazının icadına kadar onbinlerce yıllık geçmişin simgesel bir biçimde dillendirilmesi ve sonradan yazıya aktarılması ile ortaya çıkmışlardır. buzulların erimesi ile ortaya çıkan büyük seller ve su baskınları zamanla tufana dönüşmesi ve bunun dinsel bir niteliğe bürünmesi bunun en önemli biçimlerinden biridir.

    ilkel topluluğun büyücüsü zamanla ilk yerleşim yerlerinin ortaya çıkması ile tapınak rahiplerine dönüşmüştür, bu söylencelerin hem günümüze ulaşması hem de bir çok söylencenin dinsel bir biçim taşımasının nedeni de budur.
hesabın var mı? giriş yap