• semaver kumpanya'nın bir hayli "masraflı" oyunu. işin masraf yönü zaten kendi yağıyla kavrulan bu tiyatronun bir de oyunun prömiyerine birkaç gün kala soyulmasında.

    gelelim oyuna. süleyman ve öbürsüler, "max frisch’in “biedermann ve kundakçılar”ından esinlenerek yazdı"ğı, komedi bir metin. oyun semaver kumpanya'nın artık kendine has özellikteki "gag"leriyle de süslenmiş. özellikle birinci perdesi komik bir oyun ortaya çıkmış.

    ama komiklik de nereye kadar? oyunun önemli bir mesajı var(bunu ben söylemiyorum, yavuz pekman söylüyor, ayrıca basın bülteni söylüyor. yoksa bana ne, ben mesaj arayan bir kimse değilim hani) ve bu mesajların en önemli bölümü de şarkılarda. ancak şarkılar anlaşılmıyor. komedi merakı biraz tutsak ediyor gibi sanki yavaş yavaş bu tiyatrodaki arkadaşları.

    anıra anıra güldük. ama tokat yiyen hizmetçi de yetti bir yerden sonra ve bir süre sonra oyundan sadece gülmeyi bekler olduk. ama ikinci perde bu yönden de bizi doyurmayınca ne oldu? ilk perdenin bir iki esprisini tekrarlaya tekrarlaya ayrıldık tiyatrodan.

    bir de önemli bir komedyen olan serkan keskin var... 12. gece'deki yorumuyla bizi kahkahalara garketmiş şahane bir kişilik, harika şahsiyet.. ama kendisini şişman olmayan biri dışında görmeyi artık çok ister hale geldim. çok başarılı, çok iyi bir oyuncu ve şişmanlıktan başka şeylerle de insanları güldürebildiğini görmek istiyor insan. ayrıca kötülerin düeti diye geçen parça'da aydoyu oynayan arkadaşının arkadaki dansıyla alenen rolünü çalıyor, yine aydo ile süleyman'ın yemek masası konuşması sırasında arkadaki portakal çevirme atraksiyonu ve koskoca hareketlerle üzümü tükürmesi de dikkatleri üzerine çekiyor. sanki biraz daha dikkat etmeli böyle konularda. özellikle semaver kumpanya gibi bir tiyatro kominitesi (bu tamamen benim yorumumdur ub arada) olmayı başarmış bir topluluk içinde...

    süleyman ve öbürsüler ucuz bir komedi değil, semaver kumpanya, yine güzel bir oyun çıkartmış ortaya, elbette ayşenil şamlıoğlu'nun rejisi de bunda etkili. ama, insan sevdiğinden ister ya, bir sıçrama istiyoruz işte.
  • hüseyin sorgun'un aşağıya kopyaladığım yazısı üzerine ilgimi çeken ve bir kişi daha izlemeye niyetlenip, bir kaç kahkaha atsa şu zalim hayatta, dedirten oyun. genellikle koca mustafa paşadaki çevre tiyatrosunda sahneleseler de, her ay bir kaç akşam akatlar kültür merkezine geliyorlar.
    aylık programlar http://www.semaverkumpanya.com/seanslar.aspx adresinden takip edilebiliyor,
    ve biletler ticketturk ten temin edilebiliyor.

    semaver kumpanya, süleyman ve öbürsüler adlı oyunu oynamaya devam ediyor. yavuz pekman’ın yazdığı ayşenil şamlıoğlu’nun yönettiği süleyman ve öbürsüler, "iyinin yozlaşmış halinin kötüye tahvilini" anlatan grotesk bir komedi. oyunun müzikleri can atilla, hareket düzeni cihan yöntem, dekor tasarımı hakan dündar, kostüm tasarımı funda çebi, ışık tasarımı ulaş yatkın imzası taşıyor.

    süleyman (sarp aydınoğlu) ensesi kalınlaştıkça kalbi yufkalaşmış bir adamdır. zengin ve hali vakti yerinde olan süleyman, aktüaliteyi gazetelerden takip eden bir günümüz insanıdır. alışveriş tutkunu ve ulus pazarı bağımlısı karısı mürvet’le (akasya asiltürkmen) geçinip gitmektedirler. bir de bu mutluluğun tuzu biberi evin hizmetçisi mervanım (özlem durmaz) var elbette. ailenin reisi süleyman, günlük olayları gazetelerden takip etmekte, insanların göz göre göre ve gazeteler bu kadar yazdığı halde aynı yanlışa düşüp, aldanmalarına bir anlam verememektedir. yani olacak şey değil; "adam senin evine gelecek, üst katına yerleşecek ve evini ateşe verecek".

    süleyman, vicdanı olan bir adam. soğuk bir günde kapısını tıklatan, sevimli mi sevimli, masum mu masum şirzat'ı evinin bir köşesinde misafir etmese miydi yani!.. her ne kadar ilk başta biraz ürkse de, alışırdı zamanla. üstelik kendisinin de geçmişinde içli bir yoksulluk hikayesi ve arabesk replikler bulmak mümkündü. e sonra, kızmalı mıydı evine misafir ettiği şirzat'a, en yakın ve kadim dostu aydo'yu (bülent çukurcuma) haberi olmadan evinin tavanına yerleştirdiği için? evsizin halinden evsiz anlar mantığıyla, şirzat'ın gönlü kendisi sıcak bir yuva bulmuşken soğukta kalan aydo'nun dışarıda kalmasına elvermemişti belli ki. ilerleyen günlerde, şirzat ve aydo'nun tavan arasına hazırladıkları düzenek, onlarca varil benzin, ateşleme fitili cinsinden tedarikler de normal karşılanacak türden şirinliklerdi. süleyman abileri isterlerse elbette onlara çakmak bile verebilirdi çünkü, kardeşlik, sevgi bunu gerektirirdi. lafta bırakmadı elbette süleyman; verdi de...

    süleyman'ın trajik sonunu hazırlayan safderun yanı irdelenirken, bugüne dair hayli muğlak ve yüzlek bir samimiyetin altı birazcık eşeleniyor. "kötülüğün en kötüsü; iyinin yozlaşmasıdır." meselinden hareketle, max frisch'in "bay biedermann ve kundakçıları" adlı radyo oyununun izleğinde, yepyeni bir metinle günümüze yol bulan yavuz pekman, güncelliğin (t)uzağına düşmeden, sazı ve sözü belli bir oyun yazıyor. bu kıvrak tekstle buluşan ayşenil şamlıoğlu'nun ortaya çıkardığı reji, anlamı eğlence (komik) ile buluşturan bir zekanın ürünü. elbette bu iki ustalığa, semaver kumpanya'nın gençlerinin dinamizmi, oyun zekası ve her şeyden önemlisi "eğlendirirken eğlenme ya da eğlenerek eğlendirme" özelliği de eklenince, geriye kahkahaların izdüşümünde ilerlemek ve ilerlerken yol boyu molalarda düşünmekten başka çıkar yol kalmıyor.

    süleyman ve öbürsüler, anlatıcısı ayraç hanım (emel çölgeçen), özenle dilimlenmiş ve müzikle servis yapılan epizotları, oyunun her anında ve sahnenin her santiminde varlığını derinden hissettiren semaver'den sesler korosu'nun oyuna kattığı müzikal esintileri ile hoş bir seyirlik imkanı sunuyor. semaver kumpanya, işıl kasapoğlu'nun ışıltısıyla çıktığı sanat yolculuğunda, gençlerin adımlarıyla ustaların aklını, tecrübesini birleştirip emin adımlarla ilerliyor. antrakta ayaküstü sevinç erbulak’la laflarken, umut vaat eden ya da ne bileyim daha sevecenlik muskası bir kategoride değil, ana kategoride değerlendirilecek bir yerde olduğunu konuştuk, semaver kumpanya oyuncularının. süleyman ve öbürsüler, günün moda deyimiyle toplam kalitenin yakalandığı bir oyun. sezon bitmeden bir dinlemeli süleyman'ın öyküsünü... öbürsüler'i de...
  • 15-16 mart'ta, rize ismail kahraman kültür merkezinde diyarbakır td tarafından sergilenecek oyun.
  • diyarbakır devlet tiyatrosu tarafından sahneleniyor bu sezon. yönetmenin eline makası almaması nedeniyle oyun komediden seyirci açısından trajikomediye dönmüş maalesef.
  • izmir'de turnesine denk geldiğimiz, izmir devlet tiyatrosu'nun felaketlerinden sonra ilaç gibi gelen diyarbakır devlet tiyatrosu'nun pek bi keyifli oyunu. yönetim harika, kostüm-dekor harika, oyuncu seçimleri harika, oyuncular harika... hepsinden önemlisi: özenle ve aşkla hazırlanılmış.

    özellikle şu 3 oyuncu mest etti: kocaman cüssesinin altında taşıdığı kibarlığıyla ercan kılıçarslan, süpürge ettiği saçları ve çifte füzeleriyle sevi demirçivi ve oyun boyunca girdiği her kılıkta ayrı bi döktüren diyar gönülalçak

    bazen bile bile kundakçıları evimize alırız, onları besleriz, tüm açık şüphelere rağmen kendimizi bile kandırmayı başarabiliriz.

    "yangın karşısında herkes eşittir"
  • geçen sezon rize kültür merkezinde izlediğim oyun.

    diyarbakır devlet tiyatrosu tarafından sahnelenmişti. başta çok sıkıcı hatta yer yer saçma gelse de oyunun atmosferine girince anlatmak istediği ve eleştirileri oldukça anlamlı gelmişti.

    ayrıca figüranlardan biri de oldukça yakışıklıydı hatırladığım kadarıyla.
hesabın var mı? giriş yap