*

  • (bkz: gorece)(bkz: goreceli)(bkz: gorecelilik)(bkz: izafiyet)
  • bilginin kişilere, zamana, mekana göre farklılaştığı düşüncesidir. bu nedenle relativizmde tek bir doğrudan söz edilemez.
  • bilginin goreceli oldugunu da savundugundan, tanimi yapilamayacak olgudur. kendi kendinin tanimini imkansiz kilar.
  • pek zeki, kivrak zeka, hazir cevap cocuklar bu relativistler. ama keske o zekayi baska yonde kullansalar. zira ukalaliklari ancak bir seyi ordan oraya cekistirmeye, sicip sivamaya yarar. asil onemli ve zor olan seyin bir fikrin arkasinda saglam bir sekilde durabilecek onermeleri ortaya surmek oldugunu unuturlar hep.

    burda da steven pinker'in "the language instinct" adli kitabinda alinti yaptigi jerry fodor metnini aktarmak isterim. zira daha icten bir aciklama yapilamazdi herhalde bunun ustune

    "all these ideas imply a kind of relativistic holism: because perception is saturated by cognition, observation by theory, values by culture, science by class, and metaphysics by language, rational criticism of scientific theories, ethical values metaphysical world-views, or whatever can take place only within the framework of assumptions that—as a matter of geographical, historical, or sociological accident—the interlocutors happen to share. what you can't do is rationally criticize framework. the thing is: i hate relativism. i hate relativism more than i hate anything else."
  • "gerçekler yoktur, yalnızca yorumlar vardır" diyen nietzche de aslında relativisme oldukça yaklaşmıştır.
  • protagoras'ın "her şeyin ölçüsü insandır" düşüncesinden açılım kazanan relativizm epistemolojik anlamda göreli bilgiden dem vuran bir bakış açısı. ancak bilgiyi disiplinlere hapsedip , kullanılabilir olduğu zamana dek unutamıyoruz. yani demem o ki relativizmi bizim gibi düşünmeyeni anlamak, ötekini kabul etmek için referans olarak kullanabiliriz. kötü de etmeyiz belki böyle yapmakla. ama daha derine indiğimizde örneğin etike gittiğimizde kafa karıştırır relativizm.en azından benim kafamı...hiçbir şey hakkında ne iyi ne kötü diyemezsek; iyi ve kötü relativizmin rehberliğinde kişiye, zamana ve mekana göre değişirse yani ortak iyi ve kötü anlayışı kuramayacaksak hiçbir konu üzerinde, insan düşünmeden edemiyor. o zaman bir insan hayatını kurtarmakla, içinde insanlar yakılan ateşler yakmak arasında fark olacak mıdır?
  • insanı tedirgin eden bir diğer şey de, relativizmin varış noktasının eninde sonunda pragmatizm oluşudur.
  • birde bunun kültürel relativizm olarak adlandırılan bir kolu daha vardır.sosyolojide geçen bu kültür kolu kültürü o kültürün yapısı içinde tanımamızı sağlar.değer yargıları kullanılmadan anlamaya ve tanımaya çalışır.çünkü her değer ve norm bu kültür için anlamlıdır.eskimolar yaşlı insanları ölmek için soğukta bıraktıkları yada ayılara teslim ettikleri düşüncesi bize çok mantıksız gelse de o kültürün içinde açıklamak gayet basittir.eskimolar bu tür davranışları yiyecek stokları çok az olduğu zaman en zayıf yada yaşlıların dayanamıyacağını bildikleri için yaparlar.bu bir kültürel relativizmdir ve aslında eskimoların kültüründe grup bağlılığını anlamış oluruz.ulan düşündümde ne acımasızmış bu eskimolar kanada bi el atsada huzurevi falan yapsa yazık lan.
  • ingilizce ismi relativizm,
    fransızca'da relativisme, almanca'da. relativismus olarak söylenir. türkçe karşılığı görelilik olmasına rağmen,
    bizde de relativizm şeklinde de kullanılır.

    kaynağı aşağda belirtilen sçzlüğe göre;

    felsefede, en eski anlamlarından birini protagoras’ın “her şeyin ölçüsü insandır” sözünde bulan,
    en genel anlamda, bütün bilgi ve değerlerin göreli olduğunu ileri süren öğreti.

    birçok farklı görecilik türü bulunsa da bunların tümü de konu edindikleri şeylerin (örneğin ahlaki değerler, bilgi, anlam, hakikat, güzellik vb.)
    tikel bir çerçeveye ya da bakış açısına (örneğin bir özne ya da belli bir kültür, bir toplum, bir çağ, bir dil ya da kavramsal bir şema vb.)
    göreli olduğunu savlayarak herhangi bir bakış açısının diğerleri karşısında ayrıcalıklı olduğunu reddeder.

    görecilik savunucularına göre bu bakış açılarının tarihsel, kültürel, toplumsal, dilsel ve ruhbilimsel temelleri onların seçimlerinde doğrudan ya da dolaylı olarak içerilebilir.
    bu bağlamda görecilik, belirleyen ile belirlenen arasındaki ilişki üzerine yapılacak açıklamalara bu olumsallıkları katma girişimidir.

    felsefe sözlüğü- a.baki güçlü; erkan uzun; serkan uzun; ü.hüsrev yoksal-bilim ve sanat yayınları
hesabın var mı? giriş yap