2036 entry daha
  • hekabe paris'in doğumundan önce bir rüya görür; rüyasında bir alev topu doğurur ve bu alev topu bütün şehri sarar. rüyayı iyiye yormayan kahinin üzerine anne babası, paris doğduktan sonra onu ida dağına bırakırlar. ancak dişi bir ayı bebeği emzirir. sonra da bir çoban yanına alır ve büyütür. paris isminin anlamı çanta veya torbadır, diğer adı aleksandros (korunan adam).

    "ve yabancının adını soran krala verdiği mütevazı cevap: paris. - kız kardeşlerimin bastırılmış gülüşleri: çanta, torba idi bu yeni kardeşin adı." christa wolf - kassandra

    "gerçekten aynı şey miydi bir bebeği* gizlice öldürmekle bir genç kızı* açıkça öldürmek? ve ben bunun aynı şey olduğunu görmüyor muydum?" christa wolf - kassandra

    "[paris'te] dükkanlar geç açılıyor. eğlenmeyi biliyor ve seviyorlar. sokak ortasında öpüşen oranı yüksek. metroda rahatlıkla birbirinin kucağına oturuyorlar. metrolar için en uygun müşteriler fazla yer kaplamadığından çiftler. bedenlere bir güven, bir genel beden barışıklığı durumu var. (...) polisler seyyarlara çok kötü davranıyorlar. seyyar zenci ayaklarıyla koşuyor, bisikletli polis pedallarıyla yetişemiyor. (...) herkes kendisinin bir gideri olduğuna inanıyor. herkes bunu pratiğe çevirme peşinde, değer arttırma peşinde değil. bu belki parislilerin bir başka proleter/işçi/komünist özelliği. (...) türklerin bir yorumu var; fransızlar para kazananı, zenginleşeni sevmiyorlar, derhal buduyorlarmış. (...) metronun yüksek teknolojisine, örgütlenişine karşın komünist hali yağmurlu kargaşada artan kaçak geçişlerden de belli." mehmet ibiş - bakışlar mayalar tarihöncesi

    ***
    nereus:
    "bir oyun sandı yaşlı adamın sözünü suçlu*,
    kapıldı tutkusuna, ilios'da kaldı, sonunda.
    uzun bir can çekişme, sonra, katılaşan dev gövde
    görkemli bir şölen pindus kartallarına.
    ulysses de öyle! önceden demedim mi ona,
    circe'nin tuzaklarını, zyklop'un korkunçluğunu?
    onun duraksaması, yüzeysel anlayışı,
    ne kazandırdı ona tüm yaptıkları?
    onu çok salladı, sarstı, yeterince ezdi, götürdü
    dalgalar, sonra acıyarak konuksever bir kıyıya" goethe - faust (çev. ismet zeki eyuboğlu)

    phorkyas:
    "unuttun mu yoksa senin deiphobos'unu,
    savaşırken ölen paris'in kardeşini, duyulmamış türde
    sakatladığını, senin gibi direngen bir dulu
    zorla kaçırıp odalık aldığını, tadına baktığını?
    kulaklarını, burnunu kestiğini, korkunçtu bu."

    helena:
    "ona bunu yaptı, benim yüzümdendi bu yaptığı."

    phorkyas:
    "ona yaptığını sana da yapacak, onun yüzünden.
    güzellik bölünmez; kimde güzellik varsa
    kaçınır ortalıktan, ürküp uzaklaşır, tiksinir." goethe - faust

    "paris'i yaşadı. paris'i de burukluk ve bunaltıyla yaşadı. oysa şimdi ankara'da. paris'sizliği daha da buruk ve daha da bunalarak yaşıyor." tezer özlü - çocukluğun soğuk geceleri

    (ilk giri tarihi: 30.5.2017)

    (bkz: paris quarterly ya da bir kez bir ömür)
    (bkz: saint-germaindes-pres), saint germain
    (bkz: fluctuat nec mergitur)
242 entry daha
hesabın var mı? giriş yap