• (bkz: sokak kızı)
  • bütün dolmuşçu radyolarında**çalan,sanırım bülent gökçe isimli bir şahsın seslendirdiği şarkı.nakaratı;

    sokak kadını
    vicdansız sürtük
    biz seninle orda burda
    ne günler gördük

    şeklindedir...
  • sokakları erkeklere ait sayılan cânım memleketlerde, "ev kadını" kartvizitini kendine uygun bulmayan kadınlara yapıştırılan etiket.
    kadını sokaklardan eviçlerine sürmek için yapılmış topun güllesi.

    ama öyle yağma yok!

    maalesef alâkalı olarak :
    (bkz: hayat kadını)

    aslında daha da alâkalı olarak:
    (bkz: ev kadını)
  • kadın, kedi gibi bir şey olsa gerek ki ordan çıkmıştır bu ayrım. hani kedi, bahsi geçen ev kedisidir ve sokak kedisi ve benzer şekilde kadın ve sokak kadını olarak ayrılır ya.

    ancak tuhaflık belki şurdadır; kedi ve kedinin özgürlüğü hakkında sayfalarca yazı yazan insanın her iki cinsi de sıra kadına tuhaf tuhaf betimlemeler kullanılır**. kedinin bile sokakta olanına öykülünür, özgür doğasının, evde kapalı kalmasının aç açıkta kalmasından bin kat iyi olduğunu bile söylenir hatta evde kedi besleyenler kedinin aslında kimsenin peti olmayacağını belirtirler. ama sıra kadına gelince, kendinden olana ve onun öziradesine duyulan saygı ne yazık ki kendi cinsinden olmayan, kendi boyutunun 1/10 kadar olana ve düşünme konusunda kendine rakip bile olarak görmediğine daha fazladır.

    (bkz: var bu işte bi tuhaflık)
  • sokak erkeğinin dişisidir.
  • türkçe sözlü müzik eserleri arasında kült konuma sahip olan bir şarkıdır kanımca.

    arabesk müziğin doğuş ve serpilme yıllarında* başta orhan gencebay olmak üzere türün büyük isimlerinin yazdığı aşk konulu bestelerde* sevilen kişiye zarar gelmemesi, mutlu olması dilenirdi. "sana gelecek olan dert bana gelsin" temalı kendi mevcudiyetini sevdiğinden ayrıyken bile ona adayan bencillikten denizler altında ve üstünde 20000 fersah uzak bir aşk anlayışı vardı.

    arabesk müziğin hedef kitlesi şehir hayatına eğri büğrü de olsa adapte olmaya başladıkça kendini daha çok seven aşıkların hikayeleri anlatılmaya başlandı. özalcılığın pop müziği esir alıp içini boşaltmasına* paralel fantezi müzik adı verilen ruhsuz ve oynak mutasyona uğramış bir tür arabesk ortaya çıktı. yeni dönem arabesk aşıklar bencilleşmeye başladılar. terk etse de gönüllerde yer eden sevgili yerini unutulması gereken bir gönül ağrısına bıraktı. şu anda ise bir zamanlar onsuz yapılamayan kadınlara "sen gidince çakralarım açıldı vallaha, iyi ki bitmiş" mealli çatlatmalar yapılıyor*.

    ancak hiçbir arabesk ve türevleri müzik insanı sevdiğine hakaret etmemişti*. bu şarkı sevilen bir kadının arabesk müzikte sözlere yansıyan dip noktasıdır. takriben 3-4 sene sonra patlayan popüler versiyonu allah belanı versin olan bu eserin bir ilginç noktası da merkezine aldığı kadının halk adındaki adıyla pavyon karısı* olmasıdır. bilen bilir bu şarkıyı dinleyecek olan hedef kitlenin konsomatris zaafı göz ardı edilmeyecek kadar büyüktür. hele ki ankaralıların.

    edit: meğerse prototipi varmış bunun (bkz: #12463750)
  • bülent gökçe adlı bir cengaver tarafından seslendirilmiş olan ve anladığım kadarıyla her ankara düğününde istisnasız olarak söylenegelen ultra arabesk parça

    mecburen içine dahil olduğum -daha doğrusu yaşadığım apartmana dahil olan- bir düğünde * bağıra bağıra söylendiği için duymaktan başka çaremin kalmadığı ve dinledikçe beni dumurdan dumura sürükleyen abukluk ve gubiklik harikası şey. neden düğünde ''sokak kadınııııııııı, vicdansız sürtühhkhhkkkk'' gibi bir parça söylenir aklım havsalam almıyor. tabii bir de bu parça söylenirken gelin ile damat dans ediyorsa ne hoş olur hayal bile edemiyorum.

    bir de o sondaki dilek vardır ki beni benden alıp götürmüştür. ''yine gökçem olsun sokak kadını'' şaka mı bu? bir şey yapın bana. su falan atın yüzüme. uyandırın beni...
  • bildiğim kadarıyla sözleri konyalı sanatçı aşık salih'e aittir.. hatta;

    sokak kadını
    vicdansız sürtük
    bir zaman seninle
    ne günler gördük

    kısmını

    sokak kadını
    vicdansız sürtük
    meram'da seninle
    ne günler gördük

    şeklinde okur..
  • ankara'nın varoş sokaklarında büyümüş bir erkeğin, ezbere bildiği mısralarını nefes vatan sağolsun filminin jeneriğinde görünce, istemeden mırıldandığı şarkıdır. arabesk müziğin kubrick'i bülent gökçe yorumuyla dinlenmesi tavsiye edilir.
  • kral fm'de çalarlardı bu şarkıyı, doksanlı yılların sonunda. demek ki o zamanlar rtük mtük fazla takmıyormuş, ulusal kanalda sürtüklü mürtüklü şarkı mı olur? şarkıya gelirsek bizim alıştığımız, bildiğimiz, onayladığımız arabeskten çok farklı, r&besk gibi bir şey heralde. bizim şarkılarımızda beddua olmaz, hakaret olmaz, bizim şarkılarımız mutlu ol yeterdir, bir gülsen yeterdir, en fazla gidersen bir daha gelme boşunadır.
hesabın var mı? giriş yap