• (bkz: scientology)
  • 2007 yılında girilen entry bunu scientology başlığına yönlendirmiş ama scientism ile scientology aynı şey değil. scientism bilimtaparcılık diye çevrilebilir ve bilimtaparcılar doğal bilimleri bir din mertebesine yükseltir, sadece fizik, biyoloji ve kimya gibi pozitif bilimleri rehber edinir ve felsefeyi "ölü" görürler, dünyadaki her sorunun pozitif bilimlerle anlaşılıp çözülebileceğini iddia ederler. aslında bir nevi radikal pozitivisttirler. richard dawkins, sam harris, neil degrasse tyson gibi popüler new atheist bilimadamlarının müritleri bilimtaparcı kümeyi oluşturur.

    what is scientism?
  • ülkemizdeki ateistlerin birçoğunun farkında olmadan dahil olduğu akımdır. ya da internet ortamında fazlaca bu akımdaki ateistler var.
  • türkçesi muhtemelen bilimcilik olan hede.
  • bilime tapmak.
  • bilimcilik, bilimi kutsayan veya bilim taparlar, dünyayı anlamanın ve açıklamanın tek güvenilir yolunun bilim olduğu inancındadırlar. bir şey bilimsel olarak kanıtlanamıyor veya ölçülemiyorsa, o onlar için neredeyse yok hükmündedir. yani bilim dışında ki diğer yolları göz ardı ederler.
  • insanlar scientism’in en zayıf biçimini alıp saman adam yumrukluyorlar. eleştiriler bir tarafa tanımlar bile eksik ve manipüle edilmiş. broad-weak pozisyonda bir scientism savunusu makul gözüküyor. bu pozisyonda birçok isim varken de scientism'i tek veya iki boyutlu bir şekilde ele alan yaklaşımlara mesafeli bir tutumu doğru buluyorum. hem zamandan tasarruf ediyor, hem de zayıf çalışmalardan kaçınmış oluyorum. bunun yanı sıra scientism’i eleştirirken popüler kitapları baz almanın da kolaya kaçmak, hatta kaçak dövüşmek olduğunu düşünüyorum. herhangi bir entelektüelin ‘gerçekten’ ne düşündüğünü büyük okur kitleleri için yazılmış popüler eserler üzerinden değerlendirmemeliyiz. bu popüler eserlerde detaylı ve kapsamlı bir ‘philosophical analysis’ zaten yok. kalecisiz kaleye gol atarsınız. helsinki circle'ın bir makalesinde (how not to criticise scientism) bu mevzuya değinen güzel bir pasaj var: “popular books, just like informal conversations with friends or colleagues, are not usually philosophically interesting, because it is more or less common knowledge that they are not, in general, carefully argued throughout, nor are they meant to be taken that way.”

    helsinki circle, scientism'in farklı biçimlerini, düşünüldüğü kadar zayıf bir felsefi duruş olmadığını ve nasıl eleştirilmemesi gerektiğine şuradaki makalede değiniyor.

    scientism tartışmaları için science unlimited?: the challenges of scientism çok faydalı bir yayın olmuştu. nisan 2022’de konuyla ilgili bir kitap daha yayımlandı: for and against scientism: science, methodology, and the future of philosophy. moti mizhari'nin yazdıkları da okunabilir.
  • (bkz: bilim dini)

    teknolojik gelişmeler bilim dinine girmez.

    ama kendi iradesini dine sunmakla, bilim adamlarına sunmak arasında psikolojik anlamda hiç bir fark yoktur.

    bilim adamları yaşayış tarzınıza, ne yiyip içtiğinize, nasıl yaşadığınıza karışmaya başladığı zaman "sen kimsin amk, benden istediğin şeyleri sen yapıyor musun piç" diyemiyorsanız, bilim adamlarını sorgulamadan dinliyor ve onları sorgulamaktan çekiniyorsanız bilim dinine inanıyor demeksiniz.
  • siz denemeye devam edin tabi ama bilim de bir din deyince bilim din olmuyor. dinlerin peygamberleri, azizleri, kutsal kitapları, kiliseleri, ve ritüelleri var. size sadece evrenin sırlarını değil, neden ve nasıl var olduğunuzu, hayatınızın anlamını ve doğa üstü güçleri memnun etmek için yapmanız gerekenlerin listesini veriyor. çoğu zaman yediğiniz, içtiğiniz ve seviştiğinizle ilgili kurallar koyuyor.

    bilim bunlardan sadece evrenin sırlarıyla ilgileniyor. evren niye var, niye yaşıyoruz, bu hayattan başka bir hayat da olacak mı, olursa daha iyisi olması için ne yapmak lazım, bu soruların hiçbirinin cevabı bilimde yok. size motorin içerseniz hasta olacağınızı söyler ama motorin içmeyi yasaklamaz. bir kişiyi yaradanın aracısı olarak görüp onun ağzından çıkanı kanun kabul etmez. adınız einstein da olsa, hawking de olsa her söylediğiniz deneye ve eleştiriye tabidir.

    en önemlisi de bilgi oluşumu için yanlışlanabilirlik, tekrarlanabilirlik gibi kriterler uygulamasıdır. o yüzden mesela dağda bir ses duydum tanrı benle konuştu diyene hadi kalk gidelim beraber dinleyelim o zaman der. fakat o sesi bir tek ben duyabilirim derse? e o zaman bu bilgi başkası tarafından yanlışlanamaz, o yüzden de bilimin alanına girmez der, elinin tersiyle iter, diğeri istediği kadar and içsin, şahitler göstersin. hayaletler, cinler, reenkarnasyon vb için de tavrı aynıdır. bu ev perili diyorsan girip ölçüm yapıp sıradışı bir durum olup olmadığına bakarım ama sadece ben orada yokken sana görünen periler hakkında bir yorum yapamam. sen istersen bir psikiyatriste görün.

    bilim mükemmel değildir, ama ortalama yaşamı 30'lardan 80'lere getiren, uzaya araç gönderen, cebinize akıllı telefon koyan bilim oldu. sizin bilimin yerine koyabilecek hiç bir şeyiniz yok. sadece bilimin söyledikleri işinize gelmediği için onu da "bir din işte, o da bir inanç meselesi" diyebileceğiniz bir konuma getirmeye çalışıyorsunuz. bilim kavramını oluşturan ortak akıl sizinkinden kat kat daha yetkin olduğu için de kimseyi kandıramıyorsunuz.
  • tarihte yazılmamış olaylar karşısında sessiz kalacaktır.
hesabın var mı? giriş yap