• türkçeye 2004 senesinde "cinsel kimlikler -nefertiti'den emily dickinson'a sanat ve dekadans" adı ile çevrilmiştir.,

    http://www.imge.com.tr/…t_info.php?products_id=7110

    kitapla ilgili olarak; metisten copy paste

    camille paglia, "doğa nedir? sanat nedir? sanatçı neden ve nasıl yaratır? cinsellik nedir? cinsel kimliklerimiz nasıl oluşmuştur? cinsel özgürlük nedir? cinsel kurtuluş nedir? cinsel özgürlük ve cinsel kurtuluş talepleri modern bir aldanma mıdır?" feministler ve liberaller insan doğası ve cinselliği nasıl oluyor da yanlış yorumluyorlar? sorularını "akla, duygu ile can vermeye" çalışarak cevaplıyor.

    camille paglia, bu devasa çalışmanın amacını şöyle açıklıyor: "batı kültürünün antikiteden günümüze kesintisizce devam eden bütünlüğü ve devamlılığını göstermek ve kadının çok eski zamanlara dayanan gizemi ve ihtişamına hak ettiği değeri yeniden kazandırmak." tabuların tarihini kışkırtıcı bir tarzda ihlâl eden ve dağıtan camille paglia, cinselliğin ve cinsel kimliklerimizin biçimlendiği tarihi, antikiteden günümüze edebiyat, sanat tarihi, psikoloji, din gibi disiplinlerin ürünlerinden yararlanarak araştırıyor.

    insanın radikal bir biçimde yeniden ele alındığı bu cüretkâr ve devasa kitapta, etkisi altında olduğumuz batı kültürüne içeriden bir gerilla hareketi gerçekleştiriliyor. cinsel kimlikler'de antik dünyadan, kleopatra'ya ve mısır'ın saray ihtişamını kendi topraklarına taşıyan roma'dan, rönesans ve romantizme ve aralarında e. dickinson'ında bulunduğu belli başlı yazarlardan, yirminci yüzyıl sineması ve televizyonuna, spora ve nihayet rock müziğin ilahı 'elvis'e varıncaya kadar batı kültürü'nü yapılandıran tarihin bütün öğeleri ve cinselliğin uçsuz bucaksız, bitimsiz ve dehşet verici tarihi tüm ayrıntılarıyla inceleniyor.

    camille paglia, büyülenerek ya da dehşete düşerek 'taşıdığımız', ama bir türlü terk edemediğimiz cinsel kimliklerimizin ve cinsel kâbuslarımızın nasıl bir hiyerarşi içerisinde biçimlendiğini/biçimlenmeye devam ettiğini anlatıyor.

    cinsel "kimliklerimizi" tahakküm ve itaatin toplumsal temsili olarak günlük hayatımızda taşıyoruz. pek çok insan, edinilmiş ahlâkî ilkelerle üstünü örttüğü bu, "kölelik gerçeğiyle" sadece uyanır uyanmaz unuttukları rüyalarında yüzleşebiliyorlar.

    cinsel kimliklerimiz ve cinsel rollerimiz farkında olmadan yaşadığımız hayatımızdaki özgürlük arayışını ve talebini köleliğin insana tatlı gelen bir başka biçimine dönüştürmüyor mu?.
  • her edebiyat insanin yanindan ayirmamasi gereken basucu eseri.
  • birseyleri bilmekten ote, onlarin arasinda her nasil olursa olsun baglanti kurabilmenin yetenek oldugunu, bu yetenegin ya da lutfun yalnizca akademik ya da kulturel degil, hayatin her alaninda (cirkin laf) insanin "yakininda bir yerlerde" var oldugunu hissetmesinin guzelliginin tadina vardirmis bir kitaptir bu kanimca. ozellikle dorian gray uzerine yazilanlar resmen yuzumu guldurmustur. tek kotu yani insana isini gucunu unutturan, yetmiyormus gibi sosyal hayattan da koparma gucune sahip bir kitap olusudur. elinize almadan once iyi dusunun.
  • başucu'luğu tartışılması gereken çalışma. metodunu "sansasyon yaratma" ile özetleyen paglia, gerçekten de sırf sansasyon yaratmak uğruna bütün kuyulara taş atmış, sonucunda millet birbirine girmiştir. sandra m. gilbert bu kitabı şu şekilde eleştirilmiştir: “eccentric, obsessive, arrogantly encyclopedic, it appears to be the production of a kind of gender studies idiot savant who yearns to know everything (sexual) about everything from egypt to amherst except for what others have thought and said in the last twenty years”.
    kabaca "kadın doğadır, erkek ise doğanın boyunduruğundan kaçmak için yarattıkça yaratır; sanatmış bilimmiş medeniyetmiş bu kaçışın ürünüdür" diye özetlenebilir (bkz: biyolojik indirgemecilik). feminizmi sanki tek bir modelmişçesine ele aldığı eleştirilere ise hiç girmiyorum.

    sandra m. gilbert'ın adeta bir friends bölümü izlemişimcesine şahsımı eğlendirmiş şahane yazısı için: http://www.jstor.org/pss/4336635
  • uzun zamandır yeni baskısını beklediğimiz kitaptı ve nihayet 22 ocak'ta ankara'da 24 şubat'ta istanbul'da raflardaki yerini alacak olan kitap. fiyatı 45 tl olacak imiş.
  • bir tür yaylım ateşi: yorucu, şok edici iddialar bombardımanı. zemini kaygan: "kitonyen" parantezine alınarak yazılsa 1/3 oranında kısalabilir. aydınlanma'nın değişime olan inancına karşı hayli kötümser fakat tıpkı komünist parti manifestosundaki kapitalizm övgülerine benzer şekilde ilerleme fikrine yakın durduğu bölümler var, cinsel pratiklerde ve bu pratiklerin alegorileri hâline gelmiş kimi kültürel öğelerde pagan dönemden bu yana bir yapısalcılık bulmasına rağmen hem de.

    sırtı niçe'ye dayalı: apollon-dionysos ikiliğinden başlıyor. batı kapitalizmini ve emperyalizmin çeşitli biçimlerini anlamak için anahtar olabilecek bir kavramsallaştırma ile (tabii bunları anmadan, batı diyip geçerek) dionysosçuluğu özdeşleşme ile (yani başka birinin yerine, başka hâle geçebilecek kadar akışkanlık) apollonculuğu ise nesneleştirme ile (sadece sanat nesnesini çağrıştıracak şekilde değil, değişken olanı da zapt edip dondurmaya, ona sınırlar çizmeye çalışan anlamında/elbette cinsel pratiklerden ayırt edilemeyecek onlardan ama başka bir şeymiş gibi ifade ettiğimiz doğaya baş eğdirmeye çalışan anlamında) özdeşleştiriyor, ki burayı biraz kazırsak nesneleştiren efendi batı'ya karşı çıkan tüm "hınç" hareketlerinin -dionysosçu olsunlar olmasınlar- niçe'de bulacağı yankı ile sınamak isterdim paglia'yı, fakat şu gün şu saatte bir yolu yok bunun. cinsel pratikleri de içine katarak yaşama isteğini tümüyle değerlendirmek istiyorum bu kavramlardan hareketle, tabii ki aklıma önce, bir sınırlayıcı olarak emek gücünü satma zorunluluğu ve iş günü geliyor. bu yüzden kleopatra'nın kitonyenliğine ya da sade'ın rouesseau eleştirilerinde paglia kadar heyecanla dolaşamadım her zaman. kleopatra'nın köleleri, antonius'un askerleri ve sade'ın doğradıkları kadrajıma girip durdu. yüksek edebiyatın ve -artık- yüksek tarihin çitle çevrilmiş alanının, kültür eleştirisinin yegane nesnesi olması, yani onunla bir polemiğe girmek ama ondan başka tüketilecek alanın da olmayışı yordu beni.

    öte yandan apolloncu erkeğin, kitonyen doğadan kaçarak mermerden, tunçtan ve sözcüklerden, sınırları belli bir medeniyeti yaratmış olduğu iddiasını doğru kabul edersek, ki büyük ölçüde makul gözükmekte, dionysosçuluğun "sempatik" olanaklarının bir teşbih -yani kavramın asıl işi- seviyesine gerilediğini görürüz. kadınlığın somut fizyolojik olgularını, söz gelimi hamileliği ya da âdet döngüsünü asla deneyimleyemeyeceksem, bu süreçlerin bilinçte oluşturduğu değişiklikleri de ya da kadın gibi -??- arzulamayı da hiç tecrübe edemeyeceğim demektir. bu durumda ne yapabilirim? hermafrodit tanrıların/tanrıçaların heykelleriyle yahut paglia'nın cıvalımercurius diye tabir ettiği "çılgın, nüktedan, ele geçmez ve cinsel olarak müphem" kurmaca kişilerini barındıran "dekadan" eserlerle dolu bir yol, bir yöntemler bütününe çıkar mı? işte yine yöntemler, dizgeler, birbiriyle ilişki hâlindeki ilkeler, akıl yürütmeler, reddiyeler... apollonculuk bu satırlarda geziniyor:` güzel oğlanın hermafrodit ıslaklığı, onun tadı taze deniz tarağını andıran bir vajinaya sahip olmadığı (bkz: #119887045)gerçeğin değiştiremiyor, ki bu akıl dalgasından doğa da azade değil. yine de ben doğa değilsem, apollonik olanın cinsiyetçiliği ile nasıl savaşabilirim? bütün bu düşünceler, kadın yürüyüşlerine erkeklerin alınmaması konusundaki esnetilmez tavrı anlamamı sağladı ama dionysosçu bir şekilde değil elbette, apollonca anladım, apollonca sakinledim, bu gerçeği nesneleştirdim.*

    foucault ve butler bile başa çıkması kolay gözükmeye başladı, bu başlıklarda. çetin ceviz bir kitap sexual personae, boğuşması zor, başa dönmüş olayım, çember çizmekte bir mahzur yok. belki oturup yetiştirilmenin ve alışkanlıkların sarsılmazlığı konusunda daha fazla düşünmek ve bu entry'ye bir ek yapmak gerekecek.
  • uzun süredir baskısı olmayan kitap.

    kâğıt fiyatlarından sanırım böyle kitapların sayısı epey arttı. birçok temel kitabın baskısı yok. neyse ki sonunda pdf'ini buldum da kindle'a yükledim. epeydir merak ettiğim bir kitaptı.
hesabın var mı? giriş yap