• lisede bu teori o kadar kafamıza kakılmıştır ki içimizde ruslar'a karşı bir acıma duygusu bile oluşmuştur. "yazık adamlara, nasıl üşüyorlar demek ki. şöyle temmuz ayında antalya plajına uzanıp, 'oh be kemiklerim ısındı valla' demek için yüzyıllarca mücadele etmişler" yorumu yapmak mümkün olabilirdi bu resmi tarih tezine karşı. adam gibi "emperyal politika" deseler olmaz. zamanında finlandiya'yı niye topraklarına kattı o vakit bu ruslar? "soğuk denizler de önemli tabii" mantığıyla mı acaba..
  • buharlaşma nedeniyle tuz oranı fazla olan denizlerdir. ağzınıza burnunuza su kaçarsa bu denizlerde çok fenadır. şnorkel kullanılması tavsiye edilir.
  • bu denizlerin suları azdırmaz...
    (bkz: denizin soguk suları beni azdırdı)
  • ilköğretim ve lise'de rusya'da yaşayan insanların sanki başka bir isteği yokmuş, tek eksikleri buymuş gibi anlatılan ve daha sonra diğer ülkelerin de katıldığı savaşların nedeni olarak öğretilen çok çok sıcak suyun bulunduğu yerler.
    bir nevi rusların kızıl elması olarak gösteriliyor bize ama rus eğitim sisteminde bunun karşılığı nedir merak ediyorum.
    bir halk bir diğer halkı deniz ısısına olan düşkünlüğü ile tanıdı..
  • sahin k'nın pek haz etmediği denizlerdir..
  • (bkz: ikinci cemre)
  • ekvator kısmında bulunan insanlarının genellikle bugday tenli oldukları denizler.sıcak denizlere kıyısı olan ülkelerde yaz aylarında turist patlaması olur.genellikle bu turistlerin ya ülkelerinde deniz yoktur yada soguk denizlere kıyıları vardır.
  • ortalama bir rus'un en buyuk hayali.
  • inmeyi isteyenlerin aklinda baska neden de aramak gerekebilir, mesela diyelim senin o kadar kiyin var denize vesaireye, bu kiyilar uzerine sehirler yapmissin, yazlari aksiyon bol ama kis bir geliyor herkes ac. niye? eh liman ve onu cevreleyen denizin yarisi donmus cunku, yil da 1760, adam gibi millerce buz kiracak, genis yol yapacak teknoloji de yok/olana da paran yok. o kadar hammadde var satip para kazanacagin, kendine yetmiyorsan karsiliginda yemek alacagin, gel gor ki kis bir geliyor sen bunlari kara komsularindan baskasina satamiyorsun, onlar da ya fakirlikten ya da ilgisizlikten alamiyor, alabilenler de tek secenek olduklarini bildiklerinden dusuk fiyat cekiyor. o halde ne yapmalisin? sicak denizlere inmelisin! donmayan denize bile kiyin varsa, bu denize indirdigin gemileri istedigin ulkeye yollamani engelleyecek bir ulke varsa cikisi tutan, onu da bir sekilde kafalamalisin. ha yil 1960'a gelince sen kuzeydeki buzlari kirabilsen bile, enerji bolgesi olan yere donanma sokman gerekebilir guc projeksiyonu amacli, o denizler de seninkilere gore sicak sayiliyorsa, bir gun bunlar hakkinda "ayni isimde iki farkli politik nedene baglanabilecek bir inme istegi doguran bazi denizler" tarzi bir tanim da yapilabilir.
  • verin doğal gaz rezervlerini, alın sıcak denizinizi, alın size muğladan bir ilçe desek kabul edebilecekleri fetişleridir rusların. çöllere düşen mecnun misali, 14.yy'dan beri aradılar, taradılar, denediler, kafkaslar balkanlar dinlemediler, katılmadıkları savaş kalmadı ama sıcak denize inilemedi arkadaş. 18.yy'da fransızların göz yumması sonucu boğazlardan geçerek akdenize inen rus donanması, çeşme baskınından hemen önce denizin ortasına demirleyip sıcak denizin keyfini çıkarmış olması, kaptanın güneşlenmiş tayfanın balıklama dibe dalmış olması falan muhtemeldir bence. bu masum istekleri karşısında hep üzülmüşümdür ulan millet dünyayı ele geçirmek istiyor adamların istediği bi sıcak deniz diye. neyse ki şimdi her yaz burdalar, sıcak deniz aşklarını akdeniz-ege sahillerinde pekiştiriyorlar. hemde bizim gibi abazan bir topluma, güzel kızlar yurdu olan memleketlerine vizeyi kaldıracak kadar da cesaretliler. ya da bu sıcak deniz fetişi gözlerini fazla boyamış.
hesabın var mı? giriş yap