• kendilerine klinisyen demeyen asistanlara sahip bir branş.
  • iyonlaştırıcı radyasyon kullanarak kanser, bazen de kanser dışı hastalıkların tedavisini, radyasyonun etkilerini, tümörlerin davranışlarını inceleyen ve bu konularda eğitim ve araştırma yapan bir bilim dalıdır.
  • türkiye'de yeni yeni gelişen bir branş olsa da ileride adından çok söz ettireceği kesin olan nispeten daha rahat bir uzmanlığı olan bir branş. biyolojiden boğulmuş tıp öğrencilerinin hayatına fizik katan hayatı daha zevkli kılan ve planlamalarının oldukça zevkli olduğu göz önüne alındığında tusta yüksek puanlara ulaşmasına şaşmamak gerek. en iyilerinden biri de gazi üniversitesindedir.
  • burayı bitirenlerin zorunlu hizmetleri istanbul, ankara ve ya izmir gibi büyük şehirlere çıkabiliyor.

    bu açıdan avantajlı bir bölüm.
  • samsun omü radyasyon onkolojisi poliklinik sekreterinin ülkedeki tüm çalışanlara örnek gösterdiği bir disiplinle tek başına çalıştığı birimdir.
  • iyonizan radyasyon kullanılarak yapılan tedavi işlemlerinin kanser hücreleri üzerindeki etkilerini araştıran tıbbi bilim dalıdır. radyasyon onkolojisi kliniklerinde yapılan uygulamalar, radyocerrahi ve radyoterapi olmak üzere iki farklı grup altında incelenir. her iki grupta yer alan tedavi işlemleri de radyasyon kullanılarak yapılır. hastada nasıl bir tedavi planının uygulanacağı, uzman hekim ve sağlık personellerinden oluşan multidisipliner ekipler tarafından yapılacak detaylı muayeneler ve tanı testlerinin ardından belirlenir. tüm kanser hastalarının yüzde 70’inde tedavinin herhangi bir aşamasında radyoterapiye gereksinim duyulur. radyoterapi yöntemi, tek başına uygulanabildiği gibi cerrahi öncesi veya sonrasında kemoterapiyle birlikte de uygulanabilir.

    alıntıdır
  • eşim meme ameliyatını olduktan bir ay sonra ışın tedavisine başladık. haftada 5 gün ve tam 25 seans bu tedavi'ye devam ettik. nihayet bitti arkadaşlar. bundan sonra belli aralarla kontrol safhası geliyor.. bizim tümör hormon pozitif olduğundan hormon ilacı da alıyor eşim.

    "ozon tabakası delindi, 100 faktörlü koruyucu güneş kremi ile güneşlenin, yoksa kanser olursunuz" denilen bir ortamda eşime kim bilir kaç yıllık güneşlenme ile bile alınamayacak kadar ışın verdiler. ama emin olun arkadaşlar, insan bir kez ölümün soğuk nefesini ensesinde hissetmeye görsün... sıtmaya kesin razı oluyor..

    radyasyon zararlı ise niye veriyoruz? diye akla gelen en basit soru benim de aklıma geldi ve oturup internette araştırdım. yıllarca süren çalışmaların derlenip toplandığı ve uluslararası yayınlarda yer almış çalışmaları okudum.. evet... kemoterapi+ameliyat yapılan bölgede lokalnüks oranı, ışın tedavisi görenlerde sayısal olarak çok daha az.. görmeyenlerde daha yüksek. hiç düşünmeden bu "tedavi" yöntemini kabul ettik..

    eşimin sol göğsünü almışlardı. o bölge bir santim marj, yani "negatif cerrahi sınır" bırakılacak şekilde temizlenmişti.. zaten azıcık bir göğüs eti, sonra göğüs kafesi kemikleri ve kalp-akciğer geliyor ardından...! ışın ya bunları etkilerse...? insan bir kere kuşku denizine düşmesin... ışın verilirken nefes alıyor, göğüs kafesi ışın veren cihaza doğru yükseliyor... yani ışın verilen yerin altındaki sağlam dokular (kalp veya akciğer) ışına maruz kalıyor.. ne yapacağız? bizim aklımıza gelenler doğal olarak bu işin uzmanlarının aklına yıllar öncesinden gelmiş zaten.. o yüzden yoğunluk ayarlı cihazlar geliştirmişler.. hastayı önce yarım saat filan cihaza alıp ışın verilecek yerleri belirliyorlar. haritasını çıkartıyorlar bir anlamda... nefes aldığındaki sınırlar, ışınlanması gereken sınırlar belirleniyor. hasta derin nefes alıp veya kıpırdayıp ışınlanması gereken dokunun altındaki yere ışın yoğunluğu gidecekse cihaz ışın vermeyi kesiyor.. kendi hedef bölgesi görme alanına girince vermeye devam ediyor. (birader ne güzel anlattım yahu, gidip cihaza yatasım geldi....! emin olun bunlar bana anlatılanlar veya okuduklarım. hakikaten böyle yapabiliyorlar mı? kesin bilmiyorum. ama aynı hastane gurubunun başka semtlerdeki hastanelerden hastaların, sırf bu cihaz için ambulans ile her gün bizim hastaneye gelmesi biraz da olsa beni inandırdı. artık hiç bir şeye güvenemiyoruz maalesef. ama böyle bir cihaz yapmışlar. zaten ben bunu yıllardır düşünüyordum. ben ışın tedavisinde hedef belirleme fikrini savaşta kullanılan seyir füzelerinden yola çıkarak bulmuştum. füzeye yüklüyorsun hedefe giderken izleyeceği yoldaki coğrafi yükseklik ve alçaklıkları, füze yerden çok az yüksekten ve buralara çarpmadan, diyelim 4 metre yükseğinden uçarak hedefe varıyor. gerekirse alçalıyor, gerekirse yükseliyor ve hedefe varıyor. radara yakalanmıyor. neden insan sağlığı için bu tekniği kullanmıyorlar? diye hayıflanıyordum. benzerini yapmışlar işte.)
    neyse, nihayet bitti. eşimin çok midesi bulanmadı.. pek halsiz de düşmedi kemoterapi gibi. ama son üç gün artık ışın alan bölge yavaş yavaş kararmaya ve kabarmaya başladı. kabaran deri patladı. altından ıslak görünen bir tabaka çıktı.. güneşte su toplayan yerin altından çıkan gibi.. doktorumuz, "sizde çok geç etki etti. kişiden kişiye değişiyor. aynı etkiyi bir hafta sonra gördüğümüz hastalar oluyor" dedi... 4 değişik pomat verdi. sabah akşam sürüyoruz...

    iki gün dinlenip yola çıktık ve köyümüze geldik. arabanın arkasını bile yavaş yavaş boşaltıyoruz.. 13 saat süren yolculuk bizi çok kötü etti.. ilk gün hep uyuduk, dinlendik. bugün yavaş yavaş arabayı boşaltıp yerleştirmeye çalışıyoruz. her yeri ot bürümüş. buzdolabının fişini çekmiştik... taktık.. çalışmadı... küçük, mini bar gibi olan bir buzdolabı vardı.. onu devreye soktum... artık yabani otlar, bahçe vs. vs. şeyler ile ilgilenmek istiyoruz... kontrol gününe kadar hastane görmek istemiyoruz... ben bile bıktım hastanelere gidip gelmekten.. ya eşim? kemoterapi diye zehirler verdiler, bulantılar çekti, ölüm korkuları yaşadı, çocuklara ve bana belli etmemeye çalıştı. hep güçlü "göründü" ... sonra ameliyat.. tek göğüslü bir kadın artık. bu da onun moralini bozuyor biliyorum.. ardından ağır bir yanık... her gün korona korkusu ile hastanelere gidip gelmeler... yani çok şükür bitti arkadaşlar... hani derler ya, "eksikliğini göstermesin ama muhtaç ta etmesin" diye... hastanelerden bıktık... biraz es vereceğiz.
    sağlıcakla kalın.
  • x ışınlarını kullanarak kanser hastalarını tedavi eden tıpta uzmanlık dalı.
hesabın var mı? giriş yap