• yeni bir fantastik netflix dizisi. hakkında pek bir bilgi bulamadım, ama anladığım kadarıyla 2018 yılında ispanya'da yayınlanıp 2019'da da netflix bünyesine dahil olmuş ve orada if i hadn't met you olarak kendine yer bulmuş. konusu şöyle:

    --- spoiler ---

    ailesini trajik bir kazada kaybeden bir adam, alternatif evrenlere seyahat edebileceğini keşfeder ve böylece ailesini kurtarmanın bir yolunu bulmaya çalışır.

    --- spoiler ---

    imdb
  • son aylarda izlediğim belgesel ve dizilerden ötürü muhteşem netflix yapay zekasının bana önerisi olan dizi. bitirdim, beğendim. tam bir akdeniz bilim kurgusu.
  • paralel evren teorisi uzerine olusturulmus guzel bir netflix dizisi. oncelikle paralel evren nedir onu anlamak lazim. ozetle : aldigimiz her karar alternatif bir evren yaratir. ornek: lisede begendiginiz * ( bu tabirimi ancak 30 yas ustu olanlar anlar ) gibi. teoriye gore teklif ettiginiz anda alternatif bir evren olustu. teklif etmediginiz ve hayatiniza bu karar ile devam ettiginiz evren ve su an icinde oldugunuz ve teklif ettiginiz evren.

    eger teklif etseydiniz bu kizimizin iki secenegi vardi, kabul etmek ya da etmemek. kabul etmedi diyelim, hop alternatif bir evren daha olustu ( kizimiz icin tabi ). teklifi kabul ettigi ve etmedigi evrenler.

    bu noktadan yola cikarak sonsuz sayida evren oldugu teoride ileri surulmektedir. her evren kendi icinde devam etmekte, yine bu evrenlerde alinan kararlar ile alternatif evrenler olusmaktadir.

    --- spoiler ---

    iste dizimizde bu konu ele aliniyor. esi ve coculari hayatini trafik kazasinda kaybeden eduard, elternatif evrenlere gecis yaparak bu kararini degistirmeye, aile fertlerinin yasantisina devam etmesini saglamaya calisiyor.
    --- spoiler ---

    soru su; alternatif evren mantigi zaman makinasi gibi calismiyor. yani sizin yasantinizda aldiginiz kararin sonucu ne ise onu deneyimlemeye devam ediyorsunuz. alternatif evrende en iyi ihtimalle aldiginiz / almadiginiz kararin farkli sonucunu gozlemleme sanisiniz olabilir. zira o evrendeki kisi daha once alinan / alinmayan kararlardan dolayi aslinda siz degilsiniz. farkli bir kisi.

    kupe takmayi secmis olabilir, gitar calmayi ogrenmeye karar vermis olabilir. cocukken bisikletten dusunce korkmak yerine devam edip formula kariyerine gecmis olabilir. milyarlarca alternatiften bahsediyoruz. is bu nedenle dizi izleyicilere bazi sorulari sorduruyor.

    guzel bir dizi, bolum sureleri gereksiz uzun, cok fazla tekrar var ama izlenebilirligi hayli yuksek. tavsiye olunur.
  • netflix'de bugün keşfettiğim dizi. ne yazık ki katalancam yok. alt yazı ise türkçe, ay hiç istemiyorum. ispanyolca alt yazı yok sinir oldum.
  • fena olmayan dizidir ama bir yerden sonra kendinizi "yani bu kadar da şahsi meselelerine sokma bizi be güzel kardeşim..." noktasında bulabilirsiniz. öncelikle merkezde tek bir adam var diğer karakterler o adamın davranışlarıyla şekilleniyor. x kişisi kim mesela? eduardo' nun kankası... tamam da bu adamın kendi hayatı karakteri adı sanı yok mu? dizidekiler eduardo olmasa adeta birer hiç.. kimseyi ana karakterden bağımsız tanıyamıyoruz. aksi gibi ana karakteri de fazlasıyla tanıyoruz içinde bulunduğumuz boyuttaki bitiyor paralel evrendekine geçiyoruz.

    her şeyden ayrı, azımsanmayacak bir de kasveti var dizinin. yapımın konusu aile draması olsa bu durum makul gelebilir fakat bilim kurgu, paralel evrenler teorisi, mavi hap mı kırmızı hap mı diye başlayıp "babamın kalp ilacını yetiştireydim böyle olmayacaktı..." haline dönünce işler bozuluyor. tamam hayat dediğin şey yaptığın seçimlerdir. bunu biz de biliyoruz lakin bu mesajı türk dizisi tadında verince gidebildiği en bilim kurgu yer "turist ömer uzayda" seviyesi oluyor.

    sonuç olarak beklentiler düşük tutularak izlenebilir bir yapımdır. malzeme seçimleri güzel olsa da işlenme biçimi beklenen tadı veremeyebilir.
  • dunya uzerindeki tum insanlarin bunu yaşadigini düşünsenize
    surekli paralel evrende geziyorsun
  • çok hoşuma giden netflix ispanya yapımı katalanca dizi.

    dizi eşini ve çocuklarını trafik kazasında kaybeden babanın, paralel evrenler de bu felaketi önlemeye çalışmasıyla ilgili.
    öyle ahım şahım veya westworld ayarı bir olay örgüsü, twistler yok ama gayet ortalama üstü, hani bilim kurgudan öte iki aşığın yüzlerce farklı evrendeki aşklarını izliyoruz.
    benim hoşuma giden de bu iki insanın her evrende bir türlü birbirlerini bulmaları.

    elisa'nın şarkı söylediği bölümlere bittim, dizideki iki katalanca şarkıyı dinlerim artık.
  • --- spoiler ---

    bunu söylediğim icin üzgünüm ama bazen bu trajediler, hayatını yeniden gözden geçirmeni sağlar.
    --- spoiler ---
  • dün akşam bitirdiğim güzel dizi. dizinin düşündürdükleri:

    hayatımız, kaderimiz seçimlerden oluşuyor. 3 aşağı 5 yukarı benzer üzüntüler/mutluluklar yaşanıyor. ilk hareket verildikten sonra su akmaya başlıyor ve suyun yönünü ne kadar değiştirmeye çalışırsan çalış bir şekilde su akıyor yolunu buluyor. dizi paralel evrenler üzerine kurulu. yaptığımız her seçim bir çatal oluşturuyor ve akış değişiyor ancak bir sonraki karar, bir sonraki karar ve ondan sonraki karar bizi ilk çatalın oluştuğu noktada verdiğimiz kararın aksini verseydik geleceğimiz yere getirebiliyor. eğer geçmişe gidip kararlarımızı değiştirme şansımız olsaydı daha iyi bir hayatımız olur muydu? “daha iyi”’nin ölçütü, kriteri ne ola ki? ya da “daha kötü”nün…

    biraz derine inelim… yaşamımız bir simülasyondan mı ibaret? simülasyon teorisine göre biz aslında aynı zamanda hem hiçiz hem her şeyiz. hem tek hayat yaşıyoruz hem de milyonlarca, milyarlarca, kattrilyarlarca yaşamı aynı anda yaşıyoruz. bu evrende evliyken diğer evrende bekarız. bu evrende çocuklarımız varken diğer evrende çocuğumuz olmuyor. madem kaderimiz belli neden bu hayatı yaşıyoruz, direkt cennet veya cehenneme konsak diyenler için, aslında kaderimiz değil, ilk hareketimiz belli. sonrasını biz belirliyoruz. farklı kattrilyarlarca evrende de farklı seçimleri yaşıyoruz ancak onca çatala rağmen sanki iş yine olacağına varıyor. neysek o’yuz, o oluyoruz…

    ilk hareket ne? doğmak mı? … doğmayı biz mi seçiyoruz? bu da bir paradoks, tıpkı bizim çocuk sahibi olmayı istememiz gibi ebeveynlerimizin kararı ile dünyaya geliyoruz. o halde onların evreninde başrol oyuncusu değil, değişken bir figüranız aslında. peki o halde ebeveynlerimizin ebeveynleri ve dahi onların ebeveynleri ve onların dahi ebeveynleri… âdem aleyhisselam’a ya da ilk insana ya da ilk o "şey"'e (artık o neyse) kadar gidiyoruz. adem’in zihninde mi yaşıyoruz bütün olan biteni… buradan çıkış zor…

    benim bu diziden anladığım şey olacakla öleceğe çare yok. bir şey olacaksa oluyor, ölecekse ölüyor. öyle ya da böyle, bir şekilde ya da farklı şekilde… olan da sensin olmayan da ölen de sensin ölmeyen de… dolayısıyla çok da şey yapmamak lazım… ya da ismail abi’nin dediği gibi, “olm bu kadar üzmeyin lan kendinizi, ölürsünüz valla”…

    hayatımı düşünüyorum bu diziyi izlerken. okulu bitirmeseydim, sözlük yazarı olmasaydım, eski işlerimde çalışmasaydım, yurt dışına gitmeseydim ya da yurt dışından dönmeseydim... farklı bir evrenden gelen cassius clay beni uyarsaydı… boşver okulu, siktir et o işi, gitme yurt dışına ya da dönme yurt dışından deseydi… ya da aksine bak oyalanma, şunları şunları yap deseydi… ne derdim acaba? senin evrenin sana benim evrenim bana mı derdim yoksa kabul mü ederdim? mucizenin mucize olduğunu anlamak için mucize olması gerekiyorsa bu nasıl bir paradokstur?

    neden herkes bu kadar yalnız? madem herkes kendi evreninde mutlu, meşgul, neden arayış içindeyiz? neden kendimizi, kendimiz gibi olanı arıyoruz? niye bitmiyor bu arayış? illa sense8 gibi olmasını mı bekliyoruz? fantastik bir şekilde grup seks mi yapmalıyız? what is matrix ulan diye bağırmalı mıyız? tank bize bir şeyler mi yüklemeli? bina bina gezip asansörlerin 13. katına mı çıkmalıyız? elalem 8 farklı ülkeden konnekt olurken bizim içimize sıkışmamız vizyonumuzla mı ilgili? aynı şehirdeki insanlarla bile görüşemiyorsak sorun bende mi yoksa sende mi bebeğim? birileri, bir şeyler bize görünmüyorsa bizde mi sorun var yoksa o görünmeyenlerde mi?

    dünyayı siyah beyaz gören birine renkleri, renk körüne yeşili, kırmızıyı, maviyi nasıl anlatırsın? sarı kırmızıyı siyah beyaz, mavi yeşili sarı kırmızı görüyor diye nasıl kızarsın?

    bir şeyleri değiştirmeden önce neden kendimizi değiştiremiyoruz? benim evrenimdeki gerçekleri anlamadan algılamadan senin evrenindeki gerçekleri nasıl anlatır ya da anlamamı beklersin?

    ses ver cassius clay... seni arıyorum... madem susacak, konuşmayacaksın, dön kendi evrenine… belki başka bir evrende… ya da desmond’ın dediği gibi, “see you in another life, brother”…
  • gerceklik ve simulasyon ile ilgili benzeri dizi ve filmler icin
    (bkz: #73026827)
hesabın var mı? giriş yap