• s*: "sevdiğim, senin için ne yapabilirim? seni tamamen terk ettim."
    b*: "o zaman niye hala ağlıyorsun? seni gözyaşları içinde görmeye dayanamadığımı biliyorsun."
    s: "kara yılan asasına sahip olduğun için senin incinemez olduğunun sanmıştım."
    b: "ben asanın etkisinden kuşkuluyum. yine de bir açıdan yardımı oluyor bana: ipe çekilmiş olmama karşın havasızlıktan boğulmuyorum. gerçekten ürkütücü bir iyilik ve yardım bu. en azından şu urganı kesmek istemez misin?
    s: "nasıl keseyim? çok yükseğe asılmışsın. yaşam ağacının tepesinde asılısın ve oraya ulaşamıyorum. kendin yapamaz mısın, yılan bilgeliğinin sahibi?
    b: "uzun süre mi asılı kalacağım böyle?"
    s: "kendini kurtarmanın bir yolunu bulana dek."
    b: "öyleyse en azından ruhumun kuşunun benim için cennet'ten alıp getirdiği taç hakkında ne düşünüyorsun, onu söyle."
    s: "ne diyorsun? taç mı? taç sende mi? ne şanslısın, bir de hala yakınıyorsun."
    b: "asılmış bir kral, köy yollarında el açmış ama asılmamış bütün dilencilerle yer değiştirmek için can atar."
    s (kendinden geçerek): "taç! taç sende!"
    b: "salome, acı bana. nedir bu tacın sırrı?"
    s (kendinden geçerek): "taç! sen taçlandırılacaksın! ne mutlu bana ve sana!"
    b: "ah, ne istersin bu taçtan? anlamıyorum ve anlatılmaz bir acı çekiyorum."
    s (acımasızca): "anlayana kadar asılı kal."

    carl gustav jung, the red book
  • "her kim ki yukarılara tırmanacaksa, oraya baş aşağı çıkmak zorunda; alttaki ancak o zaman yukarıda olur." gustav meyrink, der engel vom westlichen fenster
  • fiziksel acının imdat çekici gibi de görüldüğü bir gece olduğundan, sık sık intihar teşebbüslerine sebep olan, gece diye nitelense de günler sürebilen zaman dilimidir. yaşanılan noktaya ne kadar metotsuz ve hızlı gelinmişse acının şiddeti de aynı oranda yükselecektir. kişi aydınlığa bakıyor olsa da görememesi nedeniyle dehşete kapılması; yıllarca karanlıkta kalmış bir ruhun aydınlıkla bir anda karşılaşması nedeniyledir. zamanla göz bebekleri oluşan aydınlığa duyarlı hale gelecek ve kişi her şeyi tüm netliğiyle görmeye başlayacaktır.

    (bkz: bu bir rıza lokmasıdır yiyemezsin demedim mi?) ayrıca (bkz: immanuel kant)
  • kişiyi aydınlığa çıkartacak olan depresyon süreci.
  • "o guiding night!
    o night more lovely than the dawn!
    o night that has united the lover with his beloved
    transforming the beloved in her lover. "
    john of the cross, the dark night of the soul, 5.
  • (bkz: bad trip)
  • 18-20 yil surdugu soylenen aydinlanma oncesi karanlik evresi..
  • john of the cross yani aziz john'un yazdığı bir şiiridir. yoğun bir depresyon hissini içinde taşıyan, melankolik ruh hali. en dibi boylama. karanlığın en karanlığına ruhun çekilmesi. lakin o geceden şafak söküş hali tam bir aydınlanmadır. herkes yaşar bunu, bazen maddi bir şeyle olur; aşk acısı, borç, ayrılık, kavga, kimlik bunalımı. bazen de daha derin varoluşsal bir krizdir. kişi ruhunun derinliklerine iner, bilinçaltına. orada yüzleşmeler yaşar ve içinde sahte olan, onu kendi olmaktan alıkoyan, tüm yalanlar yıkılır. tarot'ta yıkılan kule gibi diyebiliriz bu noktaya. o yıkımdan sonra yeniden doğmuş evresi gelir ve kişi ışığa çıkar. annesin rahminden yeniden doğmuş gibidir, artık kişiliği değişmiştir. peygamberlerin, dervişlerin, isa'nın haçta başına gelen budur. her insan hayatının bir noktasında yaşar, antidepresanlarla uyuşturulmadıysa tabi. aynı zamanda loreena mckennitt'da harika şarkıyı çıkarması için de ilham olmuştur. loreena mckennitt - the dark night of the soul
  • burası, herkesin kusurlarını ve karanlık taraflarını görmekte usta olan egonun kendi karanlığıyla karşılaştığı gecedir. onu görürsün, ona bakarsın, belki dokunursun. vücudun bir mezardır ve gün doğduğunda dirilirsin.
hesabın var mı? giriş yap