*

  • en gerçekçi romandan bile insanı bir anda yabancılaştırabilmeyi sağlayabilen yegane olaydır bu..

    george, omuz silkti..
    -beni görmek için geldin demek?
    michelle omuz silkti ve sakince cevapladı..
    -hayır eşyalarımı almaya geldim..
    george omuz silkti ve gazetesinden gözünü ayırmadan mırıldandı..
    -ben de inandım sanki..
    michelle onu duymazdan gelip omuz silkti..eşyalarını toplamaya başladı..

    bu nasıl bir tavırdır, bu nasıl dejenere bir iletişim şeklidir anlaması gerçekten güç!..
    sanki herkes romanın esas kahramanı anasını satayım..
    küçüğünden büyüğüne, bakkalından şövalyesine herkes birbirine omuz silkip duruyor..
    bir allahın kulu da "kardeş..şişş..bana mı omuz silktin sen?..sikerim bak belanı.." demiyor...

    "gel seni roman karakteri yapacağız, herkes seni okuyacak" deseler biz de havaya gireceğiz belki..
    biz de ona buna omuz silkmeye başlayacağız, bilemiyorum..

    ama yine de günlük konuşmalarımda yıllardır işitmediğim bir deyimi tek bir kitapta onlarca kez okumak garibime gidiyor..
    dallas dizisi mi ulan gerçek hayat?
    öyle herkes birbirine afra tafra yapsın, omuz silksin, kıçını dönüp elinde viskisiyle laf soksun?..

    adamı omuzlarından tutar bi güzel silkelerler şerefsizim..
  • bu karakterler olumlu cevap verirken de, olumsuz cevap verirken de omuz silkerler. tik olmuştur sanırsam.
  • aslinda kahramanin o an sakin oldugunu, kasmadigini vurgulayan bir ingilizce kullanim ancak ceviriye kurban gidiyor gibi geliyor bana. onlarca yuzlerce okuyucunun dikkatinden kacmi$ olamaz

    - "bu sular ne boyle hangi cehenneme getirdin bizi tomas boguluyoruz ulan" diye bagirdi ciglik cigliga.
    tomas omuz silkti
    - kasma be olm $urdan al can simidi keyfine bak

    abi suyun icinde nasil silktin o omuzu kimsin sen, lizard misin..
  • hakikaten meraki mucip bir hadisedir.
    bizim bildigimiz omuz silkme, "aysegül hadi kizim ver oyuncagi arkadas da oynasin" önerisine karsi
    4-5 yasindaki küçük kizimizin büzüstürdügü suratina ilaveten yaptigi bana ne bana ne hareketi degil midir dedim ve arastirmaya koyuldum.
    gavurcasi shrug'mis bu kelimenin.gittim sözlüge baktim(buna degil ingilizce sözlüge):
    "to raise the shoulders , especially as a gesture of doubt, disdain, or indifference"
    yani diyor ki, bizim bildigimiz bana ne bana ne hareketinin yaninda bir de "ne biliyim ben, o da olur farketmez,hadi ordan,yok daha neler" manalarina gelen bir hareket oluyor.
    yani kusmuk'un da dedigi gibi çeviri kurbani oluyor bu shrug.
    bu halde, birçok durumda "omuz silkti" yerine "başını salladı" kullanılabilir.
    lakin bu durumda da başı yukarı-aşağı, aşağı-yukarı ve sağa-sola sallamak gibi opsiyonlar doğacağından bu da çözüm getirmiyor duruma.
    anlaşılan omuz silkme ile idare etmek gerekiyor...
  • adamlar bizim gibi 24 saat elleri siklerinde kaşı babam kaşı değiller ki ;soğuklar,asiller,ne bileyim coollar.
    adamı romanın içine almışlar ondan bahsediyorlar.o omuz silkmesin de ,ben o nasıl omuz silkti diye korsan kitapçı arayıp bulan ve ögle yemeğinde dolma yiyen garip mi omuz silkcem.silk tabi kardeşim ,beni sözlükte yazar yaptılar ben değiştim sen ne yapsan yeridir.
  • roman karakterlerini hiç bir zaman boyun kireçlenmesi olmayacağının bir işaretidir.
  • "atlas omuz silkti" gibi bir çeviri kazasını kıl payıyla ıska geçen merak.

    .
  • roman telefonlarındaki "acı acı çalmak" merakı kadar kuvvetli değildir..
  • roman karakterleri omuz silkme tikinin yanısıra bi de miyoplar. istisnasız hepsinde var "gözlerini kısıp" bakmak.
  • çevirmen ve editörlerden kaynaklı bir meraktır. çevirmenin gerektiğinde inisiyatif kullanılıp, omuz silkti'nin önüne öznenin niyetini belli eden bir çeviri kullanması şarttır, örneğin: "bilmem dercesine (çevirmen eki) omuz silkti." aynı çevirmen nod ve shake ayrımını da bilmez, ikisini de "kafasını salladı" diye çevirir, okuyucuyu mala bağlatır.
hesabın var mı? giriş yap