• "osmanoflar" bir romandır. hem de "iyi" bir romandır. müellifi kenân hulûsî koray'dır ve türk edebiyâtının bilinmeyen, tanınmayan bir değeridir.

    osmanoflar", 1938 yılında "vakit" gazetesinde tefrika edilmiş ve günümüze kadar hiç basılmamış bir roman idi. nihâyet 2004 yılında inci enginün, kütüphane kütüphane dolaşarak eksik püksük ciltlerden romanın tefrikasını bütünleyebilmiş. ve doğan kitap da neredeyse 70 sene sonra bu kitabı il basan yayınevi oldu.

    "osmanoflar", hiç satmadı. doğan kitap'ın depolarında uzun süre bekledi. sonrası meçhûl. bugün satışı ve baskısı yok.
  • kenan hulusi koray'ın tek romanı.

    selim ileri bu romanın ilgi görmemesi hakkında ''....bu haince, ahmakça susuş, edebiyat, sanat değerlerine saygılı bir ülkede yaşasaydınız sevinç çığlığı olup çıkabilirdi.'' siteminde buluyor.

    yaşar nabi'nin ''pek çok eserini yarıda bırakmış, hatta yırtıp atmıştır.'' demesine dair nizamettin nazif de ''osmanofları yazdığı günlerdeki heyecanını hatırlıyorum. beğenmezse yırtar mı? yırtar.'' karşılığını veriyor.

    kenan hulusi koray'ın da merak uyandıran, ilginç ve hüzünlü bir hayatı olmuş.

    osmanoflar romanında yabancılaşma

    kenan hulusi koray'a mektup:

    ''bekir sıtkı’nın yazısından öğrendiğimize göre, eşiniz, münir nurettin selçuk’un kızkardeşiymiş. (meğer sevgili timur selçuk’a hemen ulaşabilirmişiz!) kitaplığımda olmayan bir yudum su’nun başında eşinizin kaleme getirdikleri: “hastalandığını bildiren telgrafı alınca adapazarı’na gittim. bu, hayata ve gülmeye âşık genç adamın öleceğini bir dakika bile düşünmemiştim. yatağı içinde bitkin bir tebessümle sayıklarken bile, şu sözleri işittim ondan: ‘kafam mütemadiyen işliyor, ah düşündüklerimi bir yazabilsem!’ diyordu. hulûsicik, 23 mayıs 1943’te, adapazarı’nda askerlik hizmetini gördüğü sırada, yaşamaya tam başlayacağı zaman, doğduğu ayda öldü.''
  • ömrü yetseydi büyük bir romancı olacak olan, türk edebiyatının usta hikayecisi kenan hulusi koray'ın tek romanı. roman ise yani edebi açıdan bir ilk roman için müthiş dikkat çekici ancak iyi bir roman için fazlasıyla kopuk, karakterlerin psikolojik tahlillerini tekrarlayan ve her şeyden önemlisi içine çekebilecek bir hikaye kurgusuna sahip olmayan bir roman.

    osmanoflar romanı, 1900lerin başında bulgaristan'ın doğusunda, bizdeki adıyla karnobat, romanda ise karnabad olarak geçen, silistre'ye yakın burgaz'a bağlı bir yerleşim yerinin her türlü hakimi olarak kabul edilen osmanof ailesini anlatıyor. kuşaklardır karnabad'ta yaşayan aile hikayenin geçtiği sırada üç erkek kardeş, bir gelin, bir çocuk -yeğen- olarak büyük bir mülkte, neredeyse isole olarak yaşıyor. aile bölgede hatta balkanlarda güçlü olsa da, kaynamakta olan balkanlar coğrafyası yavaştan ailenin varlığını tehdit etmeye başlıyor, ailenin içine girmiş ve güvenini kazanmış bir bulgarın organize ettiği baskınla her şey bambaşka bir hal alıyor. bu arada kocasıyla kızını yani bir başka ifade ile koskoca osmanof ailesini bir gecede bırakıp gitmiş olan bir bulgar gelinin bir hayaletmiş gibi hiç konuşulmayan ama varlığını evde sürdüren hali de romanda önemli yer tutuyor.

    romandaki hikayeler ve karakterler gerçekten çok ilginç olabilecekken sürekli kendini tekrar ediyor ve asıl hikaye, asıl düşmanlık, asıl psikolojik savaş neredeyse hiç anlatılmıyor. kenan hulusi koray'ın sayfalarca süren hikaye kopuklukları, psikolojik kişilik tahlillerini okurken , marcel proust veya roger martin du gard gibi fransız yazarlardan etkilenmediğini düşünmek herhalde saçma olur. belki de osmanlı'nın son dönemlerine tanıklık eden bir thibault ailesi yani osmanoflar anlatılmak isteniyordu ama bu, bu ilk romanda değil de, hulusi koray'ın ömrü yetseydi sonraki romanlarında mümkün olacaktı. elbette okunmalı ama hulusi koray'ın hikayeleri daha çok okunmalı, kendisi daha çok bilinmeli çünkü bir hikayeci olarak yeri çok üst sıralarda.

    kitabın yeni baskısı 2022 tarihli ithaki'den çıkmış. çok da iyi olmuş da, bu ithaki'nin "yayıma" hazırlayanlarının okuyucu gerizekalı sanması kadar rahatsız edici bir şey yok. sayfiye kelimesini dip not olarak veren "yayıma" hazırlayıcıya ben ne diyeyim ki? ha bi de, dip notları 1,2,3 diye değil de * ile numaralandırmışlar. yani * , **, ***, **** diye gittikçe gidiyor. allah akıl fikir versin ne diyeyim. genç ve çok bilen editör arkadaşlar kusura bakmasın ama bu "yayına" değil de, "yayıma" hazırlama hadisesine de, şu **** olayına, ben ve yayıncı babam epey gülüyoruz.
  • türk edebiyatı'nda cumhuriyet dönemi'nde korku edebiyatının en önemli sanatçılarından, yedi meşalecilerin tek hikayecisi, (bkz: kenan hulusi koray) ın tek romanı. osmanoflar'ı sait faik kusursuz olarak nitelendirmiştir.
hesabın var mı? giriş yap