• namaz esnasında cemaatin yanyana sıra sıra dizilmesi hali, kalabalık halinde cami dışında kalan olursa imam tarafından "safları sıklaştıralım ey cemaati müslümin" şeklinde dile getirilir, cemaat boşlukları doldurur, dıkışır, arkadan gelenlere yer açılır. (bkz: safları sıklaştırın)
    sözlük anlamı "yer almak" gibi bişi olsa gerek.
  • özellikle cuma namazında sık tutulması evladır. aksi takdirde ayakta kalanların boş yerleri görmesi hoş olmayan diyaloglara sebep olabilir.

    vakt-i zamanında küçük bir mahalle camisinde ergenlik dönemine yeni girmiş, sesi çatallaşmış genç bir müezzinden "muhterem müslümanlar, safları sık ve temiz tutalım" versiyonunu da duymuştum. herhalde çevreci bir müezzindi.
  • islam ilmihallerinde adabı genişçe bir şekilde anlatılan eylem. açıklamak gerekirse: camiye giren ilk kişi birinci safta imamın seccadesinin arkasına, ve biraz sağa oturur. akabinde gelenler onun sağ tarafına sırayla yerleşirler. sağ taraf dolduktan sonra, gelenler imamın arkasından itibaren sola doğru oturmaya başlarlar. bu hadise ikinci ve diğer saflarda da aynı şekilde devam eder. cemaatle namaz kılarken birinci saf, en faziletli ve sevap mekandır. ayrıca, hep bize söylendiği gibi safların sık tutulması da gereklidir. sıklık ölçüsü, cemaatin omuzlarının birbirine temas etmesidir. arada boşlukların kalması, ilmihal diliyle mekruhtur ve cemaatin sevabını azaltır.

    memleketimizde ise saf tutma, enteresan bir şekilde ortadan değil de duvar dibinden başlar. namaz vaktinden önce tenhaca bir camiye girerseniz bunu çok rahat bir şekilde görebilirsiniz. o an 25 kişi varsa içeride, hepsi duvarın dibinde sıralanmış olur. bir de müezzin etrafında toplaşma adı verilen garip bir durum daha vardır. müezzinler camide kendilerine ayrılan parmaklıklı bir bölme içinde namaz kılarlar genellikle. bu bölme çok popülerdir*. birinci saftan önce burası dolar.

    bir de aslında yazılı olmayan, ancak bize özgü bir saf kuralı daha mevcuttur. gençler ve çocuklar ön safta namaza duramaz. yirmi küsür yaşında dahi olsanız, birinci safa oturduğunuzda hemen bir veya birkaç sakallı amcanın size değişik bir bakış savurduğuna şahit olabilirsiniz. hatta oraya oturan çocuksa kolundan tutulup arka tarafa doğru sepetlenmesi sıkça rastlanılan bir manzaradır. çocuğun içinden gelmiş, hevesini kırmayalım diye bir düşünce yoktur. ayıptır.. sonra gençler hiç camiye gelmiyor kardeşim! diye yakınıp durular cami lokalinde.. kardeşim, yaklaştırmıyorsun ki adam neden gelsin demek ister insan ancak diyemez...
  • saf tutmak ile ilgili bir yanlış inanış da safın hep parmak uçlarını bir hizaya getirmek sureti ile oluşturulması gerektiği inancıdır. halbuki saf, topuklar aynı hizaya gelecek şekilde oluşturulmalıdır.
  • rivayet edilirki ashab namaz saflarında o derece birbirlerine yakın ve sık dururlardı ki elbiselerinin omuz, dirsek kısımları eskirdi.

    yine aynı rivayetlere göre aynı safta yanyana duran kişilerin ayaklarının yan kısımlarını birbirlerine değdirecek şekilde durmaları sünnettendir.
  • oluşturulurken, omuz omuza verilir/verilmelidir ki hizâya girilsin, maddeten yakın temâs ederek mânevî etkileşim ve bütünlük peydâ olsun.
    muhterem cemaat safları sık ve düzgün tutalım
  • beraberce namaz kılarken bazı masum geyiklere de sebep olabilir.

    şöyle ki;

    namazı kıldıracak kişi doğal olarak "saf tutalım arkadaşlar" dediğinde hızlı davranan birkaç kişi diğerlerini hemen yakalayıp tutar. bu arkadaşlar akıllarınca geyik yaparak imamın "saf tutun" direktifini saf arkadaşlarını tutarak yerine getirmişlerdir*
  • (bkz: saffât)
  • sabaha kadar içip cenaze namazına katılan bir genç için çok başka manalara gelebilen bir durumdur.
    delikanlı sabaha kadar o bar senin bu bar benim o kız senin bu kız benim diye takılır. sabah gelen bir telefonla en yakın kız arkadaşının anneannnesinin vefat ettiğini bir başka yakın arkadaşından öğrenir. camiye gitmesi gerekmektedir. abi ben gelmesem daha iyi olur hala sarhoşum der. arkadaşı sen bilirsin ama gelmezsen x çok üzülür der. peki o zaman der ve kafası gözü dağılmış alkol kokuları eşliğinde camiye gider. cenaze namazı sırasında yanındaki bir amca kendisine saf dur der. hayatında hiç cenaze namazına katılmamış arkadaş bunu, heralde alkollü olduğum çok belli oluyor diye anlar ve peki der.
    hikaye biraz abartılsa da sonu itibariyle gerçektir.
    aslında sesli anlatsam çok komik.
  • çok az kişinin bildiği, askeriyeyi andıran bir eylem. bu kadar yıl camiye gittik, cuma kıldık, halen daha bizim milletimiz saf tutamaz. saf tutmak, kavram olarak bana taburu hatırlatır. diyelim ki falanks formasyonuna geçeceğiz değil mi? saf tutulur. düşmana saldıracağız değil mi, yine düzgün bir saf tutulur. düzen, tertibi gösterir. prusya'nın askeri başarılarının bir sırrı da, ordusuna saf tutma talimleri vermesidir. birçok avrupa ordusunun aksine, prusya ordusu saf tutma, yer değiştirme gibi askeri manevralara çok önem verirler. bu da yapılacak yaylım ateşinin, en optimize olmasını sağlar. iskender'in başarısının sırrı da saf tutmaktadır. falanks formasyonun da her bir tabur, sıkı durmalıdır ki mızrak duvarı geçilmesin. formasyonlardan haberi olmayan rakipleri çatır çatır doğrarlar böylece. iyi bir cuma namazı için de iyi saf tutulmalıdır. öyle bölük pörçük olmaz bu iş. birlik olma, tek yumruk olma, iyi bir safsız olmaz.

    hava soğuksa, yapıştıracaksın o omuzları ki 5-10 kişi daha sıcak yerde kılabilsin namazı. ayakta dikilmesinler dışarıda ezan vakti. milim milim boşluklardan kaç kişi sığdırırım ben o safa. bana kalırsa günlük hayata bu kadar etkisi olan saf tutma askerde mutlaka öğretilmeli. asker de ne öğretiyorlar anlamıyorum. bir de gereksiz falan derler. daha saf tutmayı bilmiyorsun da askerlik gereksiz oldu. tüü senin kalıbına.
hesabın var mı? giriş yap