• mabel matiz'den şarkı olarak dinlenilebilir.
  • birkaç gündür sabahları dilime dolanır buldum şarkıyı, bu bir işaret dedim belki de, sözleri:

    çocuklar tekinsizdir
    annelerse uçurum;
    olur olmaz düşülür.
    bitmemiş her sevişme paslı bir iğne gibi
    doğrudan kalbe yürür.

    söz bitimi gibidir odanın her köşesi
    bir kuşatma büyütür.
    gece sona ermeden peruk takan birini öpmezsem yaram büyür...
  • yalçın'a göre aysel güreldir.. bana göre ise kanserli bi anne, bi çocuk, hüzünle ve çaktırmadan kenara konan bi peruk..
  • kar yığını içinde titremenin tatlı uykuya dönüştüğü o an, tam o an bu şarkı.
  • dünya zamanıyla gün saymaya alışamadığı rivayet olunan yazar yalçın tosun'un enfes öykü kitabı. olup bitenlerin fırtınasına kapılıp feryat figân çığrışan insanları değil, bir an durup göğe bakan insanları anlatıyor; daha doğrusu, insanları da değil, o an'ları anlatıyor. yazarın bu sefer pek de suyuna gitmediği o meşhur "olan biten", hani hepimize az çok malum olan (az mı?) o ölümcül hikâyeler bu kez gizli gizli üşüşüyor başımıza, ama kendilerini göstermek için değil. yanımızda oturup bizle birlikte o an'lara bakıyorlar. bir yerde film yırtılıyor, içeri dalıyoruz, bir bıçak saplanmalık zaman içinde geri çıkıyoruz, herkesin ait olduğu yere dönmeden hemen önce birbirine sessizce son kez baktığı "o an" oluyoruz bir başka evrendeki bir başka öykü kitabında.
    nasıl desem... soğuk bir sokakta, bir ölünün upuzun sarı saçlarını okşayan kadını düşün. şimdiyse gözlerini kapat, hiç bir şey düşünmeden sadece ve sadece saçların yumuşacık temasını hisset elinde.
    işte öyle.
  • benim için bir şeyin ilki olan kitap....

    hayatımda ilk defa adını hiç duymadığım, hakkında hiç okumadığım, kimsenin tavsiye etmediği bir yazarın kitabını aldım.
    sırf yanyana gelen kelimeler beni olduğum yere çaktı diye...önce bir an tereddüt ettim sonra dedim ki : kelimelerini sevdiğin için almayacaksın da ya ne için alacaksın bir kitabı?

    evet.. adını ilginç bulduğum için elime aldığım bu kitap tertemiz kelimelerden oluşmuş bir girdap gibiydi...içine çekildim..
    hikayeleri ardı ardına okudum...her karakteri canlandırdım gözümün önünde...

    ilk hikayeyi kitapçıda okudum..muzaffer ve muz...öyle sabit kaldım olduğum yerde...gözümden su çıktı...

    ikincisini bir kafede..gözümden su çıktı...

    üçüncüsünü minibüste...gözümden su çıktı...

    öyle devam etti..

    burada kesmek istiyorum bu entryi.
  • sabah.hem de mutsuz bir sabah okula giderken otobüste yapılan kahvaltının ardından bir göz atayım derken ilk hikayeden itibaren kimseye çaktırmamaya çalışan bir gülümsemeyle insanı içine alan kitap.
    son derece hafif kelimelerle bu kadar güzel hikayeler örülür ancak.
    füruzan'la 40 yıl söyleşmelerinde konuşmacılardan biri de yalçın tosun'du ve olanca heyecanımla onun yanındaki insanların gitmesini ortalığın bana kalmasını bekliyordum.ben o kadar uzun süre göz göz bakınca gülerek selam verdi yanına gidip kitap hakkında iki üç cümle kurdum hatta cümle bile denemez safi mimik vardı.
    kitabı bitirmemek için uğraştım,kıyamadım ama bitti.
    bir gök bakımlık'tan :
    "birden çocukken en sevdiği rengin sarı olduğu aklına geldi.bu hatırlayış şaşırttı onu.nasıl da değişiyordu insan zamanla.uzun zamandır kendini solgun gösterdiğini düşündüğü sarıdan hiç hoşlanmıyor ve bu rengi üzerinde taşımak istemiyordu.çocukken böyle şeyler düşünmüyordu insan ne de olsa.güdüleri ve beğenileri üçüncü kişilerin gözüyle kirletilmiş olmuyordu henüz.mutluluğun aranan bir şey haline henüz dönüşmediği zamanlardı onlar."
  • mabel'in matiz'in aynı adlı albümünde yorumlanmıştır bu güzel şiirimiz. albümün en iyi parçalarındandır. uykuya geçiş sürecine iyi geliyor. sigara içerken dinleyin, içmiyorsanız da başlayın.
    http://www.youtube.com/watch?v=bhfanhzfifo
  • çok sevdiğim bir arkadaşımın mutlaka oku diye elime sıkıştırdığı yalçın tosun kitabı... okudum, peruk gibi hüzünler yaşadım. birbirinin peşi sıra küçük öyküleri okurken, her öykünün sonunda bir süre boş boş bakmak gerekiyor sayfaya.. bir süre bakmalı ki boğazına takılan küçük yumru eriyip aksın.. biraz bekleyince akıyor da zaten.. kanatan bir hüzün değil, insanın içini bir anda çıt diye kırıveren bir hüzün..bu nedenle insana, insanın özüne dokunabilen öyküler...

    --- spoiler ---

    "muzaffer ve muz" nasıl güzel bir başlangıç olmuşsa kitaba, "madam marini'nin tamamlanmış bir resmi" de o kadar güzel bir son olmuş.. belki öykülerin tamamının etkisi, belki son öykünün hüzün dozundaki fazlalık, ağlama hissi uyandırdı bende. ama yutkundum, boğazımdaki yumruyu eritmeye çabaladım, malik'in yere yatıp kirli sokaktaki tebeşir izlerini okşaması bu durumu zorlaştırsa da ağlamamayı başardım.

    --- spoiler ---
  • 2012 yılında 58. sait faik hikâye armağanını kazanan yalçın tosun kitabı.
hesabın var mı? giriş yap