• hilmi yavuz tarikatından bir şair. noktalama imlerini çok seviyor.

    ağustos 2006 varlık dergisi'nin 13. sayfasında üç noktalarla bezeli, şairin şiirinin geldiği noktayı göstermesi açısından düş kırıklığı yaratan talihsiz bir eseri mevcut. yirminci yüzyılın başlarından kalmış bir şiiri aralara üç nokta serpiştirerek yeniden yazmış gibi.

    küçük iskender'in enis batur'un, birhan keskin'in, bejan matur'un, ahmet güntan'ın yazdıklarını kimse okumuyor mu? şairler şiir kitabı satın almıyorlar mı yoksa?

    sözü kime bırakmak gerek bilmiyorum. lebbeyk ya ilhan berk.
  • "1959 yılında giresun'da doğdu. ilköğretimini antalya'da, liseyi memleketi olan uşak'ta, yüksek öğrenimi, istanbul yıldız teknik üniversitesi inşaat fakültesi'nde tamamladı. matematik öğretmeni baba ve ev hanımı bir annenin, 4 çocuğundan ikincisi. bir süre inşaat mühendisliği yaptı. evli ve biri kız, biri erkek, iki çocuk sahibi. halen istanbul'da yaşıyor. şiir, şiir üzerine inceleme, deneme ve söyleşileri, 1984 yılından itibaren, varlık, gösteri gibi önde gelen edebiyat dergilerinde yayımlandı. 1986 yılında arkadaşlarıyla birlikte şiir atı yayıncılık'ı kurdu; şiir dergisi ve şiir kitapları yayımlamaya başladı. 'gül' odası adlı kitabıyla, 1995 behçet necatigil şiir ödülü'nü kazandı."

    diye yazıyor şiirden dergisinin verdiği "sarı ekin toplu eserler" adlı kitabın ilk sayfasında.

    kitabın ilk şiiri:

    ellerimize dair

    her günün gittikçe yoğunlaşan mantosu
    kıyıları titreyen karanlığa nasıl
    doluyordu, camsı gündüzümde ufacık
    bulutların kabarık eteklerinden dökülen
    yaşlılıktan, geceler, söylenebilir miydi?

    gezgin düşler ve keder perdeleri
    dökülen odaya, süngerimsi ışınlar
    ellerim...
    anımsıyorum çatlaklarımda görünüyordu korlar
    çocuktum üşümenin yasaları peşimdeydi

    batık ve üst üste yığılmış zaman nakışları
    arasından yıkımlar bir yol bir uç
    uzanıyordu, gündüz, gece, kal, git
    deşilmez titremede neden'
    se
    ellerin...

    yürüyordu gecenin çıplak yüzünde
    soluk izleriyle kışlar düşürüyordum
    titrek yollar yanımdaydı, acı fırtınaları
    söyleyen parmaklarım, tutulmuştu
    yayılıyordu eteklerinden dökülen yığınlara
hesabın var mı? giriş yap