*

  • (bkz: benny safdie)
    (bkz: josh safdie)
  • ortaya koydukları yapımları beğenerek takip ettiğim yapımcı/yönetmen/oyuncu kardeşler. tam filmmaker oluyor kendileri aslında . son olarak good time da iyi bir iş çıkardılar ve şimdi de uncut gems ile beklentileri yükselttiler açıkçası, merakla bekliyoruz.

    tarzları tam benlik gerçekten. şöyle üçümüz bir sinema sohbeti yapsak çok iyi olurdu, kafa dengiyiz de bence görüp okuduğum kadarıyla.
  • (bkz: good time) ve (bkz: uncut gems) ile harika bir çıkış yakalayan yönetmen kardeşler.

    bu başarılarını sürdürürler ve biraz daha herkesin izleyip beğenebileceği, ana akım (mainstream) filmler yaparlarsa adlarını en başarılı yönetmenler arasına yazdırabilirler.

    ama bence esas başarıları çektikleri filmlerden ziyade (bkz: robert pattinson) ve (bkz: adam sandler) gibi iki sığırı bile oyuncu yapabilmeleri. nerede duydum bilmiyorum ama iyi yönetmen odunu bile oynatabilir diye bir laf vardır. bu kardeşler bu sözün canlı kanıtı adeta.
  • good time ve uncut gems yapımları ile favorilerim arasına giren yönetmen kardeşler. filmlerinde genellikle kaybetmeye mahkum ana karakterlerinin aşama aşama batışlarını, neye ellerini atsa mahvetmelerini ustalıkla işlerler. kullandıkları kamera açılarıyla izleyiciyi de ana karakterle bir yapıp, onunla birlikte filmi yaşamamızı sağlarlar. gerilimli, yorucu atmosfer yaratmada çok başarılılar. bol diyaloglu senaryo yapısı, incelikli kurgu, başarılı müzik kullanımı filmlerinde dikkat çeken noktalardır.
  • yeni kısa filmleri: goldman v silverman.
  • röportaj

    dün gece aklımı aldıkları için acaba abartıyor muyum diye alçakgönüllü bir araştırma yapayım dedim, abartmıyormuşum. yukarıdaki röportajı bulmak için friedkin, cassavetes, safdie brothers yazmam yetti.

    kapalıçarşı stayla : “he was working in the diamond district when we were younger so he would tell us all these incredible stories about being a runner and a jewellery salesman on 47th street,” says benny, referring to the street in manhattan lined with buzzer-entry-only shops fronted by gem-filled window displays.

    muhtemelen altman, lumet, pollock, herzog'un bad lieutenant'ı ya da michael mann'ın collateral'ı kanalından da yürüsem bir yerlerden en kötü review düşerdi. yapımcı scorsese ona keza. demek istediğim hususi merakımın olduğu "birader" sinemasını her daim tatmin edici bulmuşumdur. her nasılsa bazen yıllar sonra alakasız bir makale okurken ya da keşfettiğim bir müziği dinlerken aklıma gelir "vay kurnazlar vay demek buymuş" dediğim de vakidir. filmi seyrettikten yıllar sonra bazı detaylar hiç de tesadüf olmadığını görmek de ayrı bir lezzet.

    uzun lafın kısası bu genç arkadaşlar yıllar önce sinemayla arama neden mesafe koymam gerektiğinin güzel bir örneği oldular. analar neler doğuruyormuş derler ya o hesap. gerçi artık indie övmüyorum, hangi indie'ciyi övsek dağılıyor yalnız bu arkadaşların olayı indie de değil, külliyata hakim olup özgün bambaşka bir aroma yakalamışlar. 2009 gibi abd sineması için kafamda bişiler vardı, yeni nesil öğrenci filmlerindeki inceden ilim dehası ve geleneğin üstatları arasında köprü üslup namına nasıl olacak acaba şeklinde. bu genç kardeşlerimiz "aha böyle olacak hoca sen rahat ol" diyorlar.
  • gorunuse gore bu biraderleri daha cok duyacagiz, ancak bir sartla (aciklayacagim efendim).

    2015'de uzun bir ucak seyahati sirasinda sadece "ooo icinde muzik var" falan diye daha once adini hic duymadigim bir film seyrettim; whiplash! film beni o kadar etkilemisti ki ayni ucak yolculugu sirasinda filmi bir daha seyretmistim. sonra yonetmeninin 85'li olmasini cok sevmistim. gittim destek olsun diye filmin dvd'sini aldim. la la land fena degildi. first man'i henuz izlemedim, o da guzeldir buyuk ihtimalle (bazi yorumlar cok iyi olmasa da).

    boyle genc bir yonetmenin boyle buyuk isler basarmasi fikrine bayiliyorum (ben de genc oldugum icin olabilir haha).

    bu yonetmenlerde de resmen benzer bir pattern'e dustum. yorgun bir gunun ardindan eve geldim, aaa bir baktim, sandler'in yeni filmi cikmis... ne olaki?

    boom! resmen gozumu kirpamadan seyrettim uncut gems'i. efsane yoran, dayak yemissiniz gibi hissettiren muazzam bir film. kurgusu efsane (whiplash'in de en etkileyici yani kurgusuydu). sonra merak ettim tabi ki, bir de ne goreyim. yonetmen biraderlerin aritmetik yas ortalamasi damien chazelle ile ayni haha

    sonra pattinson'u sevmedigim icin varligindan haberdar oldugum ancak yuzune bile bakmadigim good time'i izledim. bu da harika bir film ancak icime soyle bir kurt dustu.

    good time'i izlerken sanki uncut gem'i izliyormusum gibi hissettim. yani asiri hareketli, neredeyse bir el kamerasi ile cekiliyormus gibi hissettiren sekanslar, psikolojik etkileri olan bir muzik ile acilan sonra kapanan sekanslar, oyuncunun kameraya dik dik baktigi, her an saldiracakmis gibi bir his veren ama saldirmadigi sekanslar, kotu adam ve kotu adama sinirlenen diger adamin nedense kavga etmeyip medeni medeni konusmaya devam etmesi falan... yani bu tricklerin hemen tamami iki filmde ayni, sadece context degisik...

    ımdii, acikcasi ben bu pattern'i sevdim. benim acimdan sorun yok, ancak bir muddet sonra sikici olmasi ihtimali var. uncut gems'den sonra buyuk ihtimalle saglam producer ve saglam butceler ile saglam bir ise baslayacaklar. bakalim yine kendilerini tekrar mi edecekler, yeni birsey soyleyebilecekler mi?

    damien chazelle bu konuda sanki bu biraderlerden bir adim daha onde gibi...

    ote yandan, paralel bir evrende keske bir firsat olsa da birgun bu biraderler ve chazelle ayni hikayeyi yonetse, biz de oturup izlesek karsilastirsak, harika olurdu.
  • 35. bağımsız ruh ödülleri'nde uncut gems'le en iyi yönetmen ödülünü aldılar ve ardından harika bir konuşma yaptılar. peki konuşmanın neresi harikaydı? onu da filmi izleyenler anlayacaktır *
  • bu biraderlerin pek çok sohbet videosunu izledim. dolu dolu insanlar görmek ooohhh dedirtiyor gerçekten. amerikan film endüstrisinin torpillileri konumunda da değiller, nyc'li film-maker'lar olarak takılan, kendi ekibiyle istedikleri tarzda istedikleri senaryo ile film çeken gençler görmek çok güzel. (bkz: a24), sana da saygım var pek çok filmin elinden tutuyorsun ve bu da yönetmeni ve tüm diğer istekli insanları teşvik ediyor. gems'in yapım/dağıtım şirketi kendisi. indie işlerin güzelliği gerçekten yokluktan çıkan işler. "raw" filmler izliyoruz sayesinde. yine a24 yapımı (bkz: waves) filmi son zamanlarda izlediğim diğer bir güzel iştir mesela.

    safdie'leri criterion collection'ın şu videosunda da çok sinefil olduklarını görüyoruz. seçtikleri filmler çoktu ve eski veya duyulmamış filmlerdi. o kadar çok seçtiler ki götüremediler düzgünce zaten boşan da semerini ye josh safdie. kardeşlerden mavi göz benny fizik okuyorken okuldan ayrılmış, abisi josh benim dersime bi gel demiş ve bu film izlenen derse gittiğinde ermanno olmi'nin il posto'su izlenmiş. o gün "omg we can make movies like this" demiş, josh'ın okula aynı bölüme geçmiş ve sağolsunlar iyi ki demiş. son iki filmleri baştan sonra panik atak krizleri ile yapmaaa yapmaaa diyerek geçiyor. bunu bana sadece (bkz: breaking bad) dedirtmişti. son filmleri (bkz: good time) ve (bkz: uncut gems) şu zamanların filmleri arasında değerli görülmesi filmler bence.

    filmlerinin dili çok güzel. dış sesi asla dışlamamaları, yani trafiğin diğer insanların sesinin de duyulması, sadece iki kişinin değil pek çok kişinin neredeyse aynı anda konuşması, aksiyon sahnelerinin akıcılığı daha sayarım.. bu filmi beğenmeyip yarıda bırakan çok arkadaşım oldu, sanıyorum ki sinema sevmediklerinden. yani evet film izler herkes ama "bu iş çok iyi yapılmış bir iş" diyemeyen insanların pek beğenmeyecekleri aşikar. çok ince elenip sık dokunan bir film bu. hiçbir gereksiz cümle, sahne, kamera çekimi yok bence. son dakikasına kadar kilitlemeyi hak eden bir film. neyse, bu filmi mannhattan diamond district'te çekmişler, muadili kapalıçarşı olan yer aslında ve bunları gören bir kuyumcu babanızın bana 10k dolar borcu var unutmasın diye tehdit etmiş hsjadhhsa. histerik gülerek tamam demişler, bu yahudilerin cemiyet fena. neyse, son iki filmleri aynı doğrultuda ilerliyor gibi, farksız. ancak şöyle bir şey duydum, uncut gems'deki howard karakteri için hep adam sandler'ı düşünmüşler ve oynatabilmek için good time gibi güzel bir iş yaratıp büyük adımlar atmayı hedeflemişler. aslında uncut gems'in 10 senedir oluşturulan senaryosunun arasında bir de good time gibi bir bombayı patlatmış olmuşlar. (bkz: martin scorsese) de gems'in baş yapımcısı :)):) çocuklar hayatlarını yaşıyor...

    uncut gems ile bağımsız ruh en iyi yönetmen ödülünü aldılar, mavi göz benny safdie de filmlerin kurgusunda olduğundan bağımsız ruh en iyi kurgu ödülünü de aldı. aynı ödül töreninin en iyi senaryo kategorisinde de aday olmuşlar. 2017 cannes'da good time ile altın palmiye en iyi film, büyük ödülü, jüri ödülü ve en iyi yönetmen ödülüne aday olmuşlar. müthiş başarı bence. daha çoktur tabi adaylıkları da bunları biliyorum ben.

    eklemeyi unutmayayım, bu biraderlerin daha çok filmini izleyeceğiz gibi. yeni filmlerinde "tabi tr'de dağıtım şirketleri gösterime sokarlarsa" nerede lütfen söyleyin edasıyla sinemaya koşturma keyfi diyeceğim.

    edit: birkaç akla gelen yeni bilgi.
hesabın var mı? giriş yap