*

  • sosyal statunün ekonomik parametrelerle soslanmış hali.

    genel olarak insanların gruplanarak sınıflandığı bir skala olduğu söylenebilir. a statüsü en bir sosyoekonomi kahramanı iken, f statüsü ekonomide toplumda sosyal bir hayvan sayılamayacak kadar flemiş biridir mesela.

    amerika gibi pazarlama guruları yetiştiren toplumlarda, a + ve a - gibi pek daha detaylı bir sınıflandırma yapılırken, bizde * vatandaş pek daha kabaca sınıflanır. a insanı, b insanı, c, d, e ve f tipi insan gibi... örneğin üniversite mezunu, etiler'de yaşayan ve özel sektörde çalışan, evinde home theather da olan biri a statüsü olur da, ilkokul mezunu ve bir otomobile sahip esnaf vatandaş b ya da c olabilir. yani sosyoekonomik statü skalası, eğitim, kariyer ve cebindeki parayı tahmin etmek için sahip olduğu mallar göz önüne alınarak kararlaştırılır.

    bu kaba açıklamayı yeterli bulmayabilecek uktecimiz için sosyal yaşamı koruma derneğinin konu ile ilgili bir açıklamasını da yazalım, tam olsun:

    "ey en hassas satışların en baba statülü pazarlamacısı!
    sınıfladığın insanlara acı! a statüsüne otomobil satmayı hedeflerken, e statüsünün kalbini kırıyorsun! e statüsüne de ekmek peynir filan satmaya çalış ne olur! a statüsü senin pazarlama taaruzlarından bıktı! onlar artık bir b, efendim bir c statüsü gibi davranmaya başladılar! zavallı e ve f insanları ise senin gözünde bir yer edinebilmek için çalışıp duruyorlar köpek gibi... ayrıca ne üniversite mezunları var ki işsiz ve bir bulaşık makinaları bile yok! onları hangi kategoriye sokacaksın, sorarım sana ey pazarlama hayvanı? bizi kategorize etme, statüyü yedik biz, derdimiz ekonomi."

    ve ısrarla; (ara: ama para bende) cilerimiz varken bu skalanın ne kadar doğru bir genelleme olacağını düşününüz...
  • neo liberalizm ürünü bir tanımlamadır.*
    (bkz: sınıf)
  • bu ay yayınlanmış bir araştırmaya göre gelişmekte olan çocuklarda beyin korteksinin yüzey alanı bununla bağlantılıymış (ebeveyn eğitimi ile doğrudan; aile geliri ile logaritmik olarak, ama bu ikincisi yalnızca skalanın az-gelirli ucunda): http://news.sciencemag.org/…rowth-children-s-brains
  • doğuştan gelen şartlardan çok ciddi ölçüde etkilenir. ekstrem bi insan değilseniz, tek bi nesilde büyük bi sınıfsal atlama mümkün değildir. yani burada da gene her şeyi tamamen biz belirleyemiyoruz.
  • türkiye'de son yapılan tanım değişimleriyle birlikte 2012'deki araştırmalar çerçevesinde ortaya çıkan duruma aşağıdaki sunumdan ulaşılabilir. eski olmasına karşın, en iyi şekilde statü gruplarını tanımlayan sunum da bir altta yer alan 2006 yılına ait sunumdur.

    bu sunumlar ışığında tüm markaların ve iletişim ajanslarının ağızlarında ciklet olan hedef kitle tanımlamaları içerisindeki a, a+ gruplarının türkiye'nin ne kadar küçükbir kesimini kapsadığını sunumlardan görebilirsiniz.

    sunum 1

    sunum 2
  • sosyal medyanın bu anlamda ciddi kaoslara neden olduğunu, neredeyse kesinlik düzeyinde söyleyebilirim.

    bu da insanları daha kapital odaklı hale getiriyor, sonrasında ise döngüye giren mutsuzluk...

    bunlar artık klişeye dayanmış fikirler elbette. hepimiz farkındayız ve hepimiz farkında olmamıza rağmen bunun amansız birer parçasıyız.

    ben daha mikro düzeyde canımın istediği çerçevede bir şeyler karalayacağım.
    genel olarak facebooktan ve ekşi sözlükten başka hiçbir sosyal medyayı bilmem, takip etmem. teknoloji ile aram zaten neredeyse hiç yoktur. takip etmeyi başaramam bile. snapchat falan çıkmış, ne olduğunu bile tam çözemedim. sözlükten denk gelmelerime bakılırsa, kızların soyunduğu bir yer sanırım. eskiden chat kanalları vardı, kontür karşılığı soyunan kızlar falan vardı. o tarz bir şey anladım ben ama ara sıra youtube da izliyorum, o erotik görüntüleri (hoşuma gittiği için), başka bir takip etmişliğim yok.

    neyse konu bu değil, konu insanların çok dramatik boyutlarda etki altında kalıp, kendi bütünlüğünü bozması.

    kız arkadaşlarımda bunu feci şekilde gözlemliyorum ve onlara olan saygımın düşmesinde bu gözlemin etkisi büyük oluyor.

    örneğin, birkaç gün önce bir arkadaşımın saçlarını boyuyordum ve bunun için bana çok fazla ısrarda bulunduğu için uğraşmak durumunda kalmıştım.
    o sırada, bana şöyle bir cümle kurdu "o telefon 3 bin 200 lira, sakın boya gelmesin".

    şöyle bir etrafa baktım, gecekondu tipi, pek de ferah ve temiz olmayan bir evdeyim.
    elimde, bi milyoncudan alınmış tüp boyalar ve yumurta fırçası var.
    ama kızın telefonu 3 bin tl imiş???????????

    ben mi yanlış bakıyorum olaya, yoksa ortada "ciddi" seviyelerde bir çarpıklık yok mu?

    sonra bana "baban sana hala bir telefon almadı mı" diye sordu. dedim ne ara alsın ben okullar açıldığından beri buradayım...

    mesela ekonomik olarak ve dahası sosyal statü olarak, ben ve ailem bu kızdan "çok" daha üst seviyede.

    ve yakın zamanda, ben de babamdan, o pahalı telefonlardan istedim ve bana şunu sordu "ne yapacaksın". günlerce cevap aradım ve bulamadım.
    mesela o telefonu isteme nedenim bile, aslında "herkeste" olması ve ailemden bir şey istemiş olmak. ihtiyaç hissettiğimden değil.

    sonra bir daha sordu "köy yerinde okuyorsun, öğrencisin milyarlık telefonu ne yapacaksın"... adam haklı beyler diyip dağıldım tabi :d

    sonra okula gidiyorum. 5tl lik tişört, 20 tl lik pantolon giymiş, giydiği şeyler yine bu köyde satılan tek tip kıyafetlerden olduğu için, nereden aldığını da biliyorum, kaç liraya aldığını da biliyorum. ama bu kişinin ayakkabısı 300 tl.
    belki sahtedir bile, hiç anlamam.

    insanlar bir şekilde "aslında ait olmadıkları" sosyal ve ekonomik statüde olmaya çalışıyorlar. bana komik geliyor.

    ailemin durumu, o pahalılığa beni taşıyabilecek seviyede olmasına rağmen, içinde bulunduğum okul koşullarından sebep bunu hiç gerekli görmediler.
    benim ise zaman zaman, bu özentiliğe kapılıp istediğim oldu.

    ama kendi alış veriş alışkanlıklarıma baktığımda, param olsa bile, çok pahalı parçaları almaktan kaçındığımı fark ettim. bunu gereksiz buldum. hatta gülünç buldum.

    ne zaman kendimi "sınıf atlamaya çalışan" biri olarak yakalasam, kendimi ayıpladım.

    ikinci bir handikap ise, demin bahsettiğim şeylere neden olan ikinci faktördür aynı zamandı.
    o da, insanların sadece kendi sosyoekonomik düzeyindeki kişilerle arkadaşlık etmek istemesi.

    paylaşımların, ekonomi ve sosyal statü üzerinden yürütülmesi. bunun doğru noktaları var ama katı çizgilerin yanlış olduğunu düşünüyorum.
    zaten, bir belirsizlik var.

    dışarı çıktığımızda, kimin babası çifçi, kimin babası mühendis anlayamıyoruz bile.
    herkes aynı düzeyde gözükmek için garip bir yarış halinde.

    mesela köyde okumaktan bahsettim ya, buraya çocuğunu "pahalı" araba ile gönderen aileler var mesela. aynı aile, çocuğunu daha iyi yerlerde ama vakıf üniversitesinde de okutabilirken, köye "pahalı" araba ile göndermiş. bu da ayrı bir enteresanlık.

    nedenini anlamak zor değil tabi, o çocuğun metropolde, sonsuz döngüde olan bir yarışın içinde öğütülmesindense, teşbihte hata olmaz, kendi köyünün ağası olmasını istemişler. daha az mücadele ile, daha kolay bir "üstünlük" oluşturabilmek için.

    örneğin ben de şunu düşünüyorum, keşke burada okumaktansa ailemin yanında ama vakıf üniversitesinde okusaydım diyorum. aslında ailemin bunu karşılayacak gücü olsa da, genel olarak ortama uyum sağlayabilmem açısından bir noktadan sonra zorlanacakları aşikarken, sırf "belli bir zümrenin içinde" olabilmem için hane içindeki refah düzeyini düşürmeyi göze almamaları, bana kalırsa tam isabet olmuş.
    ha bizimkiler konuya bu şekilde yaklaşmamıştır muhtemelen ama bence iyi bir şey yapmışlar.

    çünkü statü yarışının, çok yıpratıcı ve daha fenası insanı maymun edici bir etkisi olduğunu da saptadım.

    zaman zaman denk geldiğim instagram hesaplarında veya facebook paylaşımlarında bunu ziyadesi ile görüyorum.

    örneğin bizim bir hoca, yaz da geldi ya rayban gözlüklerle kafayı bozmuş. her gördüğü öğrenciye, "o rayban mı, bende rayban yok ya, siz nereden buluyorsunuz bu parayı" diyor.

    açıkçası, aynı sorunun cevabını ben de merak ediyorum. kıza/erkeğe şöyle bir bakıyorum. o parayı nereden bulmuş anlamıyorum.

    şunu da belirteyim, güneş gözlükleri dandik olmamalı, göz sağlığı için önemlidir. gerçekten de paranızı denkleştirip iyi bir gözlük alın, kullanacaksanız. bu uyarı markadan bağımsızdır.

    tabi mesele rayban gözlük değil. hoca, karşı tarafta bütünlük olmadığını aynı benim gibi fark ediyordur.
    yani o kişinin, genel sosyoekonomik seviyesinin o gözlük olmadığının farkındadır. bunun "özenti" bir davranış olduğunun farkındadır ve bunu eleştiriyordur.
    bana kalırsa haklı.

    babamın, "köy yerinde 3 bin liralık telefonu ne yapacaksın" demesi gibi. gerçekten ne yapıcam? bilgisayarım var zaten, mesele internete girmekse.
    eee ne işime yarayacak o telefon?

    bu sosyoekonomik statü yarışı dediğimiz şey, heterojen yapının kendi içindeki homojenliği bozdu, ama tamamen homojen hale de getirmedi. bok gibi bir hale getirdi.

    artık konuşurken, "kimle" konuştuğumuzu bilemez olduk.

    daha da komiği şey var, mesela kişinin kendisi sınıf atlamaya çalışan onu da koşulları gereği beceremeyen bir tip. seni bunun üzerinden hakir de görebiliyor.
    gecekonduda 5 tl lik saç boyası ile, keçeleşmiş saçlarını arkadaşına yumurta fırçası ile boyatıyorsun, ve "senin akıllı telefonun yok zaaaxd" diyebiliyorsun.

    şeyi merak ediyorum, bu arkadaşlar "gözükmediklerini" mi zannediyorlar :d
    bir kişi üzerinden örnek verdim ama oldukça yaygın bir hal tavır ve durumdan bahsettiğimden de son derece eminim.

    bence herkes, içinde doğduğu statüde güzel. x bir memleketin varoş bir muhitinden gelip, sobalı gecekonduda ananla beraber öğrencilik yapıyorsun.
    yaşam alanınızın düzeyi sizi rahatsız etmiyor. tuvalette banyo yapıyor olmanızı idare edilebilir görüyorsunuz mesela.
    pis bir eve, geçici de olsa yaşanabilir bir yer olarak bakabiliyorsunuz. ama birinin akıllı telefonunun olmaması "ooouuuv"... :d :d :d

    bu sosyal medya, bizi çok bozdu mirim :p
  • paranın insanları sınıflandırması sonucunda oluşmuş; dengesiz ve haksız yığın parçaları. mal varlığı, giydikleri, yediği-içtiği, gezdiği yer gibi beşeri etmenler sonucunda oluşmuş düzensizlik içinde düzeni ifade eder. aslında bir tarafa fazla hak verilirken diğerinin hakkının gasp edilmesinden doğmuştur.
  • detaylı bir sunumu indirip inceleyebilirsiniz.

    mayıs 2012 yılı için olduğundan dolar 1.84tl. yani yazan maddi kıstasları 2.94tl/1.84tl=1.6 ile çarpın.
    en yüksek %20lik gelir grubu için yıllık 49514 tl (4126tl/ay) yerine 79114 tl (6593tl/ay) olmuş. 4 yılda rakamların amına koymuş iktidarımız.
  • sosyal ekonomik fakir...
hesabın var mı? giriş yap