• almanca (?) kavram. meali; 'zihinde önsel olarak var olan tezgahlardır. duyumlar zihnin bu tezgahlarından geçerek anlam kazanır, işlenir vs vs..'
    (bkz: a priori) ve tabii ki (bkz: kant) ve 'onulmaz' felsefesi.
    ingilizcesi synthetic a priori'dir elbette.
  • (bkz: sentetik önerme) lerle ilgilidir, çoğu zaman a priori analitikle, a posteriori ise sentetikle ilişkilendirildiği için (oysa ikisi tamamen bağımsız kavramlardır ve gerek analitik, gerekse sentetik önermeler a priori ya da a posteriori olarak ele alınabilirler) gereksiz olduğu halde böyle bir ifadeye başvurulmuştur.
  • a priori bilginin zıttı a posteriori bilgidir. sentetik bilginin zıttı ise analitik bilgidir. bu terimler latincedir. bizim dilimizdeki karşılıkları ise şöyledir:

    analitik = tahlilî
    sentetik = terkibî
    a posteriori = muahhar
    a priori = kablî

    kant sentetik a priori önermesinin olabileceğini savunmuş, ve buna matematik işlemlerini örnek göstermiştir.
  • kant efendinin bu önerme türünü ortaya atması, bence ilkokulda toplama işlemini bir türlü kıvıramadığı için öğretmeninin beş parmağını yemek nefis işareti kıvamında birleştirmesini söyleyip ince çırayla haşat etmesiyle yakından ilgilidir. oldukça acılı ve hazin bu deneyim sonrası, tanrının sevgili kulu olan immanuel truffaut'nun les quatre cent coups'daki eleman gibi okulu kırmak yerine toplama üzerine kafa yormaya karar verir. sorun kant'ta değil toplamanın kendisindedir. çünkü 3+5= 8 eşitliğinde ne 3'te, ne 5'te, ne de 3+5'te analitik olarak 8'i çıkarsayabileceği bir şey yoktur. 8 sonucu modelleyerek, bir görünün yardımıyla elde edilir. neymiş, ilkokul çocuklarına abaküs almak gerekirmiş. sonra filozof oluyorlar, kafa sikiyorlar.
  • cunt'a göre matematik ve doğa bilimi hatta metafizik sintetik a priori olarak mümkündür. sintetikten kasıt yüklemin özneye yeni bir şey katması, açıklayıcı olmasıdır. a priori'den kasıt da deneyden bağımsız ve deneye öncül olmasıdır. 7+5=12 önermesinde 7, 5 ve toplama kavramlarından başka bir şey serimlenmemiştir, yani 12'yi bu kavramlarda göremeyiz, a priori var olan saf görü sayesinde bu işlemi yapar ve 12'ye ulaşırız. matematiksel işlemlerde öznede anlamı olmayan ve bize yeni bir bilgi veren yüklemler olduğu için sintetik, saf görü sayesinde işlem gerçekleştiği için de a prioridir.
  • kant'ın aslında hume'ün aksine böyle bir bilgi sistemini kabul ederek öne sürmesinde bana kalırsa, evreni yöneten mekanik nedenselliğinin arkasına tanrı ide'sini koymasının bir alakası olduğunu düşünüyorum. aslında bir nevi tümdengelim yöntemi tercih ediyor burada. örneğin: "tüm cisimler uzayda yer kaplar." şeklindeki önermesi analitik bir değer yargısı taşırken, "tüm cisimler ağırdır." önermesi sentetik bir yargı taşır. kendisinin de bu sebeple yaptığı şey sentetik a priori bilgisine ulaşmaktır. hatta daha ileriye giderek kant, matematiğin tüm önermlerinin de bu kategoride olduğunu ve bilimlerin temel ilkelerinin de sentetik a priori yargı tipinde olduğunu ileri sürer.
  • kant'a metafiziğin bir bilim olarak iş görmesini olanaklı kılan yargı türüdür. sentetik/sintetik a priori yargılar zihnimizdeki bilgileri deneyle birleştirerek ortaya koyduğumuz yargılardır.
  • kant'a göre kadim bilginin sırrı.
  • girdiğim bir entryde (bkz: #74233866) daha toplu bir şekilde ele aldığım kant felsefesinin en önemli terimlerinden biri budur şüphesiz. sentetik a priori yargılarla kant'ın ne anlatmak istediğini anlamayan birisi, bu büyük filozofun düşünce dünyasına düzgün bir giriş yapamayacaktır. o entrynin sentetik a priori ile ilgili olan kısmını aşağıya ekledim.

    kant ruhlarla konuşanlara, duyular ötesi dünyadan haber verenlere itibar etmez, dogmatizmden oldu olası nefret eder ve düşünce hayatı dogmatizme bir karşı duruştan ibaret olmuştur. dogmatizm denildiğinde aklımıza sadece kilisenin dogmatizmi gelmesin, aynı zamanda aklın, duyular dünyasının içinde veya dışında, her türden varlığın özünü kavrayabileceğini düşünen rasyonalistleri de dogmatikler olarak görür. bize verilen dünya algı dünyasıdır. kant hem bilgi hem ahlak alanındaki fenomenal olaylara dayanarak çıkarımlar yapar. fakat kant, pozitivistlerin reddettiği metafizik soruları hiçbir zaman reddetmemiştir. metafizik sorulara ilgisiz kalanların da her zaman karşısında yer alır. kant’a göre: “insan aklının ilgisiz kalamayacağı bu tür araştırmalara karşı ilgisiz bir tavır takınmak, boşunadır”.

    metafizik sorular karşısında başıboş kalan akıl, tarih boyu bize farklı sonuçlar sunmuştur. bunların bazıları dogmatik tanrı kanıtları, bazıları ise tam tersi tanrının yokluğuna dair kanıtlardır. insan dogmatik önyargılarının ürünü olan düşüncelere, metafizik sorulara duyarsız kalışlarının sonucunda ulaşmışlardır.

    kant metafizik soruların, insana bir ödev olarak sunulan sorular olduğunu belirtir. fakat bu sorulara açık ve keskin bir yanıt verilebileceği konusunda şüphe duyar. ayrıca metafizik sorulardan bahsederken sadece büyük hayat sorularını anlamamalıyız. aynı zamanda metafizik denilince, insan aklının sınırlarını araştıran bilgiden bahsederiz. işte tam da bu yüzden bilginin olanak ve sınırlarını anlamak, kant’ın en önemli ödevlerinden biri olmuştur.

    ımmanuel kant, rasyonalizmi terk etmek için yargıları, sentetik ve analitik olarak ikiye ayırır.

    bunlardan ilki, mantık açısından çelişkiye düşmeyen, öznenin ve yüklemin açıklanmasından ibaret olan yargılar, analitik yargılardır. analitik yargılar çelişmezlik ilkesine uygun olmalarından ötürü doğru olmak zorunda olan yargılardır. özneden yüklemi çıkarabildiğimiz çoğunlukla totolojik olan önermelerdir. bu yüzden deneye gerek duymaz. ve doğal olarak a priori önermelerdir. örneğin; “cisim yer kaplar” bir analitik yargıdır. çünkü ‘yer kaplama’ niteliği zaten cismin tanımında vardır. bize yeni bir bilgi sunulmamıştır. analitik yargılar, salt mantık ilkelerine göre yapılan kavram çözümlemeleridir.

    fakat sentetik yargılar, analitik yargılardan farklı olarak sadece açıklamaz, aynı zamanda bilgimizi genişletir. sentetik yargılarda ise yargı ve yargının değili arasında zorunlu bir çelişki söz konusu değildir. yani sentetik yargı doğru veya yanlış olabilir. deneyimden gelen bütün yargılar, sentetik yargılardır. örneğin; “cisim ağırdır” bir sentetik yargıdır. çünkü ‘ağır olmak’ cismin tanımında yer almaz. bize yeni bir bilgi sunulmuştur.

    deney yargılarının hepsi sentetiktir. bilim ancak sentetik yargılar ile iş görebilir. ama bilimler kullandıkları önermelerin genel ve zorunlu olmasını isterler. duyu verilerinin bilgisinde, a priori bilgideki, genel ve zorunlu olma yoktur. hem bilgiyi arttıran hem de genel ve zorunlu olan yargılara, sentetik a priori yargılar denir. kant bilgide kesinliğin ancak sentetik a priori yargılarla ortaya çıkacağını düşünür. matematik bilgi sentetik a priori bilgiye örnektir. matematik bilginin doğa bilimleri üzerinde oynadığı rol göz önüne alınırsa, sentetik a priori yargıların sadece soyut bilimlerde değil, günlük hayattaki anlama yeteneğinde de kullanıldığını görürüz.
    “her değişmenin bir nedeni vardır” önermesini ele alalım. öncelikle analitik ve sentetik yargılardan bahsederken verdiğimiz cisim örneklerini aklımıza getirirsek ‘değişme’ ve ‘neden’ kavramlarının birbirlerini içermediklerini fark ederiz. bu yüzden bu bir sentetik yargıdır. ek olarak deneyden ve duyumdan gelmediği düşünülürse bu önermenin bir sentetik a priori olduğunu anlamamız çok kolay olacaktır.

    kant en az üç önemli bilgi alanında sentetik a priori yargılarla karşılaştığımızı söyler. bunlar salt doğa bilimleri, matematik ve metafiziktir. kant’a göre metafiziğin bütün yargıları, eğer güvenli bir bilgi olmak istiyorsa sentetik a priori yargılar olmak zorundadırlar. kant daha sonraları tanrı kanıtlamalarının ilkini açıklamak için şuna benzer bir soru sormuştur: "zaman ve mekan koşulları dışındaki tanrı için insan bilgisi sentetik a priori yargıları nereden bulsun?"
  • kant'ın icadı epistemoloji kavramı. anlaşılması için sentetik ve a priori kavramlarının ayrı ayrı ele alınması gerekir. buna göre analitik-sentetik ayrımı ile başlanacak olursa analitik (açıklayıcı) yargılar; içlerinde yüklemin özne ile bağlantısının özdeşlik yoluyla düşünüldüğü yargılardır. analitik yargılar yüklem yoluyla öznenin kavramına hiçbir şey eklemeyip, ayrıştırma yoluyla onda zaten düşünülmüş olan bileşen kavramlarına çözerler. sentetik (genişletici) yargılar ise öznenin kavramına onda herhangi bir yoldan ayrıştırılmasıyla çıkarılamayacak bir yüklemi eklerler. klasik örnek "bir cisim yer kaplar” yargısında yer kaplamayan bir cisim düşüncesinin çelişik olması dolayısıyla analitiktir. “bir cisim ağırdır” yargısında ise; bir cisim ağırlık yükleminden başka yüklemlerle -şekil, uzay vb.- düşünülebiliyorsa ağırlık cisim ile özdeşlik bağıntısı içinde değildir. ayrıca ağırlık düşüncesi deneyimden çıkarılmış bir yüklemdir ve dolayısıyla uzay, şekil vb’ya bağlıdır, yargı da sentetiktir.
    a priori ise deneyden önce bulunan anlamına geldiğinden bir zorunluluğu imler. yani örnek ifadede a’da içerilmeyen bir b yüklemi a’ya zorunlu olarak bağlanmıştır. zorunluluğu veren deneyim olamaz, o halde bu yargı aynı zamanda a prioridir.
    buraya kadar olan kısım ve fizik bilimlerine ilişkin sentetik a priori yargılar gayet anlaşılır olabilmekle birlikte, kant için matematiğin yargıları da sentetik a prioridir. bunu ise şöyle açıklamak mümkün: şöyle ki bir şeyin sentetik olması demek epistemolojik anlamda yeni bir şeyler söylemesinin, açıklayıcı olmasının yanında görüsel (zaman ve mekan görülerini girebilme) olması demektir. yani sentetiklik yalnızca emprik doğrulamaya müsait olguların özelliği değildir. ancak her emprik olgu zaman ve mekanda algılandığından sentetiktir. o halde matematiği sentetik yapan şey düz anlamıyla parmakları sayıyor oluşumuzdan kaynaklanan empriklik değil, matematiksel kavramların ardışık doğalarıdır. matematik bu ardışıklık olmaksızın düşünülemez. ardışıklık ise zaman görüsünün bir özelliğidir. bu durum geometri de daha kolay anlaşılabilir. zira geometrik kavramların bir mekan aracılığıyla düşünüldüğü aşikardır. bunun tersi olarak boşluğun düşünülebildiği ileri sürülecek olursa, cevaben düşünülen şeyin boşluk değil, boş mekan olduğudur. bu durumda geometri de mekan olmaksızın düşünülemez. dolayısıyla matematiğin 7+5=12 gibi bir önermesini düşündüğümüzde 7 sayısını 1,2,3,4,5,6,7; 1,3,5,7; 10,9,8,7 vb. şeklinde ardışık (zamansal) bir bağlantıyla düşünürüz. bu da onun sentetikliğinin görüsel koşullarını verir.
hesabın var mı? giriş yap