• 13 mayıs 2014'te soma'da meydana gelmiş felaketin olması gereken adlandırılma şekli.

    ihmaller, siyasetçi - iş adamı ilişkileri, red edilen meclis soruşturma önergeleri, vs. bu olayın faillerini gün gibi ortaya koyduğu gibi, meydana gelen felaket kasten ölüme sebebiyet vermekten başka şekilde adlandırılamaz.
  • deprem ile cinayeti ayırt edemeyen bazı akpiçlerin demagoji için kullandığı terim.

    not:3 nolu entry'e cevap...
  • katillerin aynı zamanda nasıl acı yaşanacağını da öğretmeye cüret ettikleri avrupa ile asyanın ortasında insan yakılan hitler usulü gaz odalarının tam da kendisi sayılacak ölüm kamplarında yaşanan dünyanın en büyük katliamı. öldüreceksin sonra diyanetten hoca gönderip duygu ıslahına girişeceksin. dinden azıcık haberi olanlar şehitlerin cenaze namazına ihtiyacı olmadığını yasın resmileştirilemeyeceğini ve allaha iftira atılamayacağını çoktan öğrenmeleri gerekirdi. alın 3 günlük yasınızı ve defolun gidin. soma bu zamanın en büyük gaz odaları olarak anılacaktır. tarihte herkes kendine yakışanı yapıyor ve onunla anılıyor. ama hitlerin aklına gaz odalarını yer altına yapmak gelmemişti sanırım.
  • uykusuz'dan barış uygur'un ifadeleriyle; basının amiral gemilerine değil de mizah dergilerine bakıldığında "geliyorum" diye diye geldiği kolaylıkla görülebilmekte olan katliam.

    (bkz: iş cinayeti/#43024143)

    "kaza" yahut "kader" değildir. göz göre göre yaşanan bir katliamdır.
  • nerdeyse her gün otobüste eve dönerken düşündüğüm olay. unutmamam gerektiğini hatırlatıyorum sürekli kendime.
  • lamı cimi yok; tekrar tekrar hatırlayalım ve hatırlatalım: sadece işverenin kârının değil de azıcık da olsa işçinin sağlığı ve güvenliğinin önemsendiği bir düzende yaşıyor olsak asla gerçekleşmeyecek olan bir katliamdır.

    ---- alıntı ----
    (...)
    acil boşaltma için bir plan olsaydı. en azından bir plan olsaydı. yerin altında kimin nerede olduğunu bilmek için. dayıbaşları kafadan tutmasalardı kimin nereye gittiğinin hesabını. bu tatbikat gerçek ve koruyucu maskelerle yapılsaydı. kurşunu bombayı esirgemeyenler üç kuruşluk maskeyi esirgemeseydi. öğrenselerdi işçiler nasıl kullanacaklarını. yaşam odaları olsaydı, güvenli çıkışlar. medyamızın kalbi bir bütün gün değil, yarım gün bile değil, bir saat değil on beş dakika değil, sadece bir anlığına bir kere pıt diye bu tatbikatta atsaydı. devletlülerin biri ikisi madende “işçi sağlığı işgüvenliği çok önemlidir” deyip bu gerçek alet edavat maskelerin koruyucu ekipmaların “maliyet” demeden açılıp kullanıldığı bu tatbikatta boy gösterseydi. yalnız kırk kilometre ötede. resmi rakamlara göre 301 işçi ölmezdi. ölmezdi.
    (...)
    ---- alıntı ----

    tamamı: çağdaş kapitalizm üzerine: maden işçisinin hikâyesi - bilge seçkin çetinkaya
  • somayı unutmak yeni ölümler demektir. gerekli önlemleri almayıp işçileri ölmeye iten zihniyet ortadan kaldırılmalı önce.
hesabın var mı? giriş yap