• bir takim alet edevat ile gorsel acidan guzel bir $ov olmakla beraber siki disiplin gerektiren bir spor dali.
  • hayatımda özel bir yere sahip olan spor.
  • sadece bayanların yarıştığı, top, kurdele, ip, baton, çember gibi aletlerle senkronize hareketler yapılan jimnastik dalı. bu aletlerden bir tanesi dönüşümlü olarak devre dışı kalır. örneğin bu yıl uluslararası yarışmalarda kurdele kullanılmıyor
  • bu sporu yapanlar çok zorlu bir eğitim sürecinden geçer. vücudun ciddi anlamda esneklik kazanabilmesi için erken yaşta başlanmalıdır. biraz müzik kulağı ve sıkı bir koreografi yeteneği olması şarttır.
  • vakti zamanında yapmış olduğum ve bikaç ufak derece almış olduğum ama sonra bırakıp pişmanlıktan kendimi yiyip bitirdiğim gelmiş geçmiş en güzel spordur.kızların vücutları bi ayrı güzel şekil alır.genelde ruslar çok başarılıdır ama malesef ülkemizde yeterince destek gören bi spor değildir.hatta çoğu insan bilmez bile ne yazık ki
  • içimde ukte kalan tek şey.
  • her şey ilkokul 1.sınıfta okulumuza gelen antrenörler ile başladı
    sınıfa geldiler benimle beraber 3 kızı seçtiler. bacak boyları ve kolların uzunlukları ölçüldü. bacaklar kıvrıldı, eklem yerleri zorlandı. sonra da elimize kağıt verdiler. telefonlarımızı aldılar. gittiler.
    birkaç gün sonra 19 mayıs stadyumunda buldum kendimi. gidip gitmek istemediğimi bile hatırlamıyorum açıkçası. nermin öğretmen sıcakkanlı, tatlı bir bayandı. hamileydi diye hatırlıyorum. ufaktan bir tanışma. lisansımın çıkarılması için sağlık belgeleri bilmemneler. diyorum ya çok hatırlamıyorum.
    hatırladıklarım diye özet geçeyim.

    - acı, acı ve acı. o kadar çok canım acıyordu ki. özellikle esneme hareketlerinde. kaslarımı yırtıyorlardı resmen. (ki amaç buymuş sonra öğrendim). hatırlıyorum bu acıya odaklanmamamız için ''en sevdiğin meyve ne?, hangi rengi çok seversin?'' gibi abuk sorular sorarlardı.
    - kurdele, ip, top ve çember serileri vardı. ilk olarak ip serisi ile başlanıyordu. (en azından benim öyle oldu) (burada benim ağzıma sıçan sevgili selma'ya lanetlerimi yağdırıyorum. sürekli dalga geçerdi benimle. hatta bir keresinde iple kafama vurup ''salak bu kız ya'' deyip güldüğünü çok net hatırlıyorum.) (kaltak).
    - çember ve topta, çemberin ve topun havaya attıktan sonra onun ne kadar saniyede yere düştüğünü ve o saniyeler içinde kaç hareketin sığdırılabileceğini ne siz sorun ne ben söyleyeyim. (becerdiğim için değil, beceremediğimden diyorum zaten ne siz sorun ne de ben söyleyeyim diye.)

    kısacası benim için çok da parlak geçmedi bu dönem.

    sümerbank'ın lisanslı sporcusuyken bıraktım. üstelik annemlere yalvara yalvara. gitmek istemediğimi söyledim. nermin hoca defalarca aradı bizi. devam etmeli, devam etmeli diye. ben bıraktım. istemedim.

    pişman mıyım?

    aslında hayır. devam etseydim de muhteşem bir jimnastikçi olamayacağımı bildiğimden midir nedir öyle bir rahatım yani bu konuda.

    ritmik jimnastik bence bale'nin kuzenidir. en az onun kadar disiplinli, onun kadar kuralcıdır. (bale de yaptım ama ritmik jimnastik'ten sonra yaptığım için pek de zorlanmadım...aslında belki de özel bir kurs olduğu için bizi pek zorlamıyorlardı. cicici bale de görmüş olabilirim bilemiyorum. öcücü bale gören de vardır muhtemelen konservatuarlarda)

    bu yüzden çocuğunuzun bu tarz bir eğitim almasını istiyorsanız, antrenörünü/egitmenini çok iyi seçmelisiniz. kızlara özgü bir spor olduğundan ortamda oluşacak kızceğizlerimizin bazıları son derece gaddar davranışlar sergileyebilir.(çocuktur, elbette normaldir) çocuğunuz eğer benim gibi içine kapanık, utangaç bir bebe ise ''ay yavrum açılır utangaçlığı geçer'' diye göndermeyin buralara. gönderecekseniz özel kurslara gönderin. tütü giysin bale yapsın yavrum.
  • pek kimsenin bilmediği, genellikle rusların egemen olduğu spor dalıdır (ki bence sadece spor demek de haksızlık). esneklik gerektiren bir dal olduğu için küçük yaşlarda başlanması gerekir, doğuştan vücut esnekliğine sahip olmayanlar için ise çokça çaba gerektirir fakat imkansız değildir. temelinde mutlaka bale eğitimi vardır, antrenmanların büyük parçasıdır zaten zarafetini baleden alır. ritm duygusu önemlidir. mimikler, yapılan makyaj, giyilen mayo, aletin mayoyla uyumu ve hepsinin müzikle uyumu puanlamada etkilidir. seriler 1.30 dakika civarındadır. kurdele, top, ip, lobut ve çember olmak üzere 5 aletle yapılır. çok sıkı çalışma ister. birçok spor dalında olduğu gibi aylar yıllar süren antrenmanların sonucu 1.30 dakikaya bağlıdır. mayoları çok özeldir, çok da pahalıdır(aletleri de öyle). mayolar benim zamanımda ya yurt dışından getirilirdi ya da özel bir terzi tarafından dikilirdi. anneler sabahlara kadar üzerine taş ve pul işlerdi. türkiye'den çok başarılı sporcular çıkmıştır. dünya çapında başarılı olan sporcularımız hatta adını ritmik jimnastik literatürüne sokan sporcumuz bulunmaktadır.
    daha çok desteğe ihtiyacı olduğunu düşündüğüm,yaklaşık 7 yıl boyunca emek verdiğim, ödüller biriktirdiğim, geçirdiğim sakatlık sonucu ağlaya ağlaya bıraktığım en asil spor dalıdır.
  • spor mu, sanat mı, bale mi, jimnastik mi bir türlü karar veremediğim, olimpiyatlarda ne işi var dediğim daldı...

    sonra olimpiyatlarda tekrar izledim, bu kadar güzel bir görselliği bir kategoriye sokma çabamdan vazgeçtim. isterse spor olmasın, olimpiyat sayesinde izliyorum. o zaman polemiğe girmenin anlamı yok...
hesabın var mı? giriş yap