• uzun süren dolambaçlı anlatımlardan sonra konuyu iki sözle annatmak; dinleyicilerin içine su serpmek. bi de 'sadece gelmek' war.
  • - suleyha
    - efendim suleyman
    - var ya seninle nicedir tanisiyoruz ya, kimsede sendeki sac teli yok.
    - saol suleyman
    - ayrica su burnunun sol kenarindaki ben var ya, o sana cok yakisiyor, bi de kalcalarinin sismanligi sana yakisiyor.
    - suleyman neler diyorsun sen?? sadede gel, para mi istiycen??
    - $eyyy seni seviyorum....
    - .... suleyyymannnn
  • toplantilarda lafi uzatanlara denilmesi gereken kisa soz obegi.
    ayrica uzun tartismalar sonucu kararsiz kalan guruplara da soylenebilir.
  • otomatige baglamis gibin konusan kisiye silah olarak kullanilan kalibin mastar hali, cogunlukla got ettiren icerir.
  • (bkz: sadet)
  • nihayetlendirmek. uzun laf kalabalığını sona erdirip, ağızdaki baklayı çıkarmak. söylenmek isteneni söyleyebilmek.
  • bi sonuca bağlasak anlamı taşır. yeter konuş konuş aynı şeyleri konuşuyoruz artık bir sonuca bağlasak şu mevzuyu gibi.
  • ing.
    (bkz: cut to the chase)
  • gevezelerin başaramadığı durum
  • saded ya da sadete gelmek yanlış.
    sadet ve sadede gelmek doğru.

    sadet http://www.tdk.gov.tr/tdk ya göre
    konuşulan asıl konu, asıl madde
    demektir.

    çok karmaşık görünen ama aslında gerçek anlamında kullanılan sadede gelmek ise benim konuyu hala uzatmam gibi bir durumda söylenecek bir söz olarak açıklanabilir.
hesabın var mı? giriş yap