• ilkçağdan beri birçok sanatçının şiirine, heykeline konu olan efsane, masal. bugün adı bardakçı olan yerde bir tatlı su kaynağı göl varmış ve o gölde salmakis isimli bir peri yaşarmış. artemis'in şürekasından olmadığı için de avlanmaz, hayvan katliamına katılmazmış. bu nedenle de elinde ok ve yay taşımazmış bu su perisi. işi gücü gölün sularında çırılçıplak meşk etmek ve yıkanmakmış. saçlarını da mersin yapraklarıyla tararmış. gölün suyundaki aksine bakar bakar kendine hayran olur, gene bakarmış da doyamazmış güzelliğinin seyrine. gel zaman git zaman göle bata çıka yıkanıp, dağa bayıra vurup gezdirirken kendini bir delikanlıya rastgelir. delikanlının adı "hermaphroditos"dur. körpeyi gören salmakis, saçına başına ayar verip yanaşmış. içinden de bildiği bütün duaları edip aşk büyüsü dilenmiş. bütün cazibesiyle yanaşıp "seni doğuran anaya kurban olurum ben. tanrı mısın nesin sen? hadi gel evlenelim" demiş. ama toy hermaphroditos karnı doyunca emziği iteleyen çocuk gibi itelemiş salmakis'i. salmakis itilmişliğin verdiği acıyla zaten haşır neşir olduğu gölün sularına dalıp kaybolur. hermaphroditos da garibim "sıyırdık!" zihniyetiyle ferahlamak için aynı göle girmez mi! salmakis bildiği bütün duaları hızla tekrar ederek yüzen adaleli hermaphroditos yanaşır ve onu bir yılan gibi sararak gölün sularında çırpışır. "bizi birbirimizden ayırmayın" diye dualar ederek dudaklarına yapışır ve gölün derin sularına çeker delikanlıyı. seven kadın ne yapmaz? işte o anda gölün sağındaki tapınakta oturan hermes ve solundaki tapınakta oturan aphrodite duymuş bu yakarışları. yani tanrıların duyar saatine gelmiş ve bu duayı kabul etmemişler mi? etmişler. hem de iki bedeni bir etmişler. hem dişi hem erkek olmuşlar. işte hermafrodit lafı da burdan çıkmış derler. hâlâ bardakçı koyundaki suda ferahlatıcı hatta rahatlatıcı ve ileri gidersek de erkeklik gücünü azaltıcı bir tılsım olduğu söylenir.
  • (bkz: bodrum)
    (bkz: bardakçı koyu)
hesabın var mı? giriş yap