• güvenlikte son nokta. belki de şöyle birşey:
    "nice elbiseler gördüm ki içinde insan bile yoktu"
  • güvenlikleştirme; iç ve dış her türlü siyasal gelişmeyi ulusal güvenlik konusuymuş gibi algılama.
    özneldir, kararvericinin askeri zihniyete yatkınlığı ya da bodoslama söylemek gerekirse bizzat askeriyenin oluşu, herhangi bir sorunu öyle olmasa bile bir güvenlik sorununa dönüştürür. ki bu, önce lise milli güvenlik derslerinde sonra asklerlikte içine girilen, her çeşit sosyal ilişki biçimini hiyerarşi içinden anlama bunun neye tevil edilmesinden tut da neyi, nasıl algılayıp, ona nasıl tavır geliştirilmesi gerektiğine dair olarak askerlik sürecinden geçmiş herkeste az ya da çok olması istenen, olması için oluşturulmuş bir alan olarak military habitus'un; sadece keple bot arasındayken değil ama daha çok, misal alınması planlanan awacs uçaklarının sorgulanmasını daha baştan engelleyen "devletin ali menfaatleri için" ya da benzeri cümlelere takılmasına yönelik işlemesi gerektiği gözönüne alınarak yapılandırıldığını da söyleyelim.

    kültür politikalarından milletin kürt nüfus karşısında uçkurunu açmasını söylemeye kadar varan nüfus politikalarına, tapu kadastro arşivlerinin açılmasından medya politikalarına, turizm broşürlerinin nasıl olması gerektiğinden bilim politikalrına kadar pek çok alana uzanan bir kavramdır.
  • ing. menkul kıymetleştirme.

    (bkz: seküritizasyon)
  • yanına barry buzan veya kopenhag okulu yazılmazsa finansal borçlanma araçları ve politikası ile karıştırılabilecek uluslararası ilişkiler terimi.

    edit: ekol içerisinde çoğunlukla güvenlik ihtiyacına eleştirel bir mercekle bakılır.
  • güvenlikleştirmeden bahsedilmiş fakat desecuritization’dan bahsedilmemiş. güvenlikdışılaştırma olarak çevirebileceğimiz bu kavram yine orijinini uluslararası ilişkilerden alır. fakat belirleyici olduğu alan, daha doğrusu kullanım alanı iç politikadır. mesela joseph stalin, ikinci dünya savaşı sırasında “uncle sam” olmuştur. peki ya amerikan rapsodi?

    güvenlikleştirmeyle ilgili bir diğer ilgi çekici nokta ise yeniden güvenlikleştirmedir, “resecuritization”. bu durumda güvenlikdışılaştırılan konu yeniden güvenlikleştirilir. bu konuda biraz geçmişe gitmek istesem de başıma iş açmak istemiyorum.

    bunlar temel kavramlar, bir de işin toplumsal boyutu var. esasında weaver, ve buzan özellikle “yabancı ve göçmen düşmanlığına” dikkat çekiyor. yabancılar ve göçmenler, avrupa bağlamında ele alınırsa sanayisizleşmeyle hedef haline geliyor. tabi türk gurbetçilerinin çılgın tarzlarını ve entegrasyona direnen tavırlarını es geçmemek gerek.assfd
  • soğuk savaş sonrası gerçekleşen askeri müdahalenin analiz edilmesi konusunda oldukça açıklayıcı bir teori olarak karşımıza çıkmaktadır. kavram ole weaver tarafından ortaya atılmış daha sonra kopenhag okulu yazarlarının diğer çalışmalarına da temel oluşturan bir teori haline gelmiştir.
    kopenhag okulu yaklaşımına göre güvenlik söz-edim olarak görülmektedir. meseleler söz-edim yoluyla güvenlik problemi olarak sunulabilmektedir ve buna "güvenlikleştirme" denmektedir. en basit tanımıyla, bir konuyu "güvenlik" olarak adlandırmak onu bir güvenlik problemi haline getirir.
  • klasik güvenlik yaklaşımlarına farklı bir yaklaşım getirdiği düşünülen teorik bakış açısı. kopenhag okulu düşünürleri ole wæver ve barry buzanile birlikte anılmaktadır. güvenlik kavramını; her hangi bir referans nesnesine yönelen tehdidin karar vericilerce anlamlandırmasına dayandığını ileri sürmektedirler. bu anlamda devlet dışında referasn nesnelerinin olabileceği düşüncesinin yanında askeri tehdit dışında ekonomik, politik, siyasal ve çevresel tehditlerin de var olduğunu savunmaktadırlar. klasik teorilere yönelik eleştirileri nedeniyle eleştirel güvenlik yaklaşımları arasında sayılsalar da kendilerini farklı bir kategori olarak tanımlamaktadırlar.
hesabın var mı? giriş yap