• planescape torment bana tam fallout ve baldurs gate kırması bir rpg gibi geldi, (eh be güzelim doğal olarak, black isle ve tsr sonuçta) ayrıca sanitarium'u hatırlatmadı da değil hani. henüz fazla oynamadım bu gece sabahlamayı düşünüyorum yorum yapacak kadar fikir sahibi olamadım pek.
  • torment güzel bir oyunmuş, avantajlı ve değişik yönleri var, karakterinizin ölmünce yeniden canlanması, grubundakileri diriltebilmesi, ölülerle konuşabilmesi, haritaların üzerine not alabilmeniz, karakterinizin hem fighter, hem mage, hem thief olabilmesi.... grafikler tabi ki güzel. intelligence ve wisdom oyunda çok önemli çünkü diyaloglar çok önemli. npc'ler falloutun tersine çok farklı ve değişikler. ama baldurs gatedeki kadar oyunun içine giremiyor insan, hala en iyi rpg baldur bence. ayrıca oyunda ranged weapons olayı yok, o pek hoşuma gitmedi, ama yeni büyüler var, çok güzeller. başarılı oyun.
  • şu an kastığım gaet güzel oyun... nameless one diye bir tipi yönetiyoruz ki kahramanımızın öldükçe dirilme kudreti var... ayrıca morte'nin hastasıyım...
    ı shall wait for you in the halls of death my love

    bu entry'yi yazdiğim tarihten bu güne kadar bu başliğa 27 adet entry girmişim... çok sevdiğim bu oyun için yazdiklarimin çoğu da oyunun ileriki kisimlarinda, bütün diyaloglari okuduktan, değişik şiklari denedikten sonra ögrenilen şeyler. ben bunlarin oyunun tadini kaçiracağini düşünmüyordum, ama bwh spoiler bunlar dedi. benim kendi fikrime göre kişi bunlari buradan okuyunca oyunu bozulmaz, fakat oyunda kendi ögrenince alacaği zevki de almaz tabi, bu bakımdan da bwh haklı. benim size tavsiyem, bu entryleri oyunu oynadiktan ya da ilerledikten sonra okuyun, o zaman sizinle aynı şeyleri farketmiş olan başkaları da varmiş hissini de yaşarsiniz. yine de tekrar edeyim, oyunun akışını bozmuyor burada yazilanlar, oyunu oynayip, bitirip de burdakilerin çoğunu ögrenmemek mümkün, zira torment'deki quest'lerin çoğunun yapılması zorunlu değil... bronze küreyi alin diycem yine de...
  • 1 dialogda vardı
    one ear ayakkabı bağcıkları ile ilgili laf sokar,
    nameless one: ayakkabı bağcıkları demişken, bende fazla bir tane var, dün gece annen unutmuş
  • oyunda hayal kırıklığına uğratan bir son ve gereğinden fazla diyalog olduğunu düşünmekteyim. fakat morte elbette ki rules.

    nameless one ölür. dirilir.
    morte: encore! encore!
  • inanilmaz basarili bir senaryo, mukemmel diyaloglar, karakter enteraksiyonlari, muzik. daracik bir oyun alani, kisacik bir oyun suresi. rezalet combat sistemi, cokca bug, kotu hazirlanmis dusmanlar.
    kesinlikle cok erken surulmus piyasaya. iki ay daha sistem uzerinde calisilsaymis tum zamanlarin en iyisi olurmus.
  • morte, havada uçan abazan bir kelle. yanınızda gezen annah ve fall from grace'a asılıyor zaman zaman. oyunun başından beri yanınızda takılan, sizinle daha önce de seyahat etmiş olan geveze kellemizi daha önce birkaç kez pillar of skulls'dan kurtarmışız... kendi kendimize de bu yaratığın yalancı olduğuna dair de not düşmüşüz. morte'nin çenesi tek silahı, ısırmaya ve laf sokmaya yarıyor. ayrıca birüsü kelleyi ortada gezdirmek gibi de güzel bir yeteneği var. hem gerekli hem de eylenceli bir insan... bir kelle...
    hey chief, it wouldnt kill you to say a few words to me. or hug me. or kiss me....
  • dakkon bir githzerai fighter/mage. kendi türüne ters olarak bir başka kişinin hizmetinde {elbetteki bizim} zerthimon'un yoluna baş koymuş mülayim yaşlı başlı bir insan kendisi. oyunda onunla bunun zerthimon hakkında konuşursanız bir süre, strength, intelligence ve constitution olarak 18'e ulaşıyor. süper de bir kılıcı var kendisin, aslında olmayan bir metalden yapılmış gibi birşey, ve dakkon'la beraber level atlıyor kılıç, bir süre sonra sihirli oluyor, extra büyüleri ezberleme şansı veriyor, döner kesmek mümkün oluyor. bu dakkon'u smoldering corpse bar'da yanımıza alıyoruz, bir daha da bırakmıyoruz... canımız fighter olmak istiyor, hop dakkon beni fighter yap diyoruz, canımız mage'liğe geri dönmek istiyor, hop dakkon beni mage yap diyoruz...
    in edurance grow strong diyor dakkon yerli yersiz dürttüğünüz zaman... sadık bir abi çok...
  • annah pharaod'un ağzı bozuk kızı... kendisi oyunda thief olmanızı gereksiz yapan bir fighter/thief. kendisiyle peşimize bizim cesedimizi nerede bulduğunu göstermek için takılıyor {sanırım bu cümle oyun hakkında da epey aydınlatıcı oldu} ve takılış o takılış... devamlı bize posta koysa da asla peşimizden ayrılmıyor, bizde nedir lan buınun derdi diye soruyoruz... meğer annah bize hasta oluyormuş, bu yüzden peşimizden ayrılmışyormuş.. böylece savaşlarda da kimden pandik yediğimiz belli oluyor... annah cesedimizi evine almış, doldurmaya çalışmış fakat o sırada biz canlanmışız. kendisini oyunun başlarında hive'da sağa sola laf atarken görüyoruz ilk önce fakat nedense peşimize takılmıyor... ayrıca annah'nın bir kuyruğu var. tiefling.
  • ignus smoldering corpse bar'da bulabileceğiniz bir mage. kendisi human torch'un kafayı çizmiş, soğuyamayan versiyonu. smoldering corpse bar'da merkezi ısıtma sistemi olarak çalışıyor, biz onu bulup grubumuza kattıktan sonra. ignus'la konuşaraktan acı çekmeyi ve experience ve yeni büyüler almayı öğreniyoruz, elbette ki mage oynuyorsak. bence mage oynadığınız zaman ignus gerekli değil, değerli experience pointlerimizi ona harcamamak gerekiyor. zamanında ignus'a da magic hakkında ne biliyorsa biz öğretmişiz, kelime anlamıyla yakmışız onu... oyunda ignus'u tek elle bile öldürebiliyor olsak da, ignus'un bizi doğru düzgün öldürebilecek bir şahsiyet olduğunu da belirtmek lazım... ben kendi grubuma almadım ignus'u, konuşurken olay çıkardım, kışkırttım, üstüme saldırttım, öldürdüm, dirilttim, bir daha öldürdüm...
hesabın var mı? giriş yap