• milliyet gazetesi'nin dış haberler sayfasında son 30-40 yıldır yazı yazan bir gazeteci, köşe yazarı. azimli yazar diye ona denir. hastaymış, geçmiş olsun.
  • kisisel olarak tanimasam da newsweek'e yazdigi yorumlardaki objektifliginden supheye dustugum, diger bircok amerikali medya mensubu gibi global perspektifle yaklasip lokal realiteleri yorumlamak yerine amerikan perspektifi ile yaklasip lokal realiteyi cozdugunu zanneden ve bunu objektif olarak yaptigini dusunen kitleye dahil ettigim sahsiyet.
  • kendisi milliyet'in en kıdemli yazarıdır gün itibari ile.
  • ne yazarsa yazsin, ne kadar ciddi yazarsa yazsin kosesindeki resminde verdigi pozu gorunce, ister istemez gulmeye basliyorum, yazi bade oluyor.
  • 50 yılı aşan gazetecilik serüvenini anlattığı kitabı için; (bkz: dünyanın yazısı)
  • milliyet dış haberler köşe yazarı sami kohen, bilderberg toplantıları'nın dünkü ayağına katılmış. vay be.
  • 1928 yılında istanbul da doğmuştur. gazeteci albert kohen in oğludur. yahudi asıllıdır. türkiye de aynı gazete kurumunda en uzun süre hizmet etmiş yazarlardan biridir.
  • türkiye’nin libya stratejisi
    libya’nın isyancı güçler tarafından “kurtarılması” tamamlanmadan ve ulusal geçiş konseyi (ugk) henüz başkent trablus’a taşınmadan, birçok ülke yeni yönetimle temas ve özellikle iş ilişkileri kurma yarışına girdi.
    amaçları, kaddafi sonrası dönemde, libya’nın yeniden yapılanması sürecinde söz sahibi olmak ve “pastadan” pay almak...
    bu bazıları için libya’nın iç savaş sırasında kullanılamayan zengin petrol kaynaklarının yeniden çalıştırılması, bazıları için de yıkılan binaların ve altyapının tekrar inşası demektir.
    büyük petrol şirketleri ve müteahhitlik firmaları şimdiden libya’ya heyetler göndererek “iş koparmak” için atağa kalktılar. italya’dan güney kore’ye, abd’den fransa’ya kadar birçok ülke ugk’ya tekliflerini, projelerini sunmaya başladılar.
    bu arada ugk’nın libya’nın yeni meşru yönetimi olarak tanıyanların sayısı her gün artıyor. şu anda bu konuda tereddüt eden az ülke var: rusya, çin, güney afrika, venezuela gibi... onların bu tutumu, “pasta”dan pay alma yarışında arka sıralara düşmelerine ve eski pozisyonlarını kaybetmelerine yol açabilir...

    herkesten önce...
    türkiye bu yarışta atağa kalkan ilk ülkelerden biri.
    dışişleri bakanı davutoğlu’nun isyancı güçler henüz trablus’a girerken bingazi’ye gidip ugk lideriyle görüşen ilk yabancı ülke yetkilisi olması, zamanlı ve isabetli bir atılım.
    halk hareketine ve yeni yönetime yapılan bu jestin sembolik anlamı dışında, aktif bir destek niteliğini taşıması da önemli. nitekim davutoğlu bu vesile ile 100 milyon dolarlık bir yardımın müjdesini de verdi.
    bu paranın acil olarak ulaştırılması için “türk usulü” elden teslim edilmiş olması -garip görünse de- zekice düşünülmüş pratik bir yöntem...
    kasası boş olan yeni yönetim bu sayede bayram öncesinde memur maaşlarını ödeyebilecek!
    türkiye ugk’ya destek bağlamında şimdiden birçok adımlar atıyor. dün istanbul, libya temas grubu toplantısına ev sahipliği yaptı. türkiye yeni yöneticilere “akıl hocalığı” yapmanın dışında, ülkenin yeniden yapılanmasına yardımcı olmayı da üstleniyor.
    bütün bunlar, türkiye’ye libya sahnesinde önemli bir aktör olma şansını veriyor. açıkçası ankara’nın amacı, libya ile belki de eskisinden daha sıkı işbirliği kurmak, türk firmalarına ve çalışanlarına yeni imkânlar yaratmak ve o bölgede de ağırlığını hissettirmektir.
    aslında türkiye bu noktaya 6 ay önce libya’da ilk halk hareketi başladığı zaman bir bocalama dönemi geçirdikten sonra gelmiştir.

    zikzak’tan sonra...
    hatırlanacağı gibi ankara başta kaddafi’ye karşı bir tavır almaktan kaçınmış, bir süre suskun davranmıştır. bunun nedenini anlamak zor değil: o karmaşa ortamında türkiye bir an önce oradaki 25 bin vatandaşını tahliye etmek ve 15 milyar doları bulan yatırımlarına zarar vermemek için, çok ihtiyatlı davranmayı yeğlemişti.
    ancak bu arada bazı hatalar da yapılmadı değil. örneğin başbakan batılıların verdiği müdahale sinyalleri üzerine “nato’nun libya’da ne işi var?” gibi bazı çıkışlar yaptı. oysa çok geçmeden türkiye nato’nun libya’daki faaliyetine katıldı.
    türk hükümeti baştaki zikzakların ardından daha tutarlı ve pragmatik bir strateji benimsedi ve bu kez kaddafi’ye karşı çıkıp -daha önce türkiye’yi protesto eden- isyancılardan yana bir tavır sergiledi.
    şimdi de hükümet, yukarda belirttiğimiz gibi, muhaliflere ve ugk’ya tam destek veriyor ve aynen müttefikleri gibi libya’da söz sahibi olmak ve oradaki “pasta”dan pay alabilmek için başlayan yarışta öne geçmeye çalışıyor...

    http://dunya.milliyet.com.tr/…1/1431332/default.htm
  • halk hareketi küreselleşiyor-sami kohen

    bu yılın başlarında tunus ve mısır’da halk sokaklara döküldüğü zaman, hiç kimse bu hareketin, farklı biçimde de olsa, arap coğrafyasının sınırlarını aşıp avrupa’ya, hatta amerika’ya kadar yayılacağını beklemiyordu.
    oysa şimdi yunanistan’dan ingiltere’ye, ispanya’dan abd’ye kadar birçok ülke gösterilere sahne oluyor.
    atina’daki sintagma meydanını, madrid’deki puerta del sol’u veya new york’taki zuccotti parkı’nı, kahire’deki tahrir meydanı’na benzetenler var.
    tahrir meydanı, artık küresel boyutlar alan halk hareketleri için, adeta bir sembol veya ilham kaynağı oluşturuyor.
    gerçekten avrupa’nın ve amerika’nın çeşitli kentlerinde giderek yayılmakta olan protesto dalgası ile, kuzey afrika ve ortadoğu sokaklarında yaşananlar arasında çarpıcı benzerlikler var. ama arada önemli farkların bulunduğunu da belirtmek gerek.

    başlıca benzerlikler
    benzerlikleri tek kelime ile ifade etmek mümkün: öfke.
    ister arap, ister avrupalı, ister amerikalı olsun, sokaklara dökülenler, mevcut düzene karşı öfkeli olan insanlardır. halk kitleleri tepkilerini en etkin biçimde duyurmak için -artık güvenmedikleri ve umut bağlamadıkları siyasi partilerin, parlamentonun ve medyanın yerine- sokaklara veya meydanlarda toplanmayı yeğliyorlar. buradan yükselen seslerin daha fazla yankı bulacağına ve sonuç vereceğine inanıyorlar.
    bir başka benzerlik de, sokaklara dökülenlerin herhangi bir lider veya örgüt olmadan da, aynı amaç etrafında toplanmalarıdır. bunların bir araya gelmesinde, “facebook” ve “twitter” gibi sosyal iletişim araçları büyük rol oynuyor. protestocular arasında genç kuşak çoğunluğu oluşturuyor. işçilerden üniversite profesörlerine kadar değişik sosyal sınıflara veya farklı etnik ve dinsel gruplara mensup insanlar, aynı safta yer alıyorlar.
    bu gösterilerin diğer ortak bir özelliği de, barışçı karakteridir. protestocular şiddete başvurmamaya özen gösteriyorlar. yeter ki resmi makamlar onlara karşı kaba kuvvet kullanmasın...

    esas farklar
    arap dünyasındaki halk hareketi ile avrupa ve amerika’dakiler arasında en önemli fark, birinci kategoridekilerin daha çok siyasi, ikinci kategorilerin ise ağırlıklı olarak ekonomik bir nitelik taşımasıdır.
    sokaklara dökülen araplar, öncelikle özgürlük istiyorlar, uzun yıllardan beri iktidarda bulunan diktatörlerin ve yozlaşmış yöneticilerin çekilmesini hedefliyorlar. diğer bir deyişle, arap sokaklarındaki olay, değişim ve dönüşüm amaçlı bir devrim hareketidir.
    avrupa ve amerika’daki meydanları dolduranların önceliği ekonomiktir. zaten bu ülkelerde özgürlük bir sorun değil. bu göstericilerin amacı finansal krizin yol açtığı ekonomik ve sosyal tahribata karşı tepkilerini ve düzen değişikliği ile ilgili taleplerini duyurmaktır. amerika ve avrupa sokaklarındaki olay, sosyo-ekonomik sistemde reformlara yönelik bir evrim hareketi niteliğindedir.

    amerikan sonbaharı
    abd’de önce new york’ta başlayan ve şimdi giderek yayılmakta olan gösteriler, halkın geniş bir kesiminin mevcut düzene karşı olduğunu ortaya koyuyor.
    “wall street’i işgal et” sloganlı harekete katılanlar, işsizliği, yoksulluğu, gelir dağılımındaki eşitsizliği, vergi adaletsizliğini, eğitim ve sağlık hizmetlerindeki yetersizlikleri protesto ediyorlar. hedefleri de bugünkü sıkıntılara sebep olan dev şirketler veya başka bir deyişle “vahşi kapitalizm”dir.
    şimdi bütün dünya “amerikan sonbaharı”nın nasıl gelişeceğini ve ne gibi sonuçlar yaratacağını merakla bekliyor.

    kaynak: http://dunya.milliyet.com.tr/…1/1449312/default.htm
hesabın var mı? giriş yap