*

  • islâm müslümanlara, sadece bir durumda, haksızlığı ve saldırıya uğradıkları zaman kendilerini ve inançlarını savunmak, böylece allah'ın adının yücelmesi ülküsüne hizmet etmek amacıyla saldırgan tarafa karşı direnç göstermeyi, gerekirse savaşmayı, hatta bu uğurda ölmeyi istemektedir. böylesine yüce bir amaç uğruna, gerektiğinde hayatını ortaya koyacak mümine elbette bir mükâfat verilmeli ve bu mükâfat, onun yaptığı iş oranında büyük ve yüceltici olmalıdır. şehitlik mertebesi işte bu mükâfatın adıdır.

    şehitlerin sahip olduğu bazı nitelikler ve özel durumlar vardır ki bunlar, şehitlik mertebesinin yüceliğini açık bir biçimde gözler önüne sermektedir. şimdi bunlara kısaca değinelim: şehitler cennettedir. sevgili peygamberimiz, "şehid cennettedir."(27) buyurmuştur. şehitlerin cennette büyük bir saygınlıkları vardır. resûlüllah, bu saygınlığın derecesini şöyle dile getirmiştir: "kudret ve iradesiyle yaşadığım allah'a yemin ederim ki, allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra tekrar dirilerek savaşıp tekrar öldürülmeyi, ardından yine dirilerek savaşıp yine öldürülmeyi arzu ederdim."(28) bu arada şunu belirtmeliyiz ki, resûlüllah efendimiz son peygamber olarak cennetteki en yüksek makamın sahibidir. şehitlik makamının yüceliğini vurgulamak için bu anlatım yolunu seçmiştir. bu sebeple hadisi, "eğer en yüksek makam olan peygamberlik makamında olmasaydım, şehitlik makamının kazandırdığı bu büyük ayrıcalığı defalarca yaşamak isterdim." şeklinde anlamak gerekir. hz. peygamber'in arzuladığı şeyi bizzat şehit nasıl arzulamaz? yine hz. peygamber (s.a.s.) buyuruyor: "yeryüzündeki her şeye sahip olsa da, cennete giren hiç kimse tekrar dünyaya dönmek istemez. ancak şehit, gördüğü hürmetten dolayı dünyaya dönmeyi ve on kere şehit olmayı arzu eder."(29) kul hakkı dışında bütün günahları affedilir. resûlüllah efendimiz, şehidin, borç (kul hakkı) dışındaki bütün günahları affedilir."(30) buyurmuştur. şehitler şefaat edeceklerdir. sahabilerden ebu'd-derda'nın rivayet ettiğine göre resûlüllah (s.a.s) "şehit, ailesinden yetmiş kişiye şefaat eder."(31) buyurmuştur.

    27- ahmed ibn hanbel, v, 58.
    28- buharî, sahih, cihad, 7; müslim, sahih, imare, io3.
    29- buharî, sahih, cihad, 21.
    30- müslim, sahih, imare, 119.
    31- ebû davud, sünen, cihad, 21.

    kaynak: diyanet.gov.tr

    ukteyi veren: marul (01.10.2005 08:29)
  • millet kontenjanından mı yoksa din kontenjanından mı ulaşılsa daha makbul olacağını kestiremediğim.

    neyse, ben en iyisi hayatıma devam ediyim.
  • göte pamuk tıkıldıktan sonra ister vatan için ölün ister bok yoluna ölün çok da fark etmeyeceğini düşündüğüm fiksiyonel level.
  • olmasaydı bu millet çoktan terorü bitirmişti.
    şehitlik mertebesi sayesinde maneviyatı kuvvetli turk halkı yapılan işe saygı duydu, ses çıkartmadı, sorgulamadı, hesap sormadı..
  • allah yolunda, allahın işini kolaylaştırmak için kendimi asarak ortaya çıkaracağım paradokstan sonra bir nevi sınırları yeniden çizilecek olan mertebe. allah yoluna, allahın işini kolaylaştırmak için ölüyorum, bu şehitlik mertebesine uygun(!) fakat intihar etmiş olmam cehenneme kombine bilet. iş bu durumu çıkmaz bir hale getiriyor, ne yapıcam lan ben?
  • bu mertebe olmasa o kadar insanı nasıl ölüme gönderebilirsin ki! daha üstün bir başka dünya inancı böyle bir mertebeye dayanak oluyor. ama şehit olduktan sonra elde hiçbir şey kalmıyor.
  • göreve yerine giderken trafik kazasında ölürseniz de erişeceğiniz mertebe. devlet kavşağı hatalı yapsın, yollar bakımsız olsun, trafik işaret ve işaretçileri çalışmasın, aracın lastiği patlasın, arkanızdaki araç hatalı sollama yapsın falan bunlar aslında hep siz şehit olabilesiniz diyedir. bu devlet milletine hizmet için var olm.
  • insanların karar verdiği mertebedir.
    "şehitlik mertebesine erdi!" ne demektir? sen mi erdirdin?
    bahsedilen koşullarda ölen bir insanın arkasından sadece "inşallah şehitlik makamına ermiştir." ya da "allah'ım x kulunu şehitlik makamına erdir. amin." diyebilirsin.
  • bu kavramın mantıklı olup olmaması epey tartışıldı zaten, onu geçiyorum.

    türkiye'de siyasal çıkarlar adına içi boşaltılan kavramlardan birisi oldu artık. siyasiler cenazelerde miting yapmaya, basın toplantılarında şehit olmak istediklerini açıklamaya başladılar. bin tane korumayla dolaşan adam keşke şehit olsam diyerek insanların gözünün içine bakıyor.

    işin kötü yanı, her iki tarafın da çatışmalarda ölen vatandaş için bu mertebeye dem vurarak yüceltme çabasına girişmesi. yani yalnızca ölen asker için yapılmıyor bu. kürt de dağda öldüğünde şehit sayılıyor bir takım insan için, marjinal sol örgüt militanı da.

    bütün güç kaygılarını ve siyasi çıkarları bir kenara bırakıp, kimlik ve niyet ayırt etmeksizin ölen insanların sevdiklerine baktığımızda şehitliğin gerçek anlamını görebiliyorsunuz. evladının doğduğu gün yaşadığı heyecanı, ilk adımlarını atmasına yardım ederkenki sevinci, okulda yüksek not alınca duyduğu gururu boğazına tıkılıp kalmış bir anne, bir baba... çocukken çekiştiği, büyüdükçe saygı duymaya başladığı insanı kaybeden kardeş... tüm hayatını, yaşlılık günlerini birlikte geçirmeyi göze aldığı insana bir daha dokunamayacak olan bir eş... hiç tanıyamadığı ebeveyninin boşluğunu ömür boyu yaşayacak bir çocuk...
  • sadece akp'lileri pas geçen mertebe.
hesabın var mı? giriş yap